Bilal Can / Roman / Kitap Haber
Daniel Pennac ismini daha çok polisiye romanlarla kendini duyurmuştur. Son kitabı Okul Sıkıntısı ise kendi yaşam öyküsünü anlattığı biyografi roman kategorisine sahip. Eser Fransa’nın en iyi roman ödülü olan Reneudot Ödülünü alarak Fransa’da uzun süre çok satan listelerinde durmuştur. Ama aynı etki Türkiye’de söz konusu olmamıştır. Bunda yazarın Türk okuyucular tarafın pek bilinmemesi ve çeviri eserlerin Türkçe’ye tam olarak çevrilememesi gibi sebepler eserin istenildiği gibi etkiyi uyandırmamasına neden olmuş olabilir.
Çeviri eserlerin dilimize tam olarak oturması çevirmenin çevireceği eserin dili ve çevrilen dilin döngüsüne sahip iki dili yetkin bir biçimde bilip kullanması gerekiyor. Daniel Pennac’ın Okul Sıkıntısı eserini Türkçeye kazandıran Barış Behramoğlu da babasının açtığı yolda kendine yol bularak güzel bir işe imza atmıştır. Barış Behramoğlu ismi daha önce Yitik Ülke Yayınlarından çıkan Su Gibi roman ya da roman denemesi denilen eserle okuyucu karşısına çıkmıştı.
Daniel Pennah’ın Fransızcadan çevrilen eseri Okul Sıkıntısı kendi yaşam öyküsü üzerinden bir okul resmi çıkartarak yaşadığı dönemin okul koşullarını, sosyo-kültürel ve pedagojik olarak irdelerken aynı zamanda da günümüzdeki okul hayatına da bir vurgu yapmaktadır. Çünkü yazar bir dönemlerin tembel öğrencisi konumundayken daha sonra ilerleyen zamanlarda bir dönemin öğretmeni konumundadır. Değişen sosyal roller karşısında kişinin aldığı statülerin nelere etki ettiğini bu statülerin getirisinin ne olduğunu Okul Sıkıntısı isimli eserde görebilirsiniz.
Pennac Okul Sıkıntısı’na Cibuti Çöplüğü ile başlar. Bu yer ismini romanda sık sık görebilirsiniz. Pennac babasının asker olması dolayısıyla çocukluğu Afrika ve Güneydoğu Asya’daki garnizonlarda geçti. Cibuti de işte Afrika’da bir Fransız kolonisi olan 1977’de bağımsızlığına kavuşan küçük bir Afrika ülkesi. Yazar yer isimlerini belirgin bir biçimde kullanarak Paris – Cibuti arası bir karşılaştırma yaparak ara ara burada yaşanan olaylara göndermelerde bulunur. Çünkü insan yaşadığı yerden ayrı değildir. Yazar da büyüdüğü yerlerle daha sonra yaşadığı yeri karşılaştırarak dönüşümlü olarak okuyucuya sunar.
Yazar eserin ilk bölümlerinde kendi öğrencilik hayatının ne kadar kötü olduğunu ve ailesinin bu durumda ne kadar da kötü bir duruma düştüğünü ironik bir biçimde dile getirir: ‘’Yani, ben kötü bir öğrenciydim. Çocukluğumda her akşam eve dönüşte okul da peşimden gelirdi. Karnem öğretmenlerimin uyarı ve eleştirileriyle dolu olurdu. Sınıf sonuncusu değilsem, sondan bir önceki olurdum’’ cümleleriyle yazarın kendisiyle barışık ve kendisi hakkında espri yapıp bunu yadırgamayan biri olduğunu da görebiliriz.
Okul Sıkıntısı en çok bir öğretmen kitabıdır. Bu yüzden bu eserin öğretmenler tarafından okunup değerlendirilmesi onlara farklı bir tecrübe yaşatabilir. Eğitim hayatının öğrenci üzerindeki etkisi, öğrencinin yaşadığı güçlükler, öğretmenlerin öğrencilerin tüm olumsuzluklara rağmen karşılaştıkları güçlüklere çözüm önerileri sunma, bu kitapta cevapları bulunabilecek konulardır.
Daniel Pennac pedagojik olarak çok yeterli biri midir sorusunu akla getiren eser cevabını da içinde taşıması bakımından önemlidir. Öğretmen yetersiz olsa bile gayretiyle bu eksikliğini tamamlayabilir. Öğrencilere göre eğitim modeli geliştirmek, onların kapasitesine göre dersin işlenişini sürdürmek her eğitimcinin yapamadığı bir işlevsel görevdir. Pennac kendi öğrencilerine – ki öğrencilerinin çoğunluğu diğer okullardan atılmış, sorunlu kişilerdir – metinler ezberleterek dil ve gramer kurallarını öğretmeye çalışmıştır. Bu da romanın diğer edebi türlerle zenginleşmesini sağlamıştır. Kimi zaman Rousseau’nun Emile’sine göndermelerde bulunmuş kimi zaman La Fontaine’den bir fabl ile eserini zenginleştirmiştir.
Daniel Pennac
Okul Sıkıntısı
Can Yayınları
286 Sayfa