Cuma Hutbesi (29 Mart 2024)

İnanç
KARDEŞLİĞİMİZ ZEKÂTLA BEREKETLENSİN Muhterem Müslümanlar! Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Namazı kılın, zekâtı verin. Kendiniz için her ne hayır yaparsanız Allah katında onu b...
EMOJİLE

KARDEŞLİĞİMİZ ZEKÂTLA
BEREKETLENSİN

Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz
şöyle buyuruyor: “Namazı kılın, zekâtı verin.
Kendiniz için her ne hayır yaparsanız Allah
katında onu bulursunuz. Muhakkak ki Allah,
yaptıklarınızı eksiksiz görür.”
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber
Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Allah, zekâtı
ancak mallarınızın kalan kısmını temizlemek için
farz kıldı.”

Aziz Müminler!
Yüce dinimiz İslam’ın emrettiği beş temel
esastan biri de zekâttır. Zekât; dinen zengin sayılan
bir Müslümanın malının belli bir kısmını yılda bir
defa Allah rızası için ihtiyaç sahipleriyle
paylaşmasıdır. Zekât, nimetlerin asıl sahibi olan
Yüce Rabbimize karşı şükrümüzün bir göstergesidir.
Malımızı Allah yolunda feda etmekten
çekinmeyeceğimizin bir ifadesidir. Sevgili
Peygamberimiz (s.a.s)’in buyurduğu üzere, “Suyun
ateşi söndürdüğü gibi zekât da hata ve günahları
silip yok etmektedir.”

Kıymetli Müslümanlar!
Zekât, zengin Müslüman için tercih değil, bir
mecburiyettir. Zekât vermek, kazancı bereketlendirir,
gönle huzur verir, müminin cennet vesilesi olur.
Zekât vermemek ise malın bereketini kaçırır, kişiyi
cimrilik, hırs ve tamahın esiri eder, ahirette de elim
bir azaba sürükler.

Değerli Müminler!
Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de şöyle
buyurmaktadır: “Zenginlerin mallarında, muhtaç ve yoksulların
da hakkı vardır.” Evet, zengin bir Müslüman, zekâtını vermekle aslında ihtiyaç sahiplerinin
hakkını vermiş olur. Zekât, müminler arasında sevgi
ve güven köprüleri kurar. Yüreklerimizi birleştirir,
kardeşliğimizi pekiştirir, birlik ve beraberliğimizi
güçlendirir, toplumsal barışa katkı sağlar.

Aziz Müslümanlar!
Zekât, başta ülkemiz olmak üzere dünyanın
dört bir yanına iyilik tohumları ekmektir. Dünyanın
neresinde olursa olsun bir lokma ekmeğe, bir yudum
suya muhtaç olanlara yardım elimizi uzatmaktır.
Zekât, zulme maruz kalmış ve zor şartlar altında
hayat mücadelesi veren bütün mazlumlara ve
mağdurlara umut taşımaktır.

Zekât, rahmet ve mağfiret ayı Ramazanda
kardeşlerimize iftar ve sahur neşesi yaşatmaktır.
Rabbimizin emaneti olan yetim ve öksüzleri koruyup
gözetmek, onları bayram sevincine ortak etmektir.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde,
“İşaret parmağıyla orta parmağını göstererek,
ben ve yetime kol kanat geren kimse cennette
böyle yan yana olacağız.” müjdesini vermiştir.

Kıymetli Müminler!
Türkiye Diyanet Vakfımız, “Kardeşliğimiz
Zekâtla Bereketlensin” şiarıyla hayırsever
milletimizin emanet ettiği zekâtları başta ülkemiz
olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki
kardeşlerimize ulaştırmaktadır. Sizleri, bu kardeşlik
kervanına destek olmaya davet ediyoruz. Bu iyilik
seferberliğine din görevlilerimiz rehberliğinde,
makbuz karşılığında il ve ilçe müftülüklerimiz ya da
Türkiye Diyanet Vakfımızın internet sitesi üzerinden
katkıda bulunabilirsiniz.

Bu vesileyle geçmişten günümüze hayır ve
iyilik yolunun bir neferi olup vefat etmiş bütün
kardeşlerimize Cenâb-ı Hak’tan rahmet niyaz
ediyorum. Hayatta olanlara sağlık, huzur ve bereketli
bir ömür diliyorum.

Hutbemi, bir ayet mealiyle bitiriyorum:
“Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda
harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne
harcarsanız Allah onu bilir.”