‘Türkiye muhafazakârlaşıyor mu?’ tartışması alevlenirken, aldatma temalı diziler reyting listelerinde bir numaraya yükseldi. Yapımcı ve senaristler, işin sırrını çözünce neredeyse tüm senaryolara bir aldatma hikâyesi eklemeye başladı. Ekran başındaki izleyici, ihtiraslı aşklarla heyecanlanmakla yetinmedi, aldatan kahramanları hem reyting listelerinde hem de anketlerde ödüllendirdi. ‘Yılın En İyi Oyuncuları’ en iyi aldatan isimler arasından seçilirken, sosyologlar, televizyon eleştirmenleri ve dizilerin kahramanları neden bu hikâyelerin izleyici üzerinde büyük bir etki yarattığını inceledi. Akşam Gazetesi‘nde yer alan habere göre ‘İhanet neden tutuyor?’, işte cevabı:
BİHTER FENOMEN OLDU
Behlül (Kıvanç Tatlıtuğ) amcası Adnan Bey’in (Selçuk Yöntem) eşi Bihter (Beren Saat) ile yasak aşk yaşıyor. Bu ilişkiden haberi olan Bihter’in annesi Firdevs Hanım (Nebahat Çehre) kızının evliliğini kurtarmak için Adnan’ın kızı Nihal’i (Hazal Kaya) devreye sokuyor. Firdevs Hanım’ın planı Bihter ile Behlül’ün arasını açıyor. Nihal’in masum aşkına yenik düşen Behlül, nişanlamaya karar veriyor.
Masum aldatma!
Ömer (İsmail Filiz) ile büyük aşk yaşayan Eyşan (Cansu Dere), aşkını Cengiz (Yiğit Özşener) ile aldatır. Cengiz’le evlenen Eyşan yıllar sonra yüz ameliyatı olan ve Ezel ismiyle geri dönen Ömer’i (Kenan İmirzalıoğlu) tanımaz ve Ezel’le birlikte olmaya başlayarak Cengiz’e ihanet eder.
MASUMİYET, YEŞİLÇAM’DA KALDI
Türkan Şoray – Oyuncu Türk toplumu çok değişti
Her olayı dönemin koşulları içinde değerlendirmek gerek. Bizim film çevirdiğimiz dönemden bugüne Türk toplumu çok değişti. Ayağı yere basan bir kişilik canlandırınca, belirli bir ölçüde cinselliğini de yansıtmak gerekiyor. Sevişme sahnesi gerekiyorsa, olmalı.
Nebahat Çehre – Oyuncu Yapamadıklarını seyrediyorlar
BazI görüşler beni çok şaşırtıyor. Dizide kızının evliliğini kurtarmaya çalışan bir anneyim. Yolda çevirip ‘Firdevs Hanım neden aşıkları ayırmaya çalışıyorsun?’ diye kızıyorlar. Yapamadıklarını seyretmeyi seviyorlar. Dizideki heyecan onlara çok cazip geliyor.
SOSYOLOGLAR ‘ÇAPRAZ İLİŞKİLER’İ YORUMLADI
Nilüfer Narlı-Bahçeşehir Üniversitesi-Aldatma reality şovların da starı
Türkiye’de siyasal görüş ve yaşam tarzında büyük bir çeşitlilik gözlemleniyor. Dolayısıyla muhafazakâr değerlerin yükselmesinin monolotik bir yansımasını popüler kültürde, filmlerde ve dizilerde görmemiz beklenemez. Televizyon dizilerinin Türkiye’deki sosyal yaşantının kısmen yansıması olduğunu düşünürsek, Türkiye’de artık evlilik içindeki sorunlar, boşanma, aldatma konuları reality şovlarda da açıkça seyrediliyor ve tartışılıp, konuşuluyor.
Hülya Uğur Tanrıöver – Galatasaray Üniversitesi-Muhafazakarlar da rahatlıkla seyrediyor
Aldatma temalı diziler, hiç olmadığı kadar gözde çünkü Türk dizileri son 12 yılda dönüşüme uğradı. Cinsel hayat senaryolara girdi. Artık dizilerdeki karakterlerin de cinsel hayatı var. Eskiden birbirlerinin ellerine bile dokunmayan sevgilileri izlerdik. Artık diziler gerçek hayata daha yakın. Seven insanlar birbirine dokunuyor, öpüşüyor. Kimi evli değil, kimi eşini aldatıyor. Evet, muhafazakâr ve geniş bir grup var ancak Türkiye onlardan oluşmuyor. Ayrıca muhafazakâr insanlar da bu dizileri rahatlıkla seyredebiliyor.
