Chris Wiegand
Kalkedon Yayıncılık, Ekim 2011, 122 s.
Güzel kadınlar. Nazik adamlar. Varoluşçu kaygılar. Paris kafelerindeki siyah beyaz figürler. Sigara dumanı. Çokçası. Fransız sineması günümüz izleyicilerine sıkça tekrarlanan klişeleri anımsatırken Yeni Dalga dönemi kendi karakteristik imajını sunar. Champs Elysées’de dolaşıp New York Herald Tribune satan Jean Seberg. Paris sokaklarında çalıntı bir daktiloyla koşuşturan genç Jean-Pierre Léaud. Sefil bir kafede aksak tempolu piyano çalan Charles Aznavour. Uyumadan önce ayaklarını silen Anna Karina ve Jean-Claude Brialy. Casus şapkası ve yağmurluğu giymiş, Alphaville’in pek de tekin olmayan bir kasabasına giden Eddie Constantine. Boyalı yüzüyle dinamit paketleyen Jean-Paul Belmondo. Yatak odasında çıplak yatarak Michel Piccoli’ye poposunu nasıl bulduğunu soran Brigitte Bardot. Kırsalda bisiklet süren Jeanne Moreau, Oskar Werner ve Henri Serre. Bu liste böyle devam eder.