Camilerde hangi kitaplar var?

Kitap
Bulunduğum yerdeki camilerin kitaplıklarına baktım, edinip okunmaya değer birçok güzel kitapla karşılaştım.   80 yıldır şikâyet edip duruyoruz, “camilerimiz sadece namaz kılınan yerle...
EMOJİLE

Bulunduğum yerdeki camilerin kitaplıklarına baktım, edinip okunmaya değer birçok güzel kitapla karşılaştım.
 
80 yıldır şikâyet edip duruyoruz, “camilerimiz sadece namaz kılınan yerler haline getirildi” diye. Gerçekten de Asr-ı Saadet’ten itibaren düşündüğümüzde camiler, çevresindeki külliye ile birlikte bir yaşam merkezi değil elbette ama hayat merkezi olarak kullanılıyormuş. (Hayat merkezi ifadesini günümüzdeki “alışveriş ve yaşam merkezi” ifadesi ile karıştırmayalım elbette.) Bugün bile mesela Ramazan boyunca birçok tarihî camide gördüğümüz manzara, camiye endeksli bir hayatın çevreye de canlılık getirdiği yönünde… Buna paralel olarak, neyse ki camilerimizin birçoğunun bakımsız da olsa birer kitaplığı var. Bu kitaplıkların geneli cemaatin bağışladığı ve Diyanet’ten gelen kitaplardan oluşuyor.

Bu kitaplar nereden geliyor?

Dikkatimi çeken bir noktadır, özellikle bazı vakıfların kitaplıklarında Fi Zilalil Kur’an, İslâm Ansiklopedisi gibi hacimli ve değerli eserler bol miktarda bulunmakta. Bunun başlıca sebebi ise, tanıklardan da dinlediğim şekliyle, vitrinleri süslesin diye alınan kitapların, evde yer kalmayınca bir vakfa veya bir camiye bağışlanması. Zaten kitapların temizliğinden belli oluyor yıllarca vitrin süslediği.
Bu durum, aslında okumayı sevenler için güzel bir imkân oluşturuyor. Değerli eserler insanların elinden çıkarken, ödünç alınıp okunabilecek yerlere götürülüyor. Özellikle birçok ciltten oluşan temel kitaplara ulaşmak için iyi bir fırsat oluyor bu da.
Madem durum böyle, küçük bir çevrede de olsa araştıralım bakalım, neler varmış, neler yokmuş camilerin kitaplıklarında dedim ve Eskişehir’deki camilerin yollarını adımlamaya başladım.

Camilerde hangi kitaplar var?

Kur’an-ı Kerim’in yeri hepimizin başının üstü. Camilerde de bu durum kendini gösteriyor. İçine girip de Kur’an-ı Kerim bulamadığım cami olmadı. Cemaatin rağbeti de göz ardı edilemez elbet. Diyebiliriz ki insanımız (ama bilhassa orta yaş üstü ağabeylerimiz ve amcalarımız) Kur’an-ı Kerim okumaya vaktini ayırıyor. Ramazan ayı dolayısıyla da bu sayı iyice artmış halde.
Meal kitaplarında çeşitlilik var camilerde. Örneğin Elmalılı meali ile Hasan Tahsin Feyizli’nin Feyzü’l Furkân’ına sıkça rastladım. Özellikle bu iki meal birçok caminin kitaplığında bulunuyor. Diyanet Vakfı’nın hazırladığı meal de kitaplıklarda var tabii ki.

Tefsir kitaplarında da durum meallerde olduğu gibi sevindirici. Mevdûdî’nin Tefhimü’l Kur’an’ı, Seyyid Kutub’un Fi Zilalil Kur’an’ı, Elmalılı’nın Hak Dini Kur’an Dili kitabı bu kitaplıklarda en fazla bulunan tefsirler. Bunların yanında Hicazî’nin Furkan Tefsiri, Diyanet’in Kur’an Yolu tefsiri, Mehmed Vehbi Efendi’nin Hulâsatu’l Beyân adlı tefsiri ve Ömer Nasuhi Bilmen tefsirine de rastladım çeşitli camilerde.

Hadis kitapları da sayı ve nitelik olarak camilerde hak ettiği ölçüde yer alıyor. Kütüb-i Sitte, Sünen-i İbn Mâce, Sahih-i Buhâri, Sünen-i Tirmizi gibi kaynak eserler birçok camide mevcut. Riyazü’s Sâlihin’in de bu kitapların yanında bulunduğunu söylesek pek de şaşırtıcı olmaz.

İslâm ve peygamberler tarihi konusunda çeşitlilik olmamakla beraber baktığım birçok camide bu konuda eserler mevcut. Genelde rastladığım eserler ise Asım Köksal’ın İslam Tarihi ve Peygamberler Tarihi adlı eserleri.

Bunlar gibi pek çok kaynak eserlerden başka klasik sayabileceğimiz daha nice kitaplar var camilerde ki hepsinin ismini yazmaya çalışsam sayfalar tutar elbet.

Cami kütüphaneleri kurulsa

Bütün bunlardan bahsetmemdeki asıl gaye ise bana göre hayırlı bir iş. Madem her şehirde yüzlerce cami var, her caminin kitaplığında az-çok güzel eserler bulunuyor. Mesela müftülükler birer sistem kursalar, kendi şehirlerindeki camilerin kitaplıklarında bulunan her bir eseri kayıt altına alsalar ve bir kütüphane oluştursalar. İnternet üzerinden biz aradığımız kitabın şehrimizdeki bir camide bulunup bulunmadığına baksak, bulunuyorsa gidip o camiden ödünç alsak, yani kütüphanelerin yaptığı gibi bir ödünç alma sistemi kurulsa, fena mı olur? Zira bahsettiğimiz kitapları edinmek, özellikle de biz gençler için maddî açıdan büyük bir yük oluşturuyor. Bu sayede hem arayan kişi aradığı kitabı bulmuş olur, hem de cami kitaplıklarındaki o değerli eserler orada tozlanmaktan kurtulur.

Diyanet’in cami cemaatlerini okumaya teşvik etmeye çalıştığı aşikar. Birçok camide “Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?” ayeti görünür yerlere yazılmış örneğin. Ama bu teşvik farklı yollarla da desteklenmeli elbet. Zira daha alacak çok yolumuz var.
 
İsmail Kaplan
Dünyabizim