TRT Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Eren, “TRT World yayını, yıl sonuna kadar sadece uydudan değil, platformlarda da dağıtılmış olacak. Mesela İngiltere’deki Sky platformuna girdik. İngiltere’deki izleyiciler uydudan değil, Sky’dan izleyebilecek. Her ülkeye göre farklı dağıtım yapmak gerekiyor. Bunun için de iyi bir ekip kurduk. Bu bize hem hız hem maliyet kazandırıyor.” dedi.
Eren, AA muhabirine, TRT World’ün 2017’deki çalışmaları ve projelerine ilişkin bilgi verdi. Kanalın en büyük atağının uluslararası dağıtım olduğunu ifade eden Eren, Türksat ile çok iyi bir iş birliği yaptıklarını söyledi.
Türksat’tan, TRT World’ü tüm dünyada ilgili uydularla, operatörlerle dağıtmasını istediklerini dile getiren Eren, iş birliği kapsamında TRT World’ün 190 ülkede 11 uydudan izlenebildiğini aktardı.
Dünyada en çok yere ulaşan kanalın BBC olduğunu anımsatan Eren, TRT World’ün de dünyanın her yerinden izlenebileceğine dikkati çekti.
“Yıl sonuna kadar dağıtım artacak”
İbrahim Eren, dünyanın her yerine yayını ulaştırma faaliyetine yeni başladıklarını, dağıtımın maliyetli bir iş olduğunu ifade ederek, maliyeti belli bir oranda tutarak rakiplerinden de geri kalmadan dağıtım yapılmaya çalışıldığını, yıl sonuna kadar mevcut dağıtımın artacağını söyledi.
Eren, “TRT World yayını yıl sonuna kadar sadece uydudan değil, platformlarda da dağıtılmış olacak. Mesela İngiltere’deki Sky platformuna girdik. İngiltere’deki izleyiciler uydudan değil, Sky’dan izleyebilecek. Türkiye’deki izleme alışkanlığında yüzde 90’ın üzerinde uydu var. Her ülkede böyle değil. Bazı ülkelerde uydudan izleme çok az, herkes kablodan, platformlardan izliyor. Her ülkeye göre farklı dağıtım yapmak gerekiyor. Dünyadaki dağıtım da uzmanlık işi. Bunun için de iyi bir ekip kurduk. Bu bize hem hız hem maliyet kazandırıyor.” diye konuştu.
Firmalardan uydularında TRT World’e yer vermelerini istediklerinde aldıkları “yerimiz yok, yer veremeyiz” cevabının, yayın izlendikten sonra değiştiğine dikkati çeken Eren, “Kanalınızı çok beğendik, uluslararası haber kanalları yerinde olmanızı isteriz.” talebinin geldiğini söyledi.
İbrahim Eren, “Kanalın rengi, kimliği, işi ele alışı, anlatış tarzı uluslararası haber kanallarının standardında olduğu için de bize mutluluk veriyor, işimizi kolaylaştırıyor.” dedi.
Kanalın yayımlandığı ülkelere ilişkin de bilgi veren Eren, İngilizce konuşulan ülkelerin hedeflendiğini, Avrupa’nın, Asya’nın, Afrika’nın öncelikli olduğunu, ayrıca Türkiye’nin kültürel anlamda ilişkide bulunduğu coğrafyanın da ilk sırada yer aldığını belirtti.
TRT World’den “Turkey’s Constitutional Reform” kitapçığı
Eren, 2017’nin TRT World’ün yapısının ve işleyişinin oturmaya başladığı bir yıl olacağını dile getirdi.
Bu yıl TRT World’de kurulan Vision departmanının araştırma ve tez yayımlayacağını, akademik çalışmalara destek olacağını ve kanalın editöryal bakış açısının nasıl olması gerektiğini ortaya koyacağını aktaran Eren, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu departman, kritik olaylarda hızlıca harekete geçip bir argümantasyon çıkaracak, rapor üretecek, doğrunun ne olduğunu, gerçekte neler olduğunu tüm ekiple birlikte uluslararası mecralara anlatacak. TRT World tarafından hazırlanmış ‘Turkey’s Constitutional Reform’ kitapçığı var. Türkiye’nin anayasa reformunu anlatıyor. Biz bunu, Türkiye’deki tüm büyükelçilere, yabancı basın mensuplarına, dünyadaki büyük kuruluşların basın merkezlerine ve genel yayın yönetmenlerine, İngilizce konuşan ülkelerdeki etkin köşe yazarlarına gönderdik. Bu kitapçığımızda tamamen objektif şekilde, dengeli, gerçeklere dayanan anayasa reformu anlatılıyor baştan sona.”
