Mehmet Burhan / Kitaphaber
Klasik tarzda yazılmış içi psikolojik ve bilinmedik terimlerle dolu ve başındaki başlığı dahi açıklayamayan bir kitap değil Engel Tanımayanlar. Bundan ziyade yazarın kendi hayatını anlatmasıyla başlayan ve bir bölümden sonra içinde yaptığı hatalardan, yanlışlardan, doğru veya doğru olabileceği kararların açıklanması ile dersler veren bir kişisel gelişim kitabı.
Kişisel gelişim denilen kavram, kişilerin belirli bir yaşa kadar alabilecekleri tecrübelerden yola çıkarak hazırlanmış bir çeşit ders niteliğinde bir kavramdır. “Devlerin omuzlarındaki cüceler gibiyiz, bu yüzden onların gördüğünden fazlasını ve daha uzaktaki şeyleri görebiliyoruz. Görüş keskinliği meziyetimizden veya herhangi bir fiziksel farklılıktan dolayı değil, ama onların devasa büyüklükleri sayesinde yükseğe taşındığımız ve kaldırıldığımız için.” Sözleriyle anlatmış bize Chartresli Bernard.
Kitap onaltı bölümden oluşmaktadır. Her bölüm hayatımızda karşılaşabileceğimiz sıkıntıları ele alarak ilerliyor. Ancak bir kitabın faydasını okuyucuları üzerinde bıraktığı etkisiyle bir tutabilirsiniz.bu açıdan benim üzerimde pek de etkisini bırakmış sayılmaz. Bunun kaynağı ise hayat tarzı benim yaşantıma uymadığından dolayı olabileceğini düşünüyorum. Ancak okunmasında fayda olabileceğini düşünüyorum.
İnsan var olduğu sürece korku da var olacağı bir kesindir. “On sekiz yaşındaki inançlarımız üzerinden baktığımız tepedir, kırk beş yaşında ki inançlarımız içinde saklandığımız mağaralardır.”(sf:80) F.Scott Fitzgerald korkularımızın yaşlarımıza göre değişiklik göstereceğini düşünmekte. Bende bu konuda katılıyorum. Çocukken korkularımız annemizin bizi uyutması için, “uyumazsan öcüler gelir” dediği “öcüler”dir. Ancak kırk yaşında ise “acaba oğlum/kızım sağ salim okuluna gitti mi?” Veya “Bu adam borcunu ödemezse ben ne yaparım?” tarzında korkulardır. Bu karara Ralph Waldo Emerson ise “hergün bir korkunun üstesinden gelemeyen bir insan hayattan ders alamamıştır” diyerek katılıyor. Her insanın korktuğu bazı şeyler vardır. Korkularımızın tetiklediği birde başarısızlıklarımız vardır. “biz düşündüğümüz şeyiz. Olduğumuz her şey düşüncelerimizden meydana gelir. Dünyamızı düşüncelerimizle kurarız” Buda.
“Bana söylermisin lütfen, buradan ne tarafa gitmeliyim?”
“Bu daha çok nereye varmak istediğine bağlı” dedi kedi.
“Nereye olduğunu umursamıyorum” dedi Alice.
“O zaman, hangi yoldan gittiğin önemli değil” dedi Kedi.(Lewis Carroll-Alice harikalar diyarında)
Alice harikalar diyarında’da geçen bu kısa cümleler bize birçok şeyi yapmada özetçimiz oluyor. “Başarı, amaçlarını anlayan insanlara daha kolay gelir”(sf:105). Kişisel gelişimin yüzde ellisi aslında bize amaçlarımızı ve bunlarda ne kadar kararlı olduğumuzu gösterir. Bir amacımız vardır, ancak bunda kararlı değilsek bunun bir önemi yoktur. Ne istiyorsak isteyelim, eğer amacımıza ulaşmayı hedefleyen bir planımız varsa daha başırılı oluruz.
Bizi başarıya ulaştıracak diğer etken ise, kendimizi ve aldığımız kararları dışarıdan gözlemlemektir. Anekdotlara da anlatıldığına göre General Montgomery, Rommel’e karşı düzenlediği askeri seferleri planlarken, bu süreci bir adım ileri götürmüştür. Karargâhta tek başınayken, savaş sahasının haritalarını, birliklerinin manevraları ve taktikleri açısından muhakeme ederek kendi tarafından inceler. Sonra da haritanın diğer tarafına yürür ve Rommel’in fizyolojisine bürünür, Rommel gibi durur, Rommel Gibi nefes alır, bütün sürece Rommel’in gözünden bakar, sanki Rommel’miş gibi. Rommel olarak hayal kurar ve Rommel gibi karşılık verir. Sonra, ilk yerine geri döner ve kendi sırası geldiğinde karşılık verebilmek üzere bir kez daha Montgomery olarak onun hareketlerine nasıl cevap verebileceğine bakar”(sf:116,117)
Kitap bir bölüme kadar yazarın hayatını anlatmasıyla devam ediyor. Kitabın dili bazen sade, bazen bulanık bir camdan bakarmışçasına, bazen de bizi boş bir oda da bırakmışçasına yazılmış. Anlamsız bakan gözlerimizde anlam oluşmasını istiyor yazar. Başka kişilerin sözleriyle kitap süslenmiş. Adrian Gilpin kimdir diye soracak olursanız, kitapta şöyle geçiyor;
“İngiltere’de Kurulu İnsan Gelişimi Enstitüsü başkanı ve kişisel gelişim, liderlik gelişimi ve koçluk konusunda önde gelen bir otoritedir.
Adrian Gilpin, üst düzey yöneticilere ve zirvedeki ekiplere rehberlik yapıyor. Zamanının çoğunu konferanslar vererek geçiriyor. Konferans ve yazılarında geleneksel şirket liderliği modellerine meydan okuyarak iş yaşamında ve toplumda değişimin yolunu bulmak için esinlendirici pratik alternatifler öneriyor.
Gilpin’in konuşmaları en başta “organizasyonların ve toplulukların manevi gücünü açığa çıkarmak” konusunda odaklanıyor”
Kitaptan Alıntılar
— “Hayallerini yaşayanlar, amaçlarına erişmek için bilinçlerinin, psikolojilerinin farklı bir bölümüne ulaşabilenlerdir”(sf:117)
—Öğüt; “Nadiren hoş karşılanır; ve onu en çok isteyen her zaman onu en az sevendir.”
Yani, bana yardım etmek istiyorsanız, bana doğru öğütler vermeyin.
Bana doğru sorular sorun.(sf:144)
—Yöntem; “ Öğretme sanatı, nasıl öneride bulunacağını bilmekte yatar. Buna ulaşmak için, neyin ilgi çekeceğini tahmin edebilmemiz, çocuksu ruhları bir müzik parçası gibi okumayı öğrenebilmemiz gerekir, sonra da basitçe notaları değiştirerek ilgiyi yükseltir ve şarkıyı çeşitlendiririz.” Henri-Frédéric Amiel(sf:151)
“Hiçbir zaman başlamamış olan iş bitmesi en uzun sürecek iştir.” J.R.R. Tolkien.
İyi okumalar…
Engel Tanımayanlar
Adrian Gilpin
173 Sayfa
Optimist yayınları