Sabah gazetesi yazarı Haşmet Babaoğlu bugünkü köşe yazısında, Batı medyasında Türkiye hakkında hızla çoğalmaya başlayan “yalan rüzgarı”nı ele aldı.
Babaoğlu’nun Sabah gazetesinde yayınlanan “Yalan dolan kuşatmasına hazır mıyız?” başlıklı bugünkü köşe yazısı şöyle;
Yazıya yine “hatırlıyor musunuz?” diye sorarak başlayacağım.
Son zamanlarda sık yapıyorum bunu.
Unutuyoruz çünkü.
Olaylar öyle hızla üzerimize çullanıyor ki, üç yıl gibi kısa bir süre önce TV’lerde izlediğimiz tartışmalar, gazetelerde gördüğümüz haberler bile zihnimizden silinip gidiyor.
Mesela size şimdi Mısır desem, Mursi desem, Sisi’nin zalim darbesi desem…
Darbe öncesi aylarca dünya kamuoyunu meşgul eden kara propaganda kampanyaları aklınıza gelir mi?
Mursi’nin kadın sünnetini yasalaştıracağı iddiası mesela…
Kızların evlilik yaşını 9’a çekmek için bir yasa tasarısı hazırlandığı iddiası…
Hele o alçak söylenti…
Hani bir din aliminin “eşler öldükten sonra 6 saat evli kalır, dolayısıyla erkekler ölü eşleriyle cinsel ilişki kurabilir” fetvası verdiği söylentisi…
Sonuç?
Hepsi işlevini yerine getirdi; darbeyi Batılılar ve Batıcı kafalılar gözünde meşrulaştırdı ve sonra unutulmaya terk edildi.
***
Bu işler böyle yapılıyor da…
Biz acaba duruma uyandık mı?
Ne gezer!
Norveç’te yaşayan yeğenim dün sabah telaşla beni arayıp “ben buralarda böyle hızla yayılıp sokağı bile etkileyen bir şey görmedim, tam bir rezalet” diye yakınıyordu.
Neydi olay?
İsveç Dışişleri Bakanı hiç sıkılmadan sosyal medyadan “Türkiye’de 15 yaş altı çocuklarla cinsel ilişki serbest bırakıldı” iddiasını dillendirmişti.
Sonra bir baktık, söz konusu iddia Viyana havaalanında ışıklı tabelaya dönüştürülmüş.
Bu satırları yazdığım sırada Türkiye’den şöyle gürül gürül bir resmi tepki çıkmamıştı.
Umarım, sonraki saatlerde hem oradaki büyükelçimiz, hem Dışişleri bürokrasisi “uyanmış” ve gelişmelere el koymuştur.
***
Sıradan ve güncel bir meseleden söz etmiyoruz, bir kere bunu bilelim.
Batı fonlarıyla çalışan yerli ajanslar ve yabancı istihbarat kurumlarının içerdeki uzantıları uzun bir “mayalandırma” çalışması yaptılar.
Yaklaşık iki yıldır içerde CHP’lisi, HDP’lisi, magazincisi, dizicisi, Nişantaşılısı, Cihangirlisi neredeyse “pedofil” bir Türkiye resmi çizmek için seferber olmadı mı?
Bazı Fetöcü yargı kurumlarının verdiği saçmasapan kararlar bu seferberliğe katkıda bulunmadı mı?
İşte şimdi o mayadan kendilerine ekmek çıkarmak; kurdukları mekanizmayı çalıştırmak istiyorlar.
Yani bu kez zihinleri ele geçirip oradan yıpratmak istiyorlar.
Belli ki, ikinci dalga sert ve kapsamlı bir kuşatma olacak.
“Küresel merkez” karşısında hala eski Türkiye’nin ezikliğini taşıyan dışişleri bürokrasisi bu baskıyı göğüsleyebilir mi?
Emin değilim.
Keşke, olabilseydim.