Hedefim tasavvuf üniversitesi kurmak

İslam
SELİM EFE ERDEM’in haberi Çok acılar çekti ama hiç nefret etmedi. İnsanlara zalimle değil zulümle mücadeleyi anlatıyor. Çünkü ilki nefret ikincisiyse rahatlama demekti. Mesnevilik ilmini Kubbeal...
EMOJİLE

SELİM EFE ERDEM’in haberi

Çok acılar çekti ama hiç nefret etmedi. İnsanlara zalimle değil zulümle mücadeleyi anlatıyor. Çünkü ilki nefret ikincisiyse rahatlama demekti. Mesnevilik ilmini Kubbealtı’ndaki derslerden Oxford’a taşıyan Cemalnur Sargut’un hayali, Türkiye’yi dünyanın tasavvuf merkezi yapabilmek. Sargut “İlim ile dinin birleştiği Kemal Devri başladı” diyor.

BAHRİYE Albayı Remzi Tınaz altı ay sonra İtalya seferinden dönünce ‘Çarıklı erkan-ı harp’ karısını ilk defa namaz kılıp tespih çekerken buldu. Sesini hiç çıkarmadı. Birkaç gün sonra Şadiye Hanım “Ben Derviş oldum” deyince nükteli bir yanıt verdi: “Ay o çok zor iştir sen yapamazsın…” Ancak derviş Şadiye, kocasını şeyhine götürünce Remzi Albay da öyle bir etkilendi ki aynı gün evini o şeyhin dergahının karşısına taşıdı. O evde dünyaya gelen Meşkure de mürşitliğe uzanan yola doğuştan başlayacaktı. Ailenin 1920’den üç kuşak sonra günümüze uzanan Rıfai yolculuğu da böyle başlamıştı.

BİR KONAK ETRAFINDAKİ KADER

Kader Cemalnur’un babası Ömer Faruk Bey’i de konağın karşısındaki o eve taşıdı: İki soylu ailenin evladı olan Osmanlı’nın son Libya mebusu Abdülkadir Gannay Paşa ile Arnavut Halide hanım evlenmiş ama çocukları henüz 3 yaşındayken paşa babası Çanakkale’de aldığı yarayla hayatını kaybetmişti. Ömer Faruk yedi yaşındayken de annesini kaybedecekti. Halide Hanım son nefesini vermeden oğlunu güvendiği arkadaşı Şadiye’ye emanet edince o da konağın ‘çocukluktan müridi’ oldu. Aynı konakta büyüyen yetim ve öksüz Ömer Faruk Sargut doktor olurken Meşkure Hanım’la evlendi. Tam 10 yıl hiç çocukları olmadı. Ömer Faruk Bey bir gün bir ihtiyaç sahibine iş bulunca önce ‘Büyük Rıfai’ Nazlı Evrenos’un ‘Allah hayırlı Salih bir evlat nasip etsin bu çifte’ şeklinde hayır duası, sonra da bebek haberi alındı. Hamilelik sürecinde görülen rüya üzerine çocuğa Cemal ismi kondu ama kız çocuğu gelince sonuna ‘Nur’ da eklendi. Üçüncü kuşak Rıfai, Cemalnur Sargut, 1952 yılında böyle dünyaya geldi. Bugün geçmişe dönüp baktığında, baba ocağında bir ‘denge’ görüyordu Cemalnur Sargut: “Osmanlı aşkıyla büyüyüp çok iyi Cumhuriyetçi olan bir ailede yetiştim ben. Herkes dervişti. Şikayet yoktu. Dedikodu çok azdı.”

BU GECE ÖLECEKSİN

Beş yaşında okula başlayan ancak çok ağır bir verem geçiren Sargut “Bu gece öleceksin, salavat getirelim” diyen anneannesiyle ölüme çok hazırlıklı bir çocukluk geçirdi. Dönemin ‘Akıllı çocuklar fen okur’ düşüncesiyle kimya mühendisliği okudu ve bu ona tasavvufla Kuantum fiziğini birleştirmesini sağlayacaktı.Yaz kampı için gittiği Erdek’te tanıştığı Yalçın Güç’ten aynı gün evlenme teklifi alacak ve bu evlilik 12 yıl sürecekti. Boşanmanın, kızını ve babasını kaybetmesinin acısını arka arkaya yaşayan Sargut, çektiği acılara rağmen mutluydu: “Evlilikte çok zorluklar oldu fakat eşim beni çok terbiye etti. Demek ki babamın şımartmalarının yerden yere vurulması gerekiyordu. Eşim Allah razı olsun o vazifeyi devraldı. Ne zaman umreye gitsem ilk tavafımı hep eşim için yaparım. Yani keşke kendisi de bilse bunu. Hayatımın çok zor tarafları oldu. Çok yani çok… Kızımı kaybettim. Çok şükür, bugün geri döndürse Allah beni tekrar doğduğum ana, yine aynı şeyleri yaşamak isterim milim milim. Çünkü bugünkü mutluluğum ve huzurumu orada çektiğim acılara borçluyum Allah’ıma çok şükür.”

TEKKE DEVRİ KAPANDI

Çok kuvvetli Mevlana ve İbn Arabici olduğunu söyleyen Sargut “Hakikat-i Muhammedi hangi yüzle tecelli etmişse ben ona aşığım. Hocam bana bunu öğretti” diyerek öğretilerin bölünmesi değil birleştirilmesini savunuyor. Peki ama Rıfailer neden ritüelleriyle diğer İslami tarikatlardan ayrılıyorlar? Sargut, tekke devrinin kapandığını ve akademi döneminin başladığını anlatıyor: “Bizde el verme, klasik ritüel bitti. Ancak Samiha Ayverdi beni ‘Gençleri eğitmem’ için vazifelendirdi. Samiha anne Türkiye’de bir kadından ne kadar yüce bir mürşit olunabileceğini gösterdi. Naçizane bizler de onun emrini yürütüyoruz. Kenan Rıfai Hazretleri 1920’li yıllarda demişler ki ‘Bir gün tarikatlar kapatılacak, tasavvuf akademilerde öğretilecek.’ Böyle bir vizyon. Tekkeler zaten kapatılacaktı. Çünkü şeyhlik babadan oğula geçmez. Biz de onu yapmaya çalışıyoruz. Efendimiz klasik ritüelleri de kaldırmış, zikri bile yasaklamış. Devrin kanunları izin vermezse biz yapamayız. Kuran’da Ulü’l Emr’e itaat etmek vardır.”

OXFORD’DA KÜRSÜ

Açıklamalarında Kuran-ı Kerim’de kadınların örtünmesine ilişkin Nur Suresi’nin 31’inci ayetinin yanı sıra 30’uncu ayetinde ‘Erkeklerin bakışlarını indirip haramdan sakınmalarının’ da istendiğini vurgulayan Sargut tesettürün edep olduğuna inandığını ve eleştirilere rağmen hocası Samiha Ayverdi’nin emrini yerine getirmeye ve Müslümanlığı dünyaya yaymaya çalıştığını söylüyor: “24 yaşında dul kalmış bir hanımefendiden bahsediyoruz, profesörler ordusu yetiştirmiş. Yani bir devir, bugün Başbakan’ın bile ‘devre devre Kubbealtı’nda eğitim yaptım, ondan dolayı gurur duyuyorum’ dediği Kubbealtını açmış. Ben hocamda yaşayan Kuran’ı seyrettim. Biz orada vücud görmedik, Kenan Rıfai’yi gördük…Oxford’dan bana söylenen şu sözü de size söylemek isterim: ‘Biz Vahabi zihniyetinin, hükümetlerin kuracağı kürsülere karşıyız.Yalnız Türk mutasavvıfların, sizin kuracağınız bir kürsü istiyoruz.’ İdealim, Türkiye’de Tasavvuf Üniversitesi kurmak ve dünyadaki tüm bu kürsülerin kontrolünün Türkiye’de yapılması.”

KEMAL DEVRİ BAŞLADI

Peki ‘Tekkeler Devri’ kapandıysa bu döneme ne ad takılabilir? ‘Kemal Devri’ diyor Sargut: “Bir Cemal Devri vardır sırf güzellik. Celal Devri vardır daha asabiyetle ilmin idrak edildiği… Bu devir Kemal Devri, her ikisinin de birleştiği… Artık her şeyin, Allah’ın da aşikar olduğu bir devrede yaşıyoruz. O yüzden de idrak edenler için çok güzel, anlayamayanlar için çok korkunç bir devir yaşıyoruz. Genç kızlığımdaki devir dünyayı mamur etme dönemiydi. Şimdi insanlar anladı ki dünyayı mamur edemeyiz, insanlığı mamur etmeliyiz. Onun için meslekler değişti, şimdi daha çok psikolog, sosyolog oluyorlar.”

ACILARIMI  MİLİM MİLİM  YENİDEN  YAŞARIM

ZAMAN  Tüneli’nin bu haftaki konuğu Rıfailiğin temsilcilerinden Cemalnur Sargut. Mesnevi ve İbn Arabi bilgisiyle öne çıkan Cemalnur Sargut son kitabı İnsan-ı Kamil’in Hakikati ile yine en çok okunanlar arasında. Televizyon programlarında soru yağmuruna tutulan ve konferansları dolup taşan Sargut’un ünü Türkiye’yle de sınırlı değil. Önce ABD, sonra Çin’deki üniversitelerde kürsü açan Sargut’un son adresi İngiltere’de Oxford Üniversitesi. Samiha Ayverdi’yle Kubbealtı’ndaki tasavvuf derslerini Oxford’a taşıyan Sargut, ilim ve dinin birleştiği dünyada ‘Kemal Çağı’nın başladığını, artık dünyayı değil insanı mamur etmeye yöneldiğini söylüyor.

Beş yaşında ölümden dönen, gençlik yıllarında babası 27 Mayıs darbesinde Yassıada’da ‘idam cezası’ ile yargılanan, boşanma, evlat ve baba kaybetme gibi acılarla yoğrulan Sargut, her şeye rağmen ‘Aynı acıları milim milim yeniden yaşayabileceğini’ söylüyor. "Ezelden birbirimizi yontmak için geliyoruz. Ya eşinizle ya kayınvalidenizle ya çocuğunuzla bir yerden yontulacaksınız. O yontulma bize lütuf. Onunla temizleniyorsunuz artık" diyen Sargut, arka arkaya sayısız kitabı nasıl yazdığına kendisinin de şaşırdığını söylüyor. "Allah’ın bana lütfu. Bunların yazılması  mucize" diyen Sargut’la söyleşide milyonlarca insanın onun kitaplarını, konferans ve televizyon programlarını neden takip ettiğini anlıyorum: Kim olursanız olun sizi çok iyi anlıyor hatta aklınızdan geçeni okuyor, bilgisi ve konuşmasıyla sizi rahatlatıyor, dünyevi ağırlıktan arındırıyor. Size daha müreffeh bir hayat için maddiyata, hırsa değil, kendi deyimiyle cehennemin kapısındaki Malik’ten kaçıp cennetin kapıcısı Rıdvan’ın yolunu tarif ediyor.

Star