Emre Gökalp Anadolu Üniversitesi-Cinsellik bastırılıyor ama kışkırtılıyor da
Bu durum muhafazakârlaşmanın zannettiğimiz gibi olmadığını, çelişkili gözüken süreçlerin bir arada olabilirliğini kanıtlıyor. Türkiye’de son yıllarda hissedilir bir muhafazakârlaşma söz konusu, ancak son 20 yıldır küresel tüketim kültürüyle iç içe geçen bir kültürel hava da var. Bu, tüketim kültürünün hazcı özelliği ile hep yenisini ve fazlasını isteyen boyutuyla ilişkili. Cinselliğin bastırılması kadar 80’ler sonrasında başta medya dolayısıyla kışkırtıldığı da bir gerçek.
Feyza Ak Akyol-Galatasaray Üniversitesi Artık kadınlar da aldatıyor
Durum, aldatmanın çoğalması değil kadın karakterlerin de artık aldatması. Bu dizilerde (Ezel, Yaprak Dökümü, Aşk-ı Memnu, Bu Kalp Seni Unutur mu? gibi) geçmişte erkeklerin kontrolünde olan bireysel özgürlüğün, artık kadın karakterlere de atfedildiğini görüyoruz. Özellikle kadınların eşlerini/sevgililerini aldatacak kadar, güçlü (Ferhunde/Yaprak Dökümü), aşık (Cemile/ Bu Kalp Seni Unutur mu?), kötü (Eyşan/ Ezel), arzulu (Bihter/Aşk-ı Memnu) olmaları alışık olduğumuz bir temsil değil tabii. Ama alışacağımız kesin. Cinsel ilişki sadece çocuk doğurmak için bir araç değil aynı zamanda hiyerarşik yapıları da düzenliyor. Esas mesele erkeklerin cinsellik üzerindeki bu iktidarı nasıl paylaşacakları.
Agah Özgüç – Eleştirmen-Erkekler maçolaşıyor sevdalar psikopatlaşıyor
Aldatma öyle bir hale geldi ki, erkekler maçolaşıyor ve sevdalar psikopatlaşıyor. Garip ve yeni bir durum bu. Sigara, içki içme sahnelerini buzlayan kontrol mekanizmasının böyle bir şeye nasıl göz yumması büyük çelişki. Televizyonlar aldatma üzerinden rant sağlıyor. Dengeler değişiyor. Kadınların cinsel özgürlüklerini düşünün. Türkan Şoray, Müjde Ar filmlerini düşünün. Müjde Ar’ın açtığı yol devam ediyor. Artık vamplık her kadın için geçerli. Bu da ekrana yansıyor.
Mesut Yar – TV eleştirmeni-Fantezi diye algılanması hastalık işareti
İçine kapanan toplumlarda günah olarak algılanan birçok şey fantastikleşiyor. Aldatma açık toplumun dertlerinden biri. Ama fantezi olarak algılanması sağlıklı değil. Dudaktan dudağa öpüşmeye ‘yuh’ denildiği bir ortamda aldatmaya dudak ısırarak bakılması tuhaf. Bu durum bence Türkiye’nin hastalandığını gösteriyor. Bence bu da bir moda, gelip geçici bir dönem. Umarım burada kalır ve aldatmanın ötesine gitmez.
Sina Koloğlu – TV eleştirmeni-Toplum için özgürlüğün çıkış yolu!
Muhafazakârlığın altında yatan temalardan biri de aldatma. Gündüz kuşağındaki programlarda anlatılan sorunların başında aldatma, eşini evden kovma, kuma getirme var. Toplum muhafazakârlaşırken bu temalar ilgi çekiyor. Aldatma veya evlilik dışı olan çocuk, senaryonun inşasında normal görünüyor. Aslında bu da muhafazakâr olduğu söylenen toplumdaki ilişkilerin bir çıkmazda olduğunun göstergesi. Seyirci bu hikâyeleri belki de kendi özgürlüğünü yaşamamanın verdiği bir çıkış yolu olarak görüyor: Mutlu olmadığını yaşamak yerine mutlu olanın yaşanacağı bir çıkış yolu. Öteki türlü ahlaksızca bir bakış açısı altında bu konunun işlenmesi insanları rahatsız eder. Rahatsız etmiyorsa toplumun kendi rahatsızlığı söz konusu.