Cuma Hutbesi (26 Nisan 2024)

İnanç
HER İŞİN BİR AHLAKI VARDIR Muhterem Müslümanlar! Bu hayatta her birimiz farklı iş ve görevlerle iştigal etmekteyiz. Kimimiz memur, kimimiz amiriz; kimimiz işçi, kimimiz işvereniz. Allah katında bizi d...
EMOJİLE

HER İŞİN BİR AHLAKI VARDIR

Muhterem Müslümanlar!
Bu hayatta her birimiz farklı iş ve görevlerle
iştigal etmekteyiz. Kimimiz memur, kimimiz amiriz;
kimimiz işçi, kimimiz işvereniz. Allah katında bizi
değerli kılan, ne mesleğimizdir ne de
konumumuzdur. Bizi değerli kılan; imanımız ve
ibadetlerimizdir. Sorumluluk bilincine sahip güzel
ahlaklı bir kişi olmamızdır.

Aziz Müminler!
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle
buyurmaktadır: “Allah, hanginizin işini daha güzel
yapacağını sınamak için ölümü de hayatı da
yaratandır…” Ayet-i kerimede ifade edildiği
üzere, müminde bulunması gereken hasletlerden biri
de işini en güzel şekilde yapmasıdır. Zira İslam’ın
bize öğrettiği bir iş ahlakı vardır. Bu ahlakın özünde
doğruluk ve dürüstlük, güven ve sadakat, helal ve
haram duyarlılığı vardır. Bu ahlakın özünde hak
etmediğini almamak, kul ve kamu hakkına riayet
etmek vardır. Bu ahlakın özünde ülkemizi her
alanda daha güçlü kılmak, milletimizin huzuruna,
mutluluk ve refahına katkı sunmak vardır. Bu
ahlakın özünde ilmi, bilim ve teknolojiyi insanlığın
hayrına kullanmak, adalet ve iyiliği hâkim kılmak,
zulüm ve kötülüğe engel olmak vardır.

Kıymetli Müslümanlar!
Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde
“Allah Teâlâ, işinizi en güzel şekilde
yapmanızdan hoşnut olur.” buyurmaktadır. Bu
hadis-i şerife gönülden bağlı kalmalı, işimizin
hakkını vermek için çaba göstermeliyiz. Helal rızık
kazanmak için emek sarf etmeliyiz. Alın terini
kutsal bilmeliyiz. İşimizi, bize verilmiş bir emanet
olarak görmeliyiz. Rızkımızı kazandığımız işyerinin
eşya ve malzemelerine zarar vermemeliyiz.
İşyerinin imkânlarını şahsi menfaatlerimiz için
kullanmamalıyız.

Değerli Müminler!
Yüce dinimiz İslam’da sadece işin ve işçinin
değil, işverenin de bir ahlakı vardır. Sevgili
Peygamberimiz (s.a.s), “İşçiye, ücretini teri
kurumadan önce verin.” buyurmaktadır. Eğer
işveren isek bu hadisi kendimize şiar edinip işçinin
ücretini tam ve vaktinde ödemeliyiz. Onu sosyal
güvenceden mahrum bırakmamalıyız. İş güvenliğine
hassasiyet göstermeli, işçinin sağlığını kendi
sağlığımız bilmeliyiz. İşçinin canına zarar verecek
her türlü tutum ve davranıştan sakınmalıyız. Ona
dinlenme ve ibadetlerini yerine getirme fırsatı
sağlamalıyız.

Aziz Müslümanlar!
İslam’a göre kamuda görev yapmanın da bir
ahlakı vardır. Her şeyden önce kamu hakkının
topyekûn bir milletin hakkı olduğunu bilmeliyiz.
İster memur isterse amir olalım, görev ve
sorumluluğumuzu hakkıyla yerine getirmeliyiz.
Devletimize sadakatle bağlı kalmalı, milletimize
nezaket ve güler yüzle hizmet etmeliyiz. Adaleti
titizlikle ayakta tutmalı, doğruluktan, iyilikten, hak
ve hakikatten ayrılmamalıyız. Yüce Rabbimizin,

“Kim emanete, devlet
malına hıyanet ederse, kıyamet günü, hainlik
ettiği şeyin günahı boynuna asılı olarak gelir.”
uyarısını asla unutmamalıyız.

Kıymetli Müminler!
Yaptıklarımızın hesabını vereceğimiz ve
karşılığını eksiksiz göreceğimiz ebedi bir ahiret
hayatı var. Öyleyse iş ve çalışma hayatımızda hesap
verilebilir adımlar atalım. Ne aldatan ne de aldatılan
olalım. Helalinden kazanalım, helale harcayalım.
Kul ve kamu hakkından sakınalım. Boğazımızdan
haram bir lokmanın geçmemesine özen gösterelim.
Unutmayalım ki, kendimiz ve ailemizin ihtiyaçlarını
helal ve meşru yollardan temin etmek için çalışıp
çaba göstermek de ibadettir.

Hutbemi Yüce Rabbimizin şu müjdesiyle
bitiriyorum: “İman edip dünya ve ahiret için
yararlı işler yapanlar bilsinler ki biz, güzel iş
yapanların ecrini asla zayi etmeyiz.”