İslam’da evlilik ve eş seçimi

İslam
Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s) şöyle buyurdu: “Kadın dört sebepten biri için alınır: Malı, soyu, güzelliği ve dindarlığı. Sen (diğerlerini geç), dindar olanı seç. (Aksi hald...
EMOJİLE

Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s) şöyle buyurdu:

“Kadın dört sebepten biri için alınır: Malı, soyu, güzelliği ve dindarlığı. Sen (diğerlerini geç), dindar olanı seç. (Aksi halde) sıkıntıya düşersin.”
(Buhârî, Nikâh 15, Müslim, Radâ 53)

Evlilik, Allah Teâla’nın insanın doğasına yerleştirdiği, insan neslinin devamını sağlayan ve aynı zamanda bireysel ve toplumsal mutluluğun en temel vesilelerinden biri olan fıtrî bir kurumdur.
Kur’ân-ı Kerim, evliliğe; üzerinde iyiden iyiye tefekkür edilip hikmetleri en güzel ve doğru şekilde anlaşılması gereken “Allah’ın âyetlerinden biri” olarak dikkat çeker:

“İçinizden, kendileriyle sekînete/huzura kavuşacağınız eşler yaratıp; aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi, O’nun âyet/belgelerindendir. Bunda, düşünen millet için dersler vardır.” (Rûm 30/21)
Âyet-i kerime, kadim bir fıtrî uygulama olan evliliğin doğası üzerinde tefekküre davet ederken, hadis-i şerif de, tarihin her döneminde ve bütün toplumlarda, evlenecek kimselerin eş seçiminde yaygın olarak eğilim gösterdikleri ölçülere dikkat çekmektedir. Evet, evlenmeye aday olanların tarih boyunca ölçüleri hep aynı olmuştur: Güzellik, soy-sop, mal ve dindarlık…

Önce vakıayı böyle ortaya koyan Peygamberimiz (s), mümin adaylara, “Sen dindar olanını seç!” tavsiyesinde bulunmaktadır.

İnsanın bir hayat boyu beraber olacağı eşini seçmesi, elbette son dece önemli ve hayati bir iştir. Kişinin bir ömür boyu mutlu ya da mutsuz olmasını beraberinde getirecek olan böylesine belirleyici bir seçim, basit ve geçici duygulara mahkûm edilecek sıradan bir mesele değildir.
Sadece dünya değil, âhiret mutluluğunu da doğrudan etkileyen eş seçiminde diğer sosyolojik gerçekleri tespitle yetinen Peygamberimiz (s) “dindarlık” ölçüsünün diğerlerine tercih edilmesini tavsiye ederek, bunun hikmetlerini düşünüp anlamayı da kendilerine bırakmaktadır.

Eş Seçiminde Neden Dindarlık Ölçüsü?

Dikkatle düşünülürse; eş seçiminde ölçü alınan mal, soy-sop ve güzelliğin geçici ve izafi olup her toplumda ve zamanda geçerli olmadığı görülecektir. Mal, bir anda biter ya da bir felâketle yok olup gider. Güzellik, geçicidir, günün birinde ortadan kalkar. Soy-sop da her dönemde geçer akçe olmadığı gibi aynı soydan çok farklı kişilikler de ortaya çıkabilir. Tarafsız ve etraflıca düşünüldüğü zaman, dinî duygu ve iman gücünün, yani dindarlığın, sürekli mutluluk ve olumluluk kaynağı olduğu anlaşılacaktır. Çoğu kimse dindarlığı, zor zamanlarda, kara günlerde aranan, mutluluk anlarında kendisine o kadar ihtiyaç duyulmayan bir nitelik sanmaktadır. Oysa dindarlık tasa ve kıvançta, her zaman her yerde ve her türlü şart altında etkisi büyük, insanı kulluk çizgisinde tutabilen, olayları ve dünyayı inançlara göre değerlendirme imkânı veren üstün ve her zaman geçerli bir meziyettir.
Rasûlüllah (s); dindar ve mümin kişiliğin gıpta ve hayranlık vesilesi olduğunu beyan eder:
“Mü’minin durumu gıbta ve hayranlık vesilesidir. Çünkü her hâli kendisi için bir hayırdır. Böylesi bir özellik sadece mü’minde vardır: Sevinecek olsa, şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir belâ gelecek olsa, sabreder; bu da onun için hayır olur.” (Müslim)
Evet, hayat sevinçler ve üzüntüler halinde devam ettiğine göre, her halde ve her olayda mümince bir duruş sergileyebilmek son derece önemlidir. Bu sebeple, dindar bir eşin tercih edilmesi, hayatta kulluk çizgisinde yıkılmadan devam edebilmenin ve çevreye yararlı olabilmenin ilk ve temel şartıdır.
Kısaca: dindar eş seçmek, dünya ve ahiret mutluluğunun temel şartlarından biri ve en mühimidir.

