Aile danışmanı Muhittin Korucu, birçok kişinin evliliğinde karşılaşabileceği sorunlarla nasıl baş edilebileceğini bilmeleri, evlenmeyi düşünenler ya da evlenmek üzere olanlar için bir kitap yazdı.
"Evliliğimize Aşk Olsun" mutlu bir evlilik için rehber niteliğinde.
Eşinizi seviyor musunuz? Olabildiğince yalın bir soru bu. Birkaç saniye düşünüp verilebilecek bir cevabı var. Ya evet ya da hayır. Sorunun yanıtı çok önemli. Zira aile danışmanı Muhittin Korucu, eşiyle yaşadığı sorunlar nedeniyle kendisine başvuranlara ilk olarak bu soruyu soruyor. Verilen yanıta göre de yol çiziyor.
Korucu, "Evliliğimize Aşk Olsun" ismiyle bir kitap kaleme aldı. Kitap, danışmanlığını yaptığı çiftlerin yaşamları, sorunları ve sorulara verilen cevaplardan yola çıkılarak yazıldı. Kitaba "Evliliğimize Aşk Olsun" isminin verilmesinin bir sebebi var elbette. Yazar şöyle açıklıyor nedenini: "Evlilik, sitem ve beklentilerin yoğun olarak yaşandığı bir süreç. Günümüzde ‘aşk olsun!’; sitemi, yakınmayı veya kırgınlığı vurgulamak için kullanılıyor. Diğer taraftan bu iki kelime, içinde temenni ve beklentiyi de barındırır. Aslında bir Mevlevi duasıdır ‘aşk olsun’. Mevlevilerin karşılaştıklarında kullandıkları bir temenni. Bizler bu kısacık duanın yabancısı olduk. Sevginin gücünü küçük görüyoruz. Bu yüzden de hiçbir maddi gideri olmayan bu hayat iksirini kullanmakta cimri davranıyoruz. İletişim problemlerinin çoğu da cimrilikten kaynaklanıyor."
Çalışmada, konular arasında "kahve molası" isimli bölümler yer alıyor. Burada hikâyeler anlatılıyor. Yazar, bu hikâyelerle okuyucuyu sevginin ve sorunların derinliklerine doğru yolculuğa çıkarmayı amaçlıyor. Kitapta herkesin bildiği çözümlere yer verildiği gibi farklı öneriler de yok değil. Mesela, tartışmak ya da kavga etmek iletişimsizlikten daha iyidir. Eşiniz her ne kadar titiz olsa da mutfak fayanslarının pırıl pırıl olması onun için önemli değildir. Vaktinizi bu işlere ayırıp eşinizi yorgun karşılamaktansa, kendinize özen gösterip onu güler yüzle karşılamak her türlü temizlikten daha önemli. Ya da eşler arası iletişimde birbirinden intikam almak yerine birbirine bedel ödetmek gerekir. İşte bu konular ve daha fazlası için Timaş Yayınları’ndan çıkan "Evliliğimize Aşk Olsun" kitabından anekdotlar:
Eşiniz sevgisini gösteremiyorsa siz gösterin
Sevgisini gösterememek kişinin geçmişiyle ilgili. Ailesinden yeterli sevgi, takdir görmeden büyümüş kişiden evlenince eşine sevgi göstermesi beklenemez. Sevgiyi gösterebilme anne ve babadan öğrenilir. Eşiniz sevginizi gösteremiyorsa, siz açıkça gösterin. Hem evde hem de ev dışında (anne-babanız, kayınvalide ve kayınpederiniz, akrabalarınızın yanında) toplumun hassasiyet gösterdiği sınırlara riayet ederek gösterin. Eşiniz buna alışkın olmadığı için tepki gösterebilir. Bunu anlayışla karşılayabilirsiniz. Şunu unutmayın ki, herkes belli etmese de sevilmekten hoşlanır. Bu yöntemi eşiniz sevmeyi öğreninceye kadar devam edebilirsiniz.
Eşinizin nasibiniz olduğunu kabul edin
Eşinin nasibi olduğunu kabul etmek, bunun hikmetleri olabileceğini düşünmek davranışların daha olumlu olmasına neden olur. Evliliğinin varlığını bu pencereden değerlendirebilen kişi, eşiyle daha sağlıklı iletişim kurarak mutluluğu yakalayabilir.
İdeal yaş farkı kaç olmalı?
İletişim sorunlarının yaşanmaması için yaş farkının fazla olmaması tavsiye ediliyor. Eşler arasında 5-8 yaş farkın olması daha uygun. Fark 15 ve üzeriyse sorun yaşama ihtimali daha yüksek. Bu kişiler daha sabırlı olmalı, eşlerinin dünyaya aynı gözlükten bakmadığını bilmeli ve davranışlarını buna göre şekillendirmeli.
Kötü söz akla geldiğinde biraz bekleyin
Kötü sözle karşılaşan kişi iletişimsizliği tercih edebilir. Bu durum eşlerin birbirlerinden uzaklaşmasına neden olur. Kötü söz akla geldiğinde yutkunmak, dili hafifçe ısırmak, 10 saniye kadar sessiz kalmak veya içinden 10’a kadar saymak, mekân değiştirmek yapılabilecek önlemlerden. Bu eylemler basit ama işlevi büyük. Çatışmayı önleyerek sorunun büyümesini engeller.
Geçmişteki yanlışı hatırlatmak zarar verir
Evlilikte sorun yaşamak istemiyorsanız geçmişi bugüne getirmeyin. Sorunu çözmeden rafa kaldırmak da uygun değil. Böyle yaparsanız en küçük uyarıcıyla tekrar canlanır. Sorun masaya yatırılmalı, çözüm yolları bulunmalı, uygulanmalı ve dosya kapatılmalı. Sorun çözülmezse olay sürekli canlanır. Sonra da "sen bana iki sene önce şunu yapmıştın" ya da "bana bunu neden söyledin" cümleleriyle karşılaşılır. Haklı olsanız dahi konuyu canlı tutmamaya çalışın. Yapılan hatadan pişmanlık duyuyorsanız "Evliliğimizi nasıl daha iyi hale getirebilirim?" düşüncesi daha akılcı.
Hatalı davranışlar kabullenilip düzeltilmeli
Muhittin Korucu: Son yıllarda boşanmalar gözle görülür şekilde arttı. Geçmiş yılların aksine boşanma nedenlerinde ilk sırayı artık ekonomik sıkıntılar almıyor. Günümüzde boşanmaların temelinde yatan en önemli faktörlerden biri eşler arasında sağlıklı iletişimin kurulamaması. Bu da ancak eşlerin birbirlerini tanımalarına, farklı özelliklerde olduklarını kabul etmelerine bağlı. Boşanmaların yüzde 40’tan fazlasının evliliğin ilk beş yılında yaşanmasının nedeni de bu. "Evliliğimi kurtarmak veya daha iyi hale getirmek istiyorum." diyen kişiler, kitabı okurken her bir maddeyi kendi davranışlarıyla kıyaslamalı. Sonra da varsa hatalı davranışını düzeltmeye çalışmalı. Kitapta yazılanları kendine dayanak göstererek eşinden değişmesini istemek de uygun değil. "Kitapta böyle yazıyor, öyleyse değişmelisin" yerine "Demek ki şu tür davranışlarımı değiştirmeliyim." düşüncesinde olunmalı.
Zaman