Avrupalı gençler üzerine yapılan bir araştırma, gençliğin cinsel hayatını hareketlendirmek için içki ve uyuşturucu kullandığını ortaya koydu. Avrupalı gençlerin, cinsel hayatlarını hareketlendirmek için içki ve uyuşturucuya başvuruyor.
Sonuçları BMC Public Health’de yayımlanan araştırma, yaşları 16 ila 35 olan katılımcı erkeklerin üçte birinin, kadınların da yüzde 23’ünün, cinsel ilişkiye girme şanslarını artırmak için içki ya da uyuşturucu kullandıklarını söylediklerini gösterdi.
Araştırmaya İngiltere, Almanya, Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Yunanistan, İtalya, Portekiz, İspanya ve Slovenya’dan, düzenli olarak gece kulübü ve barlara giden 1341 gencin katıldığı belirtildi.
Araştırma ayrıca, alkol ve uyuşturucunun etkisindeki bu gençlerin güvenli olmayan ilişkiye girme konusunda daha fazla risk altında olduklarını ortaya koydu. Araştırmacılar, gençlerin cinsel hayatlarını hareketlendirmek için alkol veya uyuşturucuyu kasıtlı aldıklarının gözlendiğini, araştırmaya Viyana’dan katılanların neredeyse yarısının 16 yaşına geldiklerinde çoktan alkol aldıklarını ve cinsel ilişkiye girdiklerini söylediklerini belirttiler.
Bu oranın, Venedik’te yüzde 36, Palma’da yüzde 37, Liverpool’da yüzde 30 olduğu saptandı.
"BEN NESLİ" ÇIKMAZ SOKAĞA KOŞUYOR
Amerikalı psikolog ve aynı zamanda San Diego State Üniversitesi’nin psikoloji bölümünde doçent unvanıyla öğretim görevlisi olarak çalışan Jean Twenge, 1.3 milyon kişiyi kapsayan devasa istatistik çalışmalarını referans alarak ulaştığı sonuçları “Ben Nesli” adlı kitapta topladı. Alanında en geniş çaplı çalışma olarak yayınlanan eser, Narsizmin toplumsal bir histeriye dönüştüğünü vurguluyor.
Bugünün Gençleri Niçin Bu Kadar Özgüvenli ve İddialı Fakat Bir O Kadar da Depresif ve Kaygılı alt başlığıyla sunulan kitap şu tespitleri yapıyor:
“Bugün 18 ile 35 yaşında olan yeni nesli mercek altına yatıran bu çalışma, Twenge’nin 14 yıl süren araştırmalarına dayanıyor. Özgüvenin başarıdan çok daha önemli olduğu prensibine göre yetiştirilen bu gençler, kendilerini her şeyin üzerinde konumlandırmaya şartlandırılmış. Her hayalin gerçekleşebileceğine yürekten inanıyorlar. Fakat aynı zamanda hayatın acı gerçeklerine henüz hazır değiller. Son 40 – 50 yılda 14 – 16 yaş ergenlerde ve lise öğrencilerinde Ben Değerliyim düşüncesindeki artış %86. Kaygı artış oranı ise %85. İntiharlar ise ikiye katlanmış durumda.”
Türkiye Benötesi Psikoloji Deneği Başkanı Psikiyatr Dr. N. Mustafa Merter’in sunuş yazısıyla açılan kitapta sadece istatistiki bilgilere yer verilmiyor, Türkiye’deki Ben Nesli’ne küçük çapta ışık tutuluyor ve bolca yer verilen yorum kısımlarında insan kendi ülkesini düşünmeden edemiyor.
2008 yılının Temmuz ayından beri aktif bir şekilde fahri Rehber Danışmanlık yaptığımdan mıdır bilemiyorum ama bu kitabın içeriği insanı derin düşüncelere sevkediyor. Sadece iki yılda toplamda 1000’e yakın öğrenci görüşmesi yaptım ve bunların neredeyse yarısı “ailelerine isyan eden, onlarla yaşamak istemeyen, ayrı bir eve çıkmak isteyen” 13 – 17 yaş arası öğrencilerden oluşuyordu. Onların ailelerinin yanıma gelip de konuşmak istedikleri, içinden çıkamadıkları konu ise: “Bu çocuk böyle değildi!”
Evet bütün aileler haklıydı, çocuklar böyle değildi. Ne oldu da çocuklar birden bire (!) bu hale gelebildi? Bu noktada hemen kitaptan bir alıntı yapalım: “Araştırmalara göre, doğduğunuz dönem karakterinizi, içinde yetiştiğiniz aileden daha çok etkiliyor. Ya da bu fikri öngörmüş bir atasözünün de dediği gibi: İnsan, içinde yaşadığı çağa, babasına benzediğinden daha çok benzer.”
Ben Nesli üyeleri onaylanmaya ihtiyaç duymayan, toplumsal kuralların çöküşünü hızlandıran bir gruptur. Neyle mutlu oluyorsan onu yap ve başkalarının ne düşüneceğini umursama. Önceki nesillerin kültürel değerlerinden oldukça farklı olan bu düşünce tarzı, Ben Nesli’nin sorgulamadan kabul ettiği bir yaşam felsefesi. “Kendime inandığım sürece, diğerlerinin ne düşündüğü umurumda değil” diyor 21 yaşındaki Rachel. (Sayfa:34)
Tek Kişilik Ordu: BEN!
Kitabın bu bölümünde Amerika’nın 2001 yılında kullandığı slogan başlık olarak atılmış: Tek Kişilik Ordu! Ben Nesli’nin gerçekçi tavırları bireyselliğin soyutluğunu içeren, ancak bunu çok yalın bir biçimde kullanan günlük dilimizde de kendini gösterdiği söylenmiş. Bireysellik dilini artık özümseyip ana dilimiz gibi konuştuğumuza örnekler verilmiş:
-Toplum içinde nasıl davransam diye mi endişeleniyorsun? “Sadece kendiniz olun”
– Alkolik, uyuşturucu bağımlısı ya da katil olmanızın iyi tarafı nedir? “Kendimle ilgili çok şey öğrendim”
– İşteki veriminiz yetersiz mi? “Kendinize inanın”
– Yeni bir çift ayakkabı mı alsanız yoksa burnunuzu mu deldirseniz? “Elbette ki, kendinizi ifade edin”
– Neden tatmin olmadığınız ilişkinizi bitirmeli, sıkıcı işinizden istifa etmeli ve de kayınvalidenize ağzının payını vermelisiniz? “Çünkü kendinize saygı duymak zorundasınız”
– Fikrinizi söylemeli misiniz? “Evet, Kendinizi savunmalısınız”
Pamukkale Üniversitesi Sosyoloji üyesi Tuna Bahar’a göre Kitap; “İstediğiniz Her Şey Olabilirsiniz”, “Endişe Çağı”, “Denemenin Faydası Yok İnancı”, “Cinsellik”, “Eşitlik Devrimi”, “İş Dünyasının Geleceği ve Gençlerin Geleceği” bölümleriyle devam ediyor. İlgi duyanların kaçırmaması ve araştırma sonuçlarına göre çok şey öğrenebileceğiniz bir kitap Ben Nesli.