Röportaj: Arzu Erdoğral
Fotoğraf: Beyhan Demirci
Haber7’nin yeni Genel Yayın Yönetmeni olan Yaşar İliksiz’e “on5yirmi5” ailesi olarak hayırlı olsun ziyaretinde bulunduk. Gündem toplantısında yakaladığımız ekip hayli dinamik gözüküyordu. Samimi bir ortamda gerçekleşen sohbet esnasında ise İliksiz’e merak ettiğimiz soruları da yönelttik.
İyi bir gazeteci olmasının yanı sıra örnek kişiliği ile de medya camiasında sevilen bir isim olan Yaşar İliksiz’e yeni görevinde tekrar başarılar dilerken ifade etmek istediğim önemli bir nokta ise, “kendisinin sorularımıza içtenlikle verdiği cevaplardan anlaşılan o ki Haber7’nin başarı grafiği önümüzdeki günlerde daha da artacak gibi gözüküyor.”
Haber7’yi şimdiye kadar özel kılan neydi, bundan sonra ne olacak?
Bütün gazetecilerin yapması gerekeni yapıyoruz aslında ama belki biraz daha halkın içerisinde yaşayıp onların sorunlarını birebir biliyor ve görüyor olmak etkili olabilir. Toplumun sızlayan yaralarını görmek, ortak sevinçlerini ise devam ettirmek gerekiyor. O ruhu kaybetmemek önemli.
Siz uzun zamandır işin mutfağında olan bir isimsiniz… Haber7, kurulduğundan bugüne nasıl bir değişime uğradı?
Değişmemek diye bir şey söz konusu olamaz. Biz de değişiyoruz, okurumuzda… Bana göre değişmeyen tek şey değişimdir. Sorun olan bu değişimin sancısız ve yozlaşma içermeden gerçekleşmesi. Değişim dediğimiz şey yozlaşma içeriyorsa olumsuz bir değişimdir. Bu noktada şikâyetler haklıdır ama yozlaşma içermiyorsa, olumlu ve güzele yönelik bir değişim ve açılımsa zararlı değildir. Mutlaka her değişim birilerini rahatsız eder. Çünkü insanlar bulundukları konumda 300 kişi ise "ona saygı duyan, önemseyen kişi sayısının azalmaması için" çevrelerinde 600 kişi olsun istemezler. Ama kişiler değerli olduğunda çevrelerinde 300 kişi de 600 kişi de olsa onların arasında önemini korur. Haber7’nin böyle bir kaygısı yok. Ne kadar büyürse büyüsün gerçek anlamda bilgisi, emeği, üretimi olan insanlar hep ön planda kalacaktır. Bunlara haksızlık etmek diye bir durum söz konusu olamaz.
Haber7 ekibi sabah gündem toplantısında
Birçok kesim yakın bir gelecekte medyaya internet haberciliğinin hâkim olacağı görüşünde. Ancak bir çok insan içinse, örneğin gazete okumak ayrı bir keyif. Siz bu konu ile ilgili olarak ne düşünüyorsunuz?
Biz gazete ile büyüdük, radyo ise yeni yeni faaliyet göstermeye başlamıştı. O zaman da şu tartışma yaşanıyordu; Radyo gazeteyi öldürecek, televizyon radyoyu öldürecek ama hiçbir şey hiçbir şeyi öldürmedi ve halen hepsi devam ediyor. Dolayısı ile bu tarz yaklaşımlarda hiç bulunmadım. İşlevini koruyan, kendisini yeni ortamına uyduran her oluşum kendini devam ettirecektir. Belki farklı şekilde var olur. Gazete kâğıtlara basılarak değil de aypotlar üzerinden görülecek şekilde devam eder. Buradaki kaygıyı gazetecilerin değil de matbaacıların ve kâğıt sektörünün duyması gerekiyor. Aslında ekonomik bir durum ama tartışmanın yönü kayıyor. Ama onlarda bir şekilde kendini gelişmelere adapte ediyorlar.
Bazı internet siteleri için haberin içeriğinden çok ne kadar tık aldığı önemli. Haberin başlığının sadece ilgi çekici olmasına dikkat ediliyor. Size göre gazetecilikte bu durumun karşılığı nedir?
Hassas bir soru. Biz öncelikle haberin içeriği ile başlığının ayrı olduğu durumlarda kendi içerimizde bir hesaplaşma yapıyoruz ve o arkadaşı kınıyoruz. Bu durum bilgi birikimi ile potansiyelle ilgilidir. Ama şunu da karıştırmamak lazım… Espri üretimi bir yetenektir. Zekâ göstergesidir. Haber7 içerisinde o zekaya sahip, espri üretebilen çok sayıda arkadaş var. Dolayısı ile haberi çok esprili bir dille, ilgi çekecek şekilde özünü muhteva ederek de sunabiliyoruz. Bunda da bir kaygı olmadığını düşünüyorum. Çünkü gazetecilik bir zekâ oyunudur. Biraz daha zeki olan öne çıkar. Ama dediğim gibi zeka oyunu diye haberin başlığı ile içeriğinin örtüşmemesi durumu olmamalı.
Başarının tanımı kişiden kişiye değişir. Kimine göre başarı eşittir hırs kimine göre ise başarı eşittir egodur. Peki, Yaşar İliksiz’e göre başarı neyi ifade eder?
A noktasından B noktasına gitmek başarıdır. Bunu insanlar çeşitli şekillerde yapabilirler. Ama insanların B noktasına nasıl gittiği önemlidir, kendisi olarak gitti ise zaten sorun yoktur. Ve o noktaya gittikten sonra sorgulanması gereken, “geldiğim noktaya layık mıyım?” sorusudur. Bunu öncelikle kişinin kendi içerisinde sorgulaması lazım… Birde Peter prensibi vardır. Bu prensibe göre bir insan verimsizleştiği yere kadar yükselir. Verimliyse terfi eder, nerede verimsiz olursa orada kalır. Şimdi başarı dediğimiz olgu, özellikle yükselme, terfi anlamında olduğunda acaba verimsizleştiğim yere mi geldim kaygısını insanın kendi içerisinde tartması gerekir. Eğer tartarsa o başarısının devam edeceği anlamını taşır. Ama bunu tartamayacak bir konumda ise zaten onu fark edemez. En önemli olansa kişi ulaştığı yerde o yerin içerisini doldurabiliyor mu? Kapasitesi var mı? En azından bunun için çalışıyor mu? Zaten bunlar yoksa o başarısı çok uzun sürmeyecektir.
Haber7’nin gençlere bakışı nedir? Onlara yönelik açılımlar sağlıyor musunuz ya da önümüzdeki günlerde sağlamayı düşünüyor musunuz?
Bu işe başladığımızdan itibaren zaten hedefimiz gençlere yönelik oldu. Okur yaşımızın düşmesi gerekiyor. Çünkü Türk toplumunun büyük bir tabanı gençlik… Ve gençliğin ilgi duyduğu, merak ettiği alanların bizde bulunması önemli… Ama gençliğin önemsediği derken, illa da gençler bunu seviyor, şunlardan hoşlanıyor diye onlara uzun vadede zarar verecek, gençlik hevesiyle prim verdikleri ama 10 sene sonra önemsemeyecekleri, vazgeçecekleri dönemsel kavram ve değerlere de prim vermemeliyiz. Uzun vadede vaz geçecekleri kavram ve ilgi alanlarının yerine ileride daha çok önemseyecekleri konulara prim vermekten yanayız…
www.on5yirmi5.com /Özel Röportaj