Mehmet Güleryüz, Andrea G. Pinketts ve Bülent Diken’in eserleri, dünyayı ve insanı anlamaya yardım edebilecek üç isim olacak.
Güleryüzlü Sohbetler…
Mehmet Güleryüz’ün naif kaleminden ışıklar saçan bir röportaj kitabı “Güleryüzlü Sohbetler” Şimdiki zamanın kıyısından, geçmişe ve geleceğe uzanan sohbetler var içinde. Aramızdan ayrılan ölümsüz isimlerden şimdiye kadar duymadığınız cümleler, hala nefes olup bizimle birlikte olan insanlardan hayata dair sözcükler. Tiyatro, gazete, resim, fotoğraf, opera, mimarlık, kadın ve daha pek çok konu, işinin ehilleriyle konuşuluyor ve Güleryüz bizi eşsiz bir sohbetin içine davet ediyor.
Lazzaro Dışarı Çık…
Ağustos ayının bir diğer kitabı “Lazzaro, Dışarı Çık” İtalyan kara edebiyatının en önemli isimlerinden Andrea G. Pinketts’in yaratıcı dünyasını gözler önüne seren eser, tuhaf kahramanımız Lazarus Santandrea’nın başından geçen macera dolu olayları konu ediniyor. 1961 doğumlu yazar Pinketts, hiçbir zaman çocukluğunu yaşayamamış ve belki de hiç yaşlanmayacak bir karakteri bizimle tanıştırırken, iyilikle kötülüğün ne olduğunu sorgulamamızı sağlıyor.
Nihilizm…
Çağdaş yaşamın en belirgin sorunlarının kökenleri nihilizmde ve nihilizmin –toplumu hem oluşturup hem tahrip eden– paradoksal mantığında yattığı halde, nihilizm konusu toplumsal teoride şaşırtıcı şekilde ihmal edilmiştir.
Bülent Diken’in İngilizce olarak kaleme aldığı bu kitap, nihilizmin kaçışçılık, radikal nihilizm, edilgin nihilizm ve “kusursuz nihilizm” olarak adlandırılan dört ana formunu sistematik bir şekilde ele alıyor. Özellikle de edilgin nihilizm (istencin olumsuzlanması) ile radikal nihilizm (olumsuzlama istenci) arasındaki ayrıştırıcı senteze, çağdaş post-politika kültürünün en belirgin nitelikleri olan hedonizm/yön-kaybına ve buna bir tepki olarak yükselen şiddet biçimlerine ve mutsuzluğa odaklanıyor.
Nihilizmin soy kütüğünü ve sonuçlarını ele alan birinci bölümün ardından bir arasöz olarak, tanıdık bir filmin, Nuri Bilge Ceylan’ın İklimler filminin analizi geliyor. İkinci bölüm, nihilizmi kapitalizm, post-politika ve terörizmle ilişkilendirerek konunun “toplumsal” yanına odaklanıyor. Ardından, Houellebecq’in eserlerinin analiziyle teorik argümanlar ete kemiğe bürünüyor. Üçüncü bölümde ise olay, agonizm ve antagonizma gibi kavramların bu bağlamda taşıdığı önem vurgulanarak, nihilizmi alt etme olasılıkları değerlendiriliyor.