Oğuz Erten’nin haberi,
Abidin Dino’dan Aziz Nesin’e, Erol Akyavaş’tan Mualla Anhegger’e pek çok sanatçı, doyumsuz sohbetleriyle yeniden aramızda. Türk resminin usta sanatçılarından ve 1970’li yıllardan bu yana kağıt hamurundan yaptığı heykellerle de oldukça dikkat çeken Mehmet Güleryüz, sanat alanında başka bir formatta yine karşımızda. 2009 yılında büyük bir sergi ile 50. sanat yılını geride bırakan Güleryüz, 1990-1995 yılları arası Votre Beaute dergisi için Türk entelektüel dünyasında yer etmiş kişilerle yaptığı söyleşileri bir kitap haline getirdi. Kitap, Abidin Dino’dan Avni Arbaş’a, Aziz Nesin’den Erol Akyavaş’a, Mualla Anhegger’den Selim Turan ve Şakir Eczacıbaşı’na bugün hayatta olmayan birçok önemli kişiye ses verip bugün yeniden düşüncelerini aktarmalarını sağlıyor. İş, sanat ve düşün dünyasından 21 kişi ile yapılan söyleşilerden oluşan bu kitabın oluşum sürecini Mehmet Güleryüz’e sorduk.
Sizi daha çok bir ressam olarak tanıyoruz, sanatçı kimliğini bir kenara bırakıp, çoğunluğu sanatçı olan kişilerle söyleşiler yapma fikri nasıl doğdu?
1990’lı yılların başlarında bir kadın dergisi olan Votre Beaute için tanıdığım, sanatını sevdiğim, kişiliğini iyi bildiğim dostlarımla söyleşiler yapma durumu oluştu. Bu kişiler sanatını iyi bildiğim ve yakın tanıdıklarım olduğu için başka kimsenin soramayacağı bazı soruları sorabilmemi sağladı. Bu sanatçı kimliğini bırakmak yerine içeriden biri olarak sanatçılarla söyleşmek kanımca artı bir kazanım oldu. Konuşan iki kişi de sanatçı olunca herhangi bir gazetecinin soracağından daha farklı sorular ortaya çıkıyor. Biz bu söyleşilerde resim konuştuk ve resmin yapısı üzerine kafa yorduk. O yüzden de normalde olabilecekten çok daha farklı metinler ortaya çıktı.
Yaptığınız söyleşilerde hiç beklemediğiniz ama olağan dışı sonuç aldığınız konuşmalar oldu mu?
Tabii. Abidin Dino, Mualla Anhegger ve Aziz Nesin ile yaptığım söyleşilerin akışı öyle noktalara gitti ki öncesinde böyle bir şeyi hayal etmem mümkün değildi.
Bu söyleşileri yaparken ileride bunları bir kitap yaparım diye düşünmüş müydünüz?
Hayır, bu hiç aklıma gelmemişti. Onları o zaman yapmıştım ve bitmişti. Şöyle söyleyebilirim, ben onları tam anlamıyla gömmüştüm. Söyleşiler o zaman yapılmışlardı ve evde bir kenara konmuşlardı. Ne zaman ki arada bir etrafa çeki düzen vermeye çalışırken söyleşilerin yayınlandığı dergiler elime gelmeye ve okuyunca hoşuma gitmeye başladı o zaman içimde bir şeyler kıpırdadı. Zamanla bunu çevremle paylaştım. Tam hatırlamıyorum ama biri “Bunları kitaplaştırsanıza” dedi ve oradan Ayrıntı Yayınları ile görüştük. Onlara da çok ilginç ve dikkat çekici gelince basılmasına karar verildi ve şu an elimizde tuttuğumuz kitap oluştu.
Star Gazetesi