Eren, Türkiye’nin anayasasını ilk defa değiştirmediğini anımsatarak, “1808 yılından bu yana anayasanın hangi sebeplerden, kaç kere değiştiğini ve değişim ihtiyacının gerekliliklerini anlattık. Bunları anlattıktan sonra da partilerin argümanlarını aktardık. AK Parti’nin cumhurbaşkanlığı sistemini neden istediğine, CHP ve HDP’nin niçin karşı olduğuna kendi argümanlarıyla yer verdik. 18 değişikliği etraflıca ele aldığımız bir çalışma oldu.” dedi.
İbrahim Eren, TRT World Vision departmanının kendi editörlerinin yanı sıra İngilizce haber yapanları da bilgilendiren, Türkiye ile ilgili objektif, somut, net bilgiler veren çalışmalar yapacağını vurguladı.
Belgeseller ve stüdyo programları
Eksiklerini tamamlamaları, kendilerini geliştirebilmeleri ve editöryal anlamda kanala daha fazla katkı sağlayabilmeleri için, 2-3 yıl önce yurt dışına gönderdikleri gençlerin bir kısmının bu yıldan itibaren Türkiye’ye dönerek, TRT World’de işe başlayacağını aktaran Eren, kanalın içerik ve kültürel olarak kendisini daha iyi ifade edebilmesi adına Türk vatandaşlarının çalışmasının daha etkili olacağını söyledi.
Eren, 15 Temmuz’dan sonra güvenlik endişesiyle TRT World’den ayrılan birçok yabancı çalışanın olduğunu belirterek, onların yerine atadıkları Türklerin ise çok başarılı işler yaptığını kaydetti.
Kanalda siyasi tartışmalar gibi stüdyo programlarının yanı sıra “Büyük Mücadele”, “Ailem için”, “Mektuplar”, “Bir Oyundan Fazlası” belgesellerinin bulunduğunu aktaran Eren, bu işlerin TRT World, TRT Belgesel ve TRT Arapça ortak yapımı olduğunu, TRT Belgesel’de Türkçesini, TRT Arapça’da Arapçasını, TRT World’de ise İngilizcesini yayımlayacaklarını ifade etti.
Avustralya’dan gelen, TRT World’de görevli bir Türk kadın gazetecinin, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında İstanbul’u kaybetme korkusu ve Türkiye sevgisi ile TRT’nin önüne koştuğunu anlatan Eren, “Gonca’nın burada çektiği videoları var. Kurşun sesleri geliyor, yere yatıyorlar. Başından geçenleri anlattığı güzel bir belgeselimiz var. Bu belgeseli bütün dünyaya servis ettik.” dedi.
TRT Genel Müdür Yardımcısı Eren, TRT World’ün yayınlamayı planladığı programlar arasında Evliya Çelebi’nin rotasını izleyip, onun o dönemde gördüklerinin şimdi ne durumda olduğunu anlatan bir programlarının bulunduğunu aktardı.
“Çok bütçeli, çok paralar harcanan bir kanal değil”
TRT World’ün maliyetinin yüksek olduğu tartışmalarına ilişkin ise Eren, şunları kaydetti:
“TRT World’ün kalite, içerik açısından kendini aynı kulvarda gördüğü kanallar BBC, CNN, El Cezire’dir. Ancak işletim maliyeti ve bütçe olarak bu kanallarla yarışmak çok mümkün değil. Çünkü TRT’nin imkanları belli. Diğer uluslararası yayın yapan kanalların mali imkanlarıyla bizim aramızda makas aralığı çok fazla. Biz içerik olarak bu kanallardan daha az kalitede bir içerik kesinlikle üretmiyoruz. Ürettiğimiz içerik, gerçekten uluslararası izleyiciler ve profesyoneller nezdinde çok başarılı bulunuyor. Bununla ilgili bize çok fazla övgü geliyor. Bütçe olarak zaten BBC, CNN ve El Cezire ile karşılaştırmıyorum. Onların aşağı yukarı bütçelerinin onda biri bütçelerle yapıyoruz işimizi. TRT’nin en pahalı kanalı da değiliz. TRT 1 ve TRT Spor’dan daha az bütçeli bir kanal.
Türkiye’deki özel kanallarla karşılaştırırsak onların yarısından da aşağıdadır. ATV, Kanal D, Fox, Star, Tv 8… Bunların üç aşağı beş yukarı bütçelerini biliyoruz. Bunların da yarısından daha aşağı bir bütçesi var. Tahmin edildiği gibi çok bütçeli, çok paralar harcanan bir kanal değil. Çünkü biz kamu yayıncısıyız, bize ulaşan, ayrılan parayı en efektif şekilde harcamak zorundayız. Halkımızın bize verdiği imkanı, onlara en iyi şekilde yansıtmak zorundayız. O yüzden işimizi layıkıyla yapmak durumundayız. Şu anda o noktada olduğumuzu düşünüyorum.”
