Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Türk – Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Haluk Selvi, "Millet-i Sadıka’da İsyan: Ermeni Komitacılar’ın Gizli Mektupları" adlı kitabında, Ermeni komitacıların aralarındaki yazışmaları topladı.
Ermeni komitalarının 1878-1923 yılları arasındaki eylemlerini, faaliyetlerini, çalışma yöntemlerini içeren kitap, Osmanlı Arşivi’nden elde edilen ve bugüne kadar yayınlanmamış olan 100 mektuptan oluşuyor. Kitapta, Ermeni komitacıların kimi zaman eylemlerini planlamak, kimi zaman silahlanmak, kimi zaman da cemiyete parasal destek sağlamak için haberleşmelerinin detayları yer alıyor.
Prof. Dr. Selvi, yaptığı açıklamada, 10 yıldır Ermeni meselesiyle ilgili belge, bilgi ve dokümanların birçoğunu incelediğini söyledi.
Selvi, "Araştırmalarımızla itirafnamelere ve mektuplara ulaştık. Amaç ‘Tehcir neden gerçekleştirildi?’ sorusuna cevap bulmaktır. 1915 yılında Ermeniler durduk yere Osmanlı’nın sadık bir tebaası olarak mı tehcir edilip, göçe tabi tutuldular, yoksa bir bağımsızlık hareketi mi vardı? Bunun cevabını aramaya çalıştık arşiv belgelerinde. Hem itirafnamelerde, hem de mektuplarda gördük ki; Ermeniler gerçekten bir bağımsızlık düşüncesi içindeler. Osmanlı’dan ayrılıp bağımsız bir devlet kurma düşüncesiyle hareket etmişler. Birinci Dünya Savaşı’nı fırsat bilerek bu bağımsızlık düşüncesini ihtilal halinde organize bir şekilde uygulamaya koymuşlar. İngiltere, Fransa ve Rusya, Osmanlı’nın karşı cephesinde yer aldığı için onların bu eylemlerini desteklemiştir" dedi.
Araştırmaları sırasında savaş boyunca ABD’deki Ermenilerin varlarını yoklarını Amerika ve İngiltere uğruna harcadıklarına dair bilgiler edindiğine dikkati çeken Haluk Selvi, "Düşünceleri, ‘İngiltere ve Fransa Osmanlı’yı mağlup etsin, biz de nihai hedefimize ulaşalım.’ Bu mektuplar Osmanlı’nın Ermenileri tehcir etmesinde ki haklı gerekçeleri ortaya koyuyor" dedi.
Kitabında, Osmanlı topraklarında yaşayan Ermenilerin savaş çıktığında Fransız, İngiliz ve Rus ordusuna gönüllü olarak kaydolduğunun emareleri bulunduğunu dile getiren Selvi, Osmanlı’nın her şeye rağmen Ermenileri kendi topraklarına yerleştirerek savaş alanının dışına taşıdığına işaret etti.
"ERMENİ YA DA FRANSIZ BAYRAĞI OLMAYAN MÜSLÜMANLAR HAPSEDİLDİ"
Kitapta, Ermenilerin işgal kuvvetlerinin yanlarında yer aldıklarına işaret eden mektuplara yer verildi.
Mersin’de bulunan komitacı Dires Nazbaryan tarafından Diyarbakır’daki bir komitacıya gönderilen mektupta, "Burada bulunan Müslümanlardan yanında Ermeni ya da Fransız bayrağı olmayanlar hapsediliyor. Ermenistan kurulacaktır. Bir süre sonra sizleri memnun edecek müjdeler vereceğiz" ifadeleri yer alıyor.
"Tanil Çavuş" adlı Ermeni bir komitacının İstanbul’da bulunan zengin bir Ermeni’den haraç istediği mektupta şu ifadeler dikkat çekiyor:
"Şu mektubu yazmamda ki maksat sizin milletperverliğinizi anlamaktır. Bu şirket ve dağ çetesi sizin için bedenen ve malen çalışmaktadır, millet için kan döküyoruz. Bu çete İngiltere usulünce ve dağ harekatı tertibatına uygun olarak kurulmuştur. Dağ reisi Tanil Çavuş’un iktidarını gördünüz zannederim. İşte Tanil Çavuş benim. Dağ kuşuyum. Ben Ermeni kahramanlarını yücelteceğim. Panukyan bilmiş ol ki ‘Maden’ gibi seni de perişan edeceğiz. Sinek denilen hayvanın 3 aylık ömrü olduğunu bilirsin. Senin o kadar da ömrün yok. Çarşıda, mahallede ya da herhangi bir yerde sana rast gelirsek seni telef edeceğiz. Eğer senin namını bu dünyadan kaldırmazsam bana da Tanil Çavuş demesinler. Eğer yaşamak istersen Seyrantepe’de bir dikili taş var. Onun altına 100 adet İngiliz lirası bırak. Biz onu alırız. Eğer vermezsen bilmiş ol ki evini viran edeceğiz. Bu kadarı kafidir. Bu mektubu oku güzelce düşün, akçenin tedarikine bak göreyim seni. Git bunu da hükümete haber et. İstediğini yapmakta serbestsin."
