Bir Tarihe Böyle Kıymışlar!

İbadethaneler
Sirkeci’de Merzifonî Kara Mustafa Paşa Camii, Balaban Mescidi, Çamlıca’da Şeyh Selami Ali Efendi Camii, Göksu Camii, Aksaray’da Oruç Gazi Camii, Pirizat Hatun Camii, Deniz Abda...
EMOJİLE

Sirkeci’de Merzifonî Kara Mustafa Paşa Camii, Balaban Mescidi, Çamlıca’da Şeyh Selami Ali Efendi Camii, Göksu Camii, Aksaray’da Oruç Gazi Camii, Pirizat Hatun Camii, Deniz Abdal Dergâhı, Topkapı’da Şiri Merd Çavuş, İlyaszade ve Sakine Hatun camileri, Yenikapı’da Malkoç Süleyman Ağa Camii, Samatya’da Kadirî Dergahı, Fındıklı’da Süheyl Bey Camii, Tophane’de İmâlât-ı Harbiye Usta Mektebi, Unkapanı’nda Voynuk Şüca Camii, Sabiha Sultan Sıbyan Mektebi, Saraçhane’de Fatih zamanından kalma İbrahim Paşa Hamamı…

Uzayıp giden bu liste İstanbul’da imar faaliyetleri bahanesiyle, iki cami arasındaki mesafe 500 metreyi bulmadığı gibi komik sebeplerle ya da sebepsiz yıkılan tarihî eserlerimize ait. Sadece İstanbul’da mı? Cumhuriyet’in ilk yıllarında vakıf mallarının tasfiyesi sırasında Urfa’da 45 camiden 38’i satılmış. Yine İzmir-Tire’de 44, Edirne’de 100’ün üzerinde cami ve mescit, Gaziantep’te 35 cami ve 42 mescit satılmış. Diğer il ve ilçelerde de durum pek farklı olmasa gerek. Hasbelkader bu yıkımdan kurtulanlar günümüzde tarihî eser olarak kayıtlı ve üzerlerine bir çivi çakmak bile yasak.

Chronicle dergisi, son sayısında "Vandallık ki en çok yakışandır bize" başlıklı dosyada tarihî İstanbul’da yapılan kültür kıyımını rakamları ve örnekleriyle anlatıyor. Dergide yer alan yıkılan tarihî eserlere ait fotoğraflar olayın vahametini daha da görünür kılıyor. Yıkılan eserlerin pek çoğu mimari şaheseri. Bazıları Mimar Sinan’ın imzasını taşıyor. Dergideki bilgilere göre hikâye 1924 yılında Şer’iye ve Evkaf Vekaleti’nin kaldırılıp yerine Diyanet İşleri Başkanlığı ve Umum Evkaf Müdürlüğü’nün kurulmasıyla başlıyor. Osmanlı topraklarındaki sayısız vakıf eseri için kurulan Evkaf Nezareti’nin işlerinin bir müdürlük tarafından yürütülmesi mümkün değildir. Dolayısıyla vakıf eserleri bir ‘yük’tür. 1970’lere kadar sürecek tasfiye işlemleri için adım böylece atılmış olur.

1935’te 2845 numaralı kanun ile bazı camilerin açık tutulup diğerlerinin kapatılması istenir. Tasnif harici tutulan cami ve mescitler "usul ve mevzuata göre kendilerinden başkaca istifade edilmek üzere" kapatılır. Birbirine yakın binlerce cami bu sebeple sanat kıymetlerine bakılmaksızın satılır. 1926-1972 arasında 494 cami arsası, 722 mescit arsası, 598 cami ve 995 mescit satılmış. Hayrat satışının en az olduğu şehir bir mescit ile Yozgat, en fazla olduğu şehir ise 386 eserle İstanbul. Karo haricine çıkartılan 914 camiden 81’inin satıldığı İstanbul’u 209 satışla Bursa ve 208 satışla Aydın izliyor. Ağrı, Artvin, Batman, Bilecik, Bingöl, Hakkâri, Kırıkkale, Şırnak, Uşak ve Van’da ise hayrat satışı gerçekleşmemiş.

Tarihî eserlerin kıymetini geçmişe göre biraz öğrenir gibi olduk. Ama "Ba’de harabi’l-Basra". Peki tam olarak öğrenebildik mi? Onu da zaman gösterecek.

Zaman