Deniz Feneri e.V. bağlantılı dava -Sanık Zahid Akman: -”Bırakın yolsuzluk, usulsüzlük yapmayı günlük hayatımda bile çok dikkatli olmaya çalıştım. 55 yaşımdayım. 45 yaşına kadar itina ile yaşayan biri olarak neden itibarımı zedeleyeyim” -”Fakirin fukaranın sofrasından ekmek çalan, dolandırıcılık yapan bir kişi olarak sunulduk. Kendimizi savunamadık” -”Ben iddia edildiği gibi hiçbir seyahatimde Türkiye’ye para getirmedim. Aslı olmayan bir harddiskteki kayıtlar nedeniyle suçlanıyorum” -”Büyük bir oyunla karşı karşıyayız. İddiaların hepsi belli bir plan program çerçevesinde, teknolojinin getirdiği imkânlar sayesinde ortaya çıkarılmıştır”
Almanya’daki Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturma sonucunda açılan davada tutuksuz yargılanan Zahid Akman, hakkındaki suçlamaları reddederek, ”Bırakın yolsuzluk, usulsüzlük yapmayı günlük hayatımda bile çok dikkatli olmaya çalıştım. 55 yaşımdayım. 45 yaşına kadar itina ile yaşayan biri olarak neden itibarımı zedeleyeyim” dedi.
İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada savunmasını yapan Zekeriya Karaman, Almanya’daki Weiss, Euro 7, Atlas ve Yeni Şafak adlı şirketlerin sermayelerinin, ortaklar olarak tamamen öz kaynaklarından karşıladıklarını ifade etti.
Almanya’daki şirketlerde çalışanlara gayrıresmi ödeme yapılmasının kendi bilgisi dışında olduğunu belirten Karaman, uydu kiralarının ödenmesinde de hiçbir zaman Deniz Feneri e.V’nin parasının kullanılmadığını, kiraların banka yoluyla ödendiğini anlattı. Karaman, uydu kirası altında hiçbir zaman Türkiye’ye Almanya’dan para getirmediğini kaydetti.
Taksi şirketleriyle ilgili ne kendisinin, ne de oğlunun bir ortaklığının bulunmadığını vurgulayan Karaman, MASAK, BDDK ve bilirkişi raporunda suçlamaları doğrulayan bir ögeye rastlanılmadığını söyledi.
Karaman, savunmasının sonunda suçsuz olduğunu ifade ederek beraatini talep etti.
Savunmasının ardından Mahkeme Heyeti Başkanı İsmail Hakkı Yolmaz’ın ”Mehmet Gürhan Almanya’daki cezaevinde vekalet veriyor. Vekalet İstanbul 1. Noter’den gönderilmiş. Hiç sorgulamadınız mı-” sorusuna Karaman, ”Gürhan bana Almanya’dan vekalet göndereceğini iletmişti. Ben vekaleti bekliyordum. Vekaletin altındaki evraklara bakmadan imza attım. Almanya’dan gelen evrak Türkiye’de tasdik edilmiştir. Bu Gürhan’ın imzalayarak gönderdiği vekalettir. Türkiye’deki noterce tasdik edilmiştir. Noter işlemlerinde alt evraklara bakmadan imza atarız” diye yanıt verdi.
Başkan Yolmaz’ın ”Firdevsi Ermiş sizin hakkınızda iddialarda bulunmuş. ‘Cezadan kurtulmak için pazarlığa girip bu ifadeleri verdi’ dediniz. Elde gerekli belgeler olmasa Almanya’da niye ceza alsın, hakkınızda niye böyle suçlamalarda bulunsun” sorusu üzerine de Karaman, ”Bilemem. Şahsıma teslim edildiği iddia edilen paralarla ilgili hiçbir belge, tanık yoktur. Ben Ermiş’ten para almadım. Ermiş, 1,5 yıl ceza aldı. Çok az bir cezayla kurtulmuş. Türkiye’deki belli şahısları suçlama karşılığında olabilir” dedi.
Cumhuriyet savcısının ”Mehmet Taşkan’a ‘Firdevsi öttü mü’ diye sordunuz mu-” sorusuna ise Karaman, ”Bunu kesinlikle söylemedim. Benim konuşma tarzım ve üslubumda böyle bir şey yoktur. Kendime yakıştıramam” şeklinde yanıt verdi.
Karaman, soru üzerine de Kanal 7 binasında kendilerinin de kiracı olarak kaldıklarını, Deniz Feneri yardımlarının konulduğu deponun kendileriyle ilgisinin olmadığını anlattı.
-”Zahid Akman: Neden itibarımı zedeleyeyim”-
Savunmasını yapan eski RTÜK Başkanı Zahid Akman da, hakkındaki suçlamaları reddettiğini söyledi.