Evliliğin Devamı İçin İki Temel Şart: Meveddet ve Merhamet

Ancak, mesele eş seçimi ile bitmemekte, evliliğin mutluluk ve huzur içinde devam etmesi için, iki temel şartın, meveddet ve merhametin ikame edilmesi gerekmektedir ki, bu da dindarlıkla gerçekleşir.

Yukarıda yer verdiğimiz Rûm sûresinin 21.âyetinde; evlilikte huzur ve mutluluğun yani sekînet’in, Allah’ın eşler arasına koyduğu katışıksız bir sevgiyi ifade eden meveddet ve Allah’ın Rahîm sıfatının tecellisi olan merhamet/rahmet ile sağlanabileceği ve devamlı kılınabileceğine işaret edilir.
“Meveddet”; salt sevgi, katışıksız ve karşılıksız sevgi anlamına gelir. Bir nesneyi sevmek, temenni etmek anlamındaki “vudd”dan gelen meveddet; Kur’ân’da kalplerin birbirine ısınıp kaynaşmasını ifade eden “ülfet” kelimesiyle aynı anlamda kullanılır. Allah’ın Vedûd ismiyle aynı kökten gelen meveddet; merkezinde Allah ve rızasının bulunduğu sevgi bağıdır. İnsanlar ve eşler birbirlerini “sırf Allah için” severlerse, bu sevgi gerçek ve daimi bir sevgi olur.

Acımak, esirgemek, korumak, affetmek, bağışlamak, nimet vermek anlamlarına gelen Merhamet ve Rahmet kavramları ise; dilimize asli anlamıyla yerleşmiş odak kavramlar olup; aile ilişkileri bağlamında daha bir anlam ve derinlik kazanmıştır. Aile, ancak meveddet ve merhametle beslenerek ayakta kalır. Anne rahmi, merhamet ve rahmetin yatağıdır.

Hâsılı: Allah için sevmek demek olan meveddet de, Allah için acıyıp-esirgemek demek olan merhamet de ancak dindar müminlerin kuşanabileceği temel hasletlerdir. Dolayısıyla evliliğin inşası ve mutlu bir şekilde devam etmesi, ancak dindarlık ölçüsünü tercih etmekle sağlanır.

Kutadgu Bilig (Mutluluk Veren Bilgi)’de Evlilik Tavsiyeleri

Türklerin İslâm’a girişlerinden sonra yazılan ilk eserlerden Yusuf Has Hacip’in, Kutadgu Bilig (Mutluluk Veren Bilgi) isimli eserinde, bu hadis-i şerif’ten hareketle şu öğütlere yer verir:
“Evleneceksen kendinden aşağı derecede birisi ile evlen. Kendinden yüksek ailelere yaklaşma, sonra onun esiri olursun.
“Alacağın kimsenin soyu-sopu ve ailesi iyi olsun. Kendisinin de hayâ ve takvâ sahibi olmasına dikkat et. Onda yüz güzelliği arama, güzel huy ara; huyu iyi olursa seni memnun eder.
“Evlenmek isteyen kimseler şu dört çeşit kadın ile evlenirler:  Zengin, güzel, asil, takva sahibi… Bunlardan hangisinin daha iyi olduğunu söyleyeyim:
“Zengin kadınla evlenirsen, kendini onun esiri durumuna sokarsın. O malına güvenerek, dilini uzatır; o birçok şeyler ister ve onun bütün arzularını yerine getirmek icap eder.
“Kadında güzellik arama, güzellik geçicidir. Herkesin maskarası olursun. Kadının güzelini herkes arzular; fakat onu ancak Tanrı’nın fazlı koruyabilir.
“Asalet ve büyüklük ararsan, bu büyük aile içinde küçük kalırsın.
“Alacağın kadın takva sahibi olursa, her dört şeyi birlikte elde etmiş olursun:
– Arzun zenginlik ise, o tasarruf ederek seni zenginleştirir.
– Ahlâkı güzel olan güzel görünür.
– Kadının güzelliği ve asaleti onun tavır ve hareketidir. Bunu bilen bilir.”
Özet: İster kadın, ister erkek olsun, eş seçiminde yegâne ölçün dindarlık olsun, vesselâm.
Yusuf Has Hacib’in dediği gibi; eğer ölçün dindarlık ve takvâ olursa, insanların itibar ettiği dört hasletten daha iyisini Allah Teâlâ sana bahşedecektir.
Kaldı ki;
– asıl zenginlik “gönül zenginliği”dir,
– asıl güzellik ahlâk güzelliğidir ve
– asalet de soyda değil huydadır./

Abdullah Yıldız/ 40 hadis 40 ders-Pınar yy-kitappinari.com