“2017 sonu itibarıyla dağıtım ve yapılanmamız tamamlanacak”
TRT World Haber Müdürü Fatih Er de 2017 hedeflerine ilişkin, “Biz bu yıl için dağıtıma önem veriyoruz. Yılbaşında Avrupa’nın bir kısmında hem kablolu hem de uydudan yayın vermeye başladık. 2017’nin ikinci yarısından itibaren Avrupa’nın geri kalan kısmına ve uzak Asya’ya yayın vermeye başlayacağız. Bu yıl içinde özellikle Londra, Washington ve Singapur yapılanmamızı tamamlamak istiyoruz. 2017 sonu itibarıyla dağıtım ve yapılanmamız tamamlanacak.” diye konuştu.
Er, Avrupa, Afrika, yakın Asya ve Amerika’da yayınlarının olduğunu, kısa sürede bu başarıyı yakaladıkları için uluslararası televizyonlar sıralamasında TRT World’ün ilk 5’te yer almaya başladığını söyledi.
Bunun kısa sürede olmasının büyük bir başarı olduğunu dile getiren Fatih Er, “Bu aynı zamanda piyasanın bir açlığı söz konusu, çünkü haberler hep tek merkezden çıkıyor. TRT World biraz alternatif bir ses olarak bu bölgenin ağırlıklı olarak sesini duyurmaya başladı. Suriye’de, Musul’da, Afrika’da iyi işler yaptık. Diğer taraftan Filistin-Kudüs ve Balkanlar’dan iyi işler yaptık ve farklı bir ajanda sunmaya başladık dünyadaki izleyiciye. Alışılmışın dışında bölgelerden daha farklı haberler vermeye başladık.” dedi.
15 Temmuz darbe girişiminde ilk baskının TRT World’e yapılmasının kanalın ne kadar önemli olduğunu ortaya koyduğunu belirten Er, darbecilerin uluslararası bir sesi kapatıp darbeyi o şekilde geliştireceklerini düşündükleri için baskın yaptığını ifade etti.
Yaptıkları işin propaganda olmadığına da değinen Er, şunları söyledi:
“Biraz daha zaman ihtiyacımız var, dünyanın bizi anlayıp kabul etmesi için. Türkiye’deki insanların bizi anlamaya ihtiyacı var. Bir propaganda aracı olmadığımızı, bizim haber verdiğimizi, bizim mazlumlarını sesini duyurduğumuz bir araç olduğumuzu anlamaları gerekiyor ki, geçtiğimiz yıl sonunda açılışı yaparken Sayın Cumhurbaşkanımız ‘Ben sizin devletin ağzı olmanızı istemiyorum, siz mazlumların sesi olun.’ dedi. Bu bizim işimizi inanılmaz derecede kolaylaştırdı. Türkiye’nin de bunu görmesi gerekiyor. İnşallah biz emin ve kararlı adımlarla ilerliyoruz.”
“Temel misyonumuz, mazlumun duyulmayan sesini duyurmak”
TRT World Yayın Müdürü Resul Serdar Ataş ise TRT World’ün şu an itibarıyla dört yayın merkezi olan ve aynı zamanda onlarca başkentte de büroları bulunan bir kanal olduğunu, nisan ayı itibarıyla da global anlamda tüm platformlarda yayında olacağını söyledi.
Ataş, gelecek dönemde neredeyse tüm platformlarda TRT World’ün olacağını ve etkileyiciliğini de orada ortaya çıkacağını belirterek, “TRT World’ün asli görevlerinden bir tanesi de küresel emperyal dili kırarken, öte yandan da marjinalleşmemesi gerekiyor. Marka değerini koruması gerekiyor, bu zor bir görev ama imkansız bir görev değil.” diye konuştu.
Kanal olarak 2017 yılı içerisinde öncelikle global anlamda aşağı yukarı nüfus yığılmalarının yoğun olduğu, dünyanın diğer bölgelerinde de aktif bir biçimde izlenmeyi amaçladıklarını aktaran Serdar Ataş, şunları kaydetti:
“2017 yılı içerisinde bizim global anlamda yayın yapan ilk 3 kanalın, yayın yoğunluğu ve editöryal gücüne ulaşmamız şu anda temel hedefimiz, bundan sonra 2018 ve sonrası için de fark atmayı amaçlıyoruz. Şu anda bu pazarı domine eden belirli kanallar var. CNN, BBC, El Cezire vesaire. Nihayetinde bu bir pazar ve bu pazarda kimin, hangi aktörün nasıl hareket ettiğini takip etmemiz gerekiyor, ediyoruz da. TRT World’ün burada temel amacı, özgün ve insani bir dili, hikayenin hep görünmeyen yüzünü, yani mazlumun duyulmayan sesini global kamuoyuna duyurmak, bu bizim temel misyonumuz.”