Ufkumuzu genişleten, hayatımıza yön veren, yaşadığımız topraklara kendimizi ait hissettiren, muhakkak, kavramlarımızdır. Kavramlarımız; bulunduğumuz coğrafyanın diline yansıyan birikimdir, düşünüştür, anlayıştır. Kavramların içini dolduran mana bazen sarp yamaçları anlatır, bazen coşkun ırmakları. Bazen imanı anlatır, bazen karşı duruşu. Kavramların içini dolduran mana; dünyaya meydan okumanın diğer adıdır.
Son iki yüz yılda Batı’nın bilimde ve fende yaptığı büyük sıçrama insanlık tarihinde yeni bir parantez açtı. Yeni fikirler ve kavramlar ortaya atıldı. Yaratıcının varlığının ve etkisinin üzerine perdeler örtüldü. İnsanlık nizamına yeniden şekiller verildi. İnsan, insanın kurdu olmaya layık görüldü. Oysa insan, kendini kendine bırakınca, ne zalimdir. Batı’nın kavramları, yani zihin dünyası, dahası dünyayı anlamlandırması, İslam ülkesine hakikat gibi girince, hakikatlerimizi unuttur gibi olduk. Başkasının kavramlarıyla kendini anlatması bir insanın, cehalet değil de nedir? Ya bir toplumun?
Genç Öncüler, bu ay, modern kavramları yeniden düşünüyor ve fikirlerimize vurulan bir pranga olarak “izm”leri dosyaya taşıyor.
Hasan Hüseyin Çaçan, “İslam Toplumu Olarak Asırlık Sorunumuz: Modernleşme” adlı bir çalışma kaleme aldı. Osman Zinnur Aksu, “Sekülerizm, Egzistansiyalizm ve Narsizm”i inceledi. Nur Hilal Uzun, pragmatizmin girdabını yazdı. Kübra Nur Bektaş Rasim Özdenören’in Kafa Karıştıran Kelimeler kitabını inceledi. Dücane Demirtaş, moden İslam düşüncesinin eleştirisini yaptı. Betül Babacan, “Türkiye’de Dindar Kadınların Tüketim Alışkanlığı Üzerine Bir Çalışma” adlı bir makale hazırladı. Dosya dışı konularda Furkan Gençoğlu gezi yazılarına devam etti. Mustafa Fatih Yavuz, Kudüs’teki Mamilla mezarlığının nasıl yok edildiğini duyurdu. Ozan Dilek, Doğu’nun Sazları yazılarıyla yeniden dergideki sayfasında. Bunun yanında çeviri, röportaj, film analizi, fotoğraf ve şiir bölümleriyle Genç Öncüler şubat ayında da yine dopdolu.
Genç Öncüler’in genç yazarları olarak gayemiz; toplumsal yaşamımızda karşılaştığımız iyilikleri, kötülükleri, kolaylıkları ve zorlukları, siz değerli okurlarımıza en anlaşılır şekilde aktarmaktır. Kadromuz, adaletle şahitlik vazifesini unutmayarak yazılarını kaleme alma gayretindedir. Çünkü bu bize Rabbimizin vahiyle sabit kıldığı bir görevdir. Bütün sayılarımızı bu bilinçle çıkarıyoruz. Çalışmamızın hayırlara vesile olmasını diliyor, keyifle okumanızı temenni ediyoruz.
Ey inananlar! Kendinizin, ana babanızın ve en yakınlarınızın aleyhine dahi olsa adaleti titizlikle ayakta tutan ve sırf Allah için şahitlik eden kimselerden olun. (Şahitlik ettiğiniz) Zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın)! Çünkü Allah her ikisine de (sizden) daha yakındır. Öyleyse kendi boş arzu ve heveslerinize uymayın ki adaletten uzaklaşmayasınız. Eğer (gerçeği) çarpıtırsanız ya da (şahitlikten) kaçınırsanız biliniz ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır. Nisa/135