Yaklaşık 5 yıllık süren bu yargılama sürecinde kendisiyle ilgili çıkan haberler üzerine bilgi vermek istediğini belirten Akman, bu süreçte kendilerini ifade etme fırsatı bulamadıklarını, haklarında doğruyu yansıtmayan birçok haber çıktığını anlattı.
Bir dönem RTÜK Başkanı olması nedeniyle bazı kişilerin husumetlerinden dolayı hakkında haber yaptığını ifade eden Akman, ”RTÜK öncesinde kamu ile hiçbir ilgim olmadı. Ticaretle uğraştım” dedi.
Akman, Zekeriya Karaman’ın kendisine 1994 yılında Kanal 7 Ankara Temsilciliği’ni önermesi üzerine kabul ettiğini, sunuculuk yaptığını, 2000 yılına kadar kamuoyunun tanıdığı popüler bir kişilik haline geldiğini belirterek, ”Üst düzey devlet adamlarıyla röportajlar yaptım. Bırakın yolsuzluk, usulsüzlük yapmayı günlük hayatımda bile çok dikkatli olmaya çalıştım. 55 yaşımdayım. 45 yaşına kadar itina ile yaşayan biri olarak neden itibarımı zedeleyeyim. Fakirin fukaranın sofrasından ekmek çalan, dolandırıcılık yapan bir kişi olarak sunulduk. Kendimizi savunamadık” diye konuştu.
Akman, dil öğrenmek için 2000 yılında Amerika’ya ve ticari faaliyetleri dolayısıyla Almanya’ya gittiğini belirterek, yayıncılık geçmişi nedeniyle 2005 yılında AK Parti grubunun kendisini RTÜK üyeliğine önerdiğini, yoğun baskı nedeniyle de kabul ettiğini söyledi.
-”Kuryelikle suçlanmam akıl almaz”-
Deniz Feneri e.V’nin paralarını Türkiye’ye getirdiği iddialarına ilişkin de Akman, ”Ben iddia edildiği gibi hiçbir seyahatimde Türkiye’ye para getirmedim. Aslı olmayan bir harddiskteki kayıtlar nedeniyle suçlanıyorum. Firdevsi Ermiş’in, 24 kez ifadesi alınıyor. Havaalanında yoğun aramaların sıklaştığı, ayakkabıların çıkartıldığı bir dönemdi. Böyle büyük bir parayı nasıl getireyim. Bana para verildiğini gören veya benden aldığını gören bir kişi yok. Polis kaydı, fotoğraf ya da paranın teslim edildiğine ilişkin bir tek belge yok. Tek belge harddiskte Z.A. isimli kişinin ben olduğum iddiası. Bu kadar mesnetsiz iddiadan dolayı kuryelikle suçlanmam akıl almaz bir durum. Bu iddiayı külliyen reddediyorum” şeklinde konuştu.
Akman, konaklama masraflarından Deniz Feneri e.V. tarafından ödendiği iddiasına ilişkin de, ”Harcamalarımı Deniz Fener’ine ödettiren biri olarak lanse ediliyorum. Niçin 500 Avro gibi küçük bir parayı derneğe fatura ettireyim. Ödemelerimi nakit, kredi kartı olarak ya da Almanya’daki ortak olduğum şirketlerime yaptırırım” dedi.
Şirketlerdeki hisselerini 2005 yılında devrettiğini, feribot alımının bu tarihten sonra olduğunu belirten Akman, RTÜK Başkanlığı yaparken şirketlerle gizli ortaklığının bulunmadığını, başkan olmasının ardından ortaklık ilişkilerini sonlandırdığını anlattı.
Deniz Feneri e.V.’nin ne kurucusu, ne de üyesi olduğunu, hiçbir dönem bu derneğin içinde yer almadığını ifade eden Akman, dosyadaki sanıkların hiçbirinin ifadesinde, kendisinin bir tavsiyesi ya da telkinde bulunduğuna dair bir beyanı olmadığını söyledi.
Almanya’daki şirketlerin başında yetkili olarak Mehmet Gürhan’ın bulunduğunu ve bu kişinin hazırladığı gelir belgelerini belli sürelerde gördüklerini söyleyen Akman, ”İddia edilen suçlamalarla ilgili olarak şirket ortaklarının sorumlu tutulması mümkün değildir” diye konuştu.
Akman, savunmasının ardından sorular üzerine de, Kanal 7’nin ağır tetkike uğradığını, her şeyin araştırıldığını belirterek, ”Dernek sadece Almanya’da yok. Niye Almanya’da böyle bir şey yapayım ki. Türkiye’de çok daha büyük para var. Almanya’nın Türkiye’nin siyasi hayatına müdahale eden operasyonu söz konusudur. Başbakan’ın bürokratı olmam sebebiyle, Zekeriya Karaman da Başbakan’ın yakını olması sebebiyle buna maruz bırakıldık. Büyük bir oyunla karşı karşıyayız. İddiaların hepsi belli bir plan program çerçevesinde, teknolojinin getirdiği imkanlar sayesinde ortaya çıkarılