‘Hakkını helal et’ sözü ağızlara sakız mı oldu?

İslam
İkili ilişkilerde yaşanan sorunların ardından pişmanlık duymak ve muhatabından helallik dilemek toplumsal yaralarımızın en önemli ilacı. Fakat ‘Hakkını helal et.’ sözünü ağızlara sakız edi...
EMOJİLE

İkili ilişkilerde yaşanan sorunların ardından pişmanlık duymak ve muhatabından helallik dilemek toplumsal yaralarımızın en önemli ilacı. Fakat ‘Hakkını helal et.’ sözünü ağızlara sakız edip bu güzel ahlakı suiistimal edenler de yok değil.

Yüce dinimiz İslam, Müslümanlar arasında dargınlık ve kırgınlıkların uzun sürmemesini öğütler. ‘İnananlar kardeştir’ buyuruyor Peygamber Efendimiz (sas). Arasında husumet olan müminlerin üç günden fazla konuşmazlık etmemelerini salık veriyor. Borçlu olanların borcunu ödemesini, işverenin çalışanına olan hakkını daha teri kurumadan teslim etmesini istiyor. İki Cihan Serveri, hayatının son günlerindeki hastalığı esnasında bile minbere çıkarak bu mevzu hakkında şu sözleri sarf etmiş: “Ey insanlar! Belki yakında aranızdan ayrılacağım. Allah’ın huzuruna kul hakkı ile gitmekten daha ağır bir şey yoktur. Kimin bende bir alacağı varsa işte malım gelsin alsın. Kime yanlışlıkla veya kasten vurmuşsam işte sırtım gelsin vursun. Bu konuda asla çekinmeyin. Şunu bilin ki, içinizde bana en sevimli olan, bende olan hakkını alan veya bana hakkını helal eden kişidir.”

Allahu Teala da kıyamet gününde müminlere huzuruna kul hakkı ile çıkmamasını, zira hak sahibi affetmedikçe kullarını affetmeyeceğini bildiriyor.

Yukarıdaki hadislerde görüldüğü üzere, İslam dini bir Müslüman’ın her türlü hak gasbından uzak durmasını ve Allah’tan (cc) korktuğu gibi kuldan da utanmasını tembihlemiş. Bu nedamet göstergesi yüzyıllardır müminler arasındaki içtimai yaraları tedavi etmede önemli bir dayanak noktası. Fakat müminler arasında bu mefhum üzerinden de suiistimal yaşanmıyor değil. Ufak bahanelerle umumun hakkına giren ve bunu devamlı surette tekrarlayan kimseler, helalleşme kavramını bozdukları gibi kendilerine olan güven duygusunu da zedeliyor.

Helalleşme ağızlara sakız olmasın

“Hakkını helal etmek” gerçek manada kendi iç muhasebesini yapmış kimselerin dayanağı. Allah’tan korkan, hesabını kıyamet gününe bırakmaktan çekinen insanların bir özelliği. Bu İslami ahlak, her ne kadar dargın ve birbiri üzerine hakkı geçen kimselerin merhemi de olsa, birtakım gayri ciddi ağızlarda sakız halini almış. Sürekli ‘Senin malından birkaç kez kullandım, toplantıya yine geç kaldım, arkandan konuşuyorduk… Hakkını helal et!’ diyenlere her zaman rastlıyoruz. Peki bu tür davranışlar içine giren kimseler güven kaybettikleri gibi helalleşme kavramının da içini oyduklarının farkında mı?

Helallik istenince hatalar sanki hemen kapanacakmış gibi davranmak işi geçiştirmekten başka bir şey değil. Umuma rahatsızlık veren hatalar küçük de olsa insanların içinde iz yapıyor ve bu hassasiyete sahip olmayan kimseler nazarında da helalleşmenin kıymetini düşürüyor.

Sökülen çivi geride iz bırakır

Yaptığı hareketlerden gerçekten pişmanlık duyan ve safi niyetlerle helalleşmek için gelen kimseyi geri çevirmek, kin tutmak, ağır bir vebal anlamına geliyor. Öte yandan göz göre göre kul hakkına giren ve kalp kırmaktan çekinmeyenler de yok değil. Bu kimseler bazen aile reisliği ya da işyerinde amirlik  gibi sosyal statülerini kullanarak haksızlıklarını perdeleyebiliyor, emri altındakilerden hatalarının hoş görülmesini isteyebiliyorlar. Muhatapları ise mecburen boyun eğmek ve hakkını helal etmiş gibi görünmek zorunda kalıyorlar. Samimi duygulardan uzak ve gösteriş eseri sarfedilen ‘Hakkımı helal ettim’ ifadeleri, suni bir ahlak gösterisinden öteye geçmiyor. Helallik dilenip konu kapandı gibi gözükse bile her şey eskisi gibi olmuyor, sökülen çivinin yerinde izi kalıyor.

Yazının devamını okumak için tıklayınız!

Zaman