Zeytinburnu Belediyesi’nin düzenlediği “Hür Tefekkür Dergi Buluşmaları” söyleşi dizisinde Mart ayı konuğu Fayrap oldu. Öykücü Aykut Ertuğrul’un sunumuyla gerçekleşen söyleşide, Fayrap dergisinin genel yayın yönetmeni ve şair Hakan Arslanbenzer Dergâh’la başlayan ve Fayrap’la devam eden dergi serüvenini dinleyicileriyle paylaştı.
Aykut Ertuğrul’un “Dergilerle tanışmanız nasıl oldu?” sorusuyla başlayan söyleşide Hakan Arslanbenzer yaklaşık yirmi yıllık dergicilik serüveninin başlangıcının Türk edebiyatına önemli katkılar sağlayan Dergâh dergisi ile olduğunu belirtti ve devamında çıkardığı dergilerle edebiyat camiasında yaşadığı sıkıntılara da değindi.
“Çok genç yaşımda Dergâh dergisiyle dergi dünyasıyla tanıştım. Çok görünür olmak isteyen şairler vardı. Ben onlar gibi olmak istemedim. Ayda bir şiir gönderir, beklerdim. Mustafa Kutlu yorucu dosyaları sevmezdi. “ diyen Arslanbenzer, kendisinden önceki kuşakla kendi kuşağı arasındaki farkı ve bunun dergi serüvenindeki etkisini “Bizim kuşağımızdaki şairler olarak şiirin tarihinin bilinmesi gerekliliğine inanırdık. İbrahim Tenekeci ile mesela, zaman zaman hece konusunda ukalalık yaptığımız olurdu. Önceki kuşaktan bir şaire Köroğlu’nun bir beyitini okuyup, Karacaoğlan’ın bu beyiti hakkında ne düşünüyorsun diye sorardık. Yarım saat konuşmasını dinler, sonra ikisi arasındaki farkı bilmediği için zihnimizde o insanı elerdik. Şair olmak için sinema zevki, müzik zevki ve tarih bilgisinin de olması gerekir diye düşünürdük. 80 kuşağı bizi bu konuda eleştirmiştir. Her şeyi bilmek zorunda mısınız? derlerdi ağabeylerimiz. Onları dinlemedik. Çok yazdık. Aramızda en az yazan Murat Menteş’ti, bugün üç tane roman sahibi. Benim kuşağım bir kültürün teravüs ettiği son kuşaktır.” sözleriyle izah etti.
Kendi kuşağının bilgi ve birikim konusundaki ısrarının çıkardığı dergilere de yansıdığını ifade eden Arslanbenzer, edebiyat camiasında, dolayısıyla dergi camiasında da yaşanan fikir farklılıklarının düşmanlığa dönüşmesini de eleştirdi.
“Edebiyat camiasında birbirine sadece düşman değil, zaman zaman kafir gözüyle bakan, birbirini tekfir eden insanlar da var. Siyasi anlaşmazlıkların işi kılıç çekmeye getirmesi doğru değil. Gruplaşmalar sık yaşanıyor ve ben elimden geldiğimce bunlara taraf olmuyorum. Dergah’tan sonra Şehrengiz dergisini çıkardık. Daha sonra Atlılar dergisi. Atlılar Türk dergicilik tarihinde künyesinde hangi isim yazıyorsa içeriği gerçek olan tek dergidir. Atlılar dergisiyle eleştiriyi yeniden varettik. Modern, epik, siyasi şiiri tekrar gündeme getirdik. Ağır bir dergiydi. Buna rağmen hiçbir baskısı elimde kalmadı. Eleştiriler de alıyordum içerik bakımından. Fakat ben cemaatlere inanmıyorum. Kamuya inanan bir insanım. Bu yüzden çıkardığım dergilerde cemaat olgusuyla hareket etmedim. Bugün çıkardığım Fayrap dergisi dergilerin dergisidir. Bizde şiiri yayınlanan bir adamın diğer dergilerde şiirinin yayınlanma oranı yüzde yüz artar. Bu noktada bir eksen oluşturduk. Birçok dergi haritada bizim yerimize bakarak kendi yerini belirler. Bunu olağan karşılıyorum. “
Hakan Arslanbenzer Aykut Ertuğrul’un “Bugün hala dergicilikte ya da geniş ifadeyle edebiyatta bahsettiğiniz gruplaşmalar devam ediyor mu?” sorusuna ise; “ Ben bu konuda eleştiri çok aldım. Çünkü dergi serüvenimde sağ, sol ayrımım olmadı. Fakat camiada maalesef gizli anlaşmalar var. Sağda isen Necip Fazıl’a temenna etmelisin. Turgut Uyar okudum diyemezsin. Sezai Karakoç’tan beslendim demelisin. Turgut Uyar hakkında olumlu cümleler de kurduğum bir eleştiri yazısı yazdığımda mesela topa tutulmuştum. Duymadığım hakaret kalmamıştı. Bugün bakıyorum başörtülü kızlar Turgut Uyar okuyor. ” cevabını verdi.