OSMANLI DEVLETİ’NİN CAKARTA ELÇİSİNE TEHDİ
Kitapta, Ermeni çetecilerin Osmanlı’nın bürokratlarını tehdit ettiğini gösteren bir mektup da yer alıyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun Batavia (Cakarta) Elçisine yönelik "İncognito" takma adlı Ermeni tarafından yazılan ve alt tarafına bir tabanca figürü çizilen mektupta, şu ifadelere yer veriliyor:
"Seni gidi canavar. Mahalli gazetelerde Ermeniler hakkında yayınlattırdığın makalelere son vermediğin takdirde, o cehennemlik kafana bir kurşun sıkacağım. Ve bu hareket benim hayatıma mal olsa bile asla umursamayacağım. Siz Türklerin ne zalim ve ne kadar haramzade olduğunu bütün dünya bilir. Kendinizi masum bir kul gibi halka tanıtmanıza gerek yoktur. Ermenilerin sizlerden intikam alacağı vakit geldiğinde yazık ki kafir ve tutucu bir millet olarak sizler, cesur Ermenilerin öfkesi karşısında kaçacaksınız. Şimdi sana bir centilmen sıfatıyla, yani senin gibi zalim ve alçak değil, uyarıda bulunuyorum. Şayet bundan böyle Ermeniler hakkındaki o pis makalelerini bir kez daha görecek olursam. Şundan asla şüphe etme, bu makaleler senin hayatına mal olacaktır. Bunu iyi bil, insafsız yayınlarına son ver. Bir daha böyle şeyler yazma."
ERMENİ PİSKOPOSUN MEKTUBU
Kitapta bulunan bazı mektuplar Ermeni komitacıların Fransa, İngiltere ve Rusya ile ilişkilerini de ortaya koyuyor.
6 Temmuz 1898 tarihinde Adana Ermeni Piskoposu Paul Terziyan tarafından Fransız Dışişleri Başkanı’na yazılan mektupta, "Adana ve Maraş sancaklarını içine alan bölgede Fransız himayesinde bir Ermeni devletinin teşkili gereklidir. İki piskoposluğun bulunduğu bu bölgede Ermeni sayısı 150 bin veya 200 bin civarındadır. Ermeni devletinin kurulması için Fransız hükümetinin yardım ve desteğine ihtiyaç vardır. Osmanlı İmparatorluğu’nun bu iki sancağında bir Ermeni devletinin teşkili halinde Ermeniler Orta Doğu’da memnuniyetle Fransız kültürünün temsilcisi olacaklar ve Ermeni okullarında Fransızca öğrenimine de yer vereceklerdir. Böyle bir Ermeni devletinin bölgede varlığı Orta Doğu’da Fransa’nın politik ve ekonomik hakimiyetini ve nüfuzunu diğer güçlü devletlere göre artıracaktır" deniliyor.
Eşkıya reisi Babek tarafından Halep’teki İngiliz konsolosuna yazılan mektupta şu ifadeler yer alıyor:
"Ayağınızın toprağına yüzlerimizi sürüp buradan oraya kadar ayaklarınızı öperiz. Bizim tutuklularımız için çalıştığınızı işittik, son derece memnun olduk. Mektubu aldık, manasını biliyor ve bekliyoruz. Bize emrettiğiniz gibi hareket ettik. Hem siz de biliyorsunuz ki emrinizden çıkmadık"
MEKTUPLARDA AYAKLANMA PLANLARI
Ermeni çeteleri tarafından yapılan ayaklanma planları da kitapta dikkat çekiyor.
Van’daki Pandos ve Haropen Efendi tarafından Muş’taki Kigork’a yazılan 10 Mayıs 1907 tarihli mektup:
"Van’da 160 kadar fedai silahlı olarak hazırdır ve fedailerin reisleri Sadesta ve Bedtorgon isimli kimselerdir. Bunları Muş ovasına getirmek ve yolları göstermek için aklı başında 4 adamın gönderilmesi gerekmektedir. Rupen’e yazarak bu konuda ne yapmak lazım geleceğine dair talimat talep ettik. Rupen’in verdiği cevapta, Papşin’de Rusya konsolosu ile ettiği müzakere ve istişarede bu sırada katiyen böyle bir teşebbüse ihtiyaç hissetmeyip, ancak Mayıs yahut Haziran nihayetinde genel ayaklanma suretiyle büyük bir olay çıkarmak düşünüldüğünden o vakte kadar ihtiyat ile sabretmemizi istedi."
Ermeni komitacılardan Aram Aramyan’ın 10 Nisan 1897 tarihli mektup:
"Komitalarımız bu baharda büyük bir kuvvetle İran taraflarından Van’a ve Bulgaristan’dan Rumeli taraflarına saldırmak niyetindedirler. Erzurum tarafına dahi bazı silahlı arkadaşlarımızı göndermeyi kararlaştırdık. Avrupa’daki komita şubelerinden gönderilen üyelerin toplanmasıyla geçen sene ihtilal teşebbüslerine dair Londra merkez komitasınca alınan kararları ihtiva eden lahiyanın bir suretini takdim ediyoruz. Silah ihtiyaçları kısa sürede tamamlanacaktır."
Rusya’daki Eğrek Karyeli Minas Ağa Eniştesi Aramel’e gönderilen mektup:
"Önceki mektubunuzu aldım, afiyetteyiz. Size silah vermek üzere iki arkadaşı gönderiyorum. Buradaki teşkilata kaydolmalısınız. Köydeki delikanlıların bu teşkilata yazılması için çalışmalısın. Mamuk Ağa’nın oğlu Ağanik ve Mardinos’un fedai yazıldığını işittim. Bu habere çok sevindim. Silah ve para meselesi çok önemlidir. Silahlanmadan Türklerin hakkından gelmek güçtür. Korkmayınız, bu kötü günler geçecek, birlikte hareketle, güçle zafere ulaşacağız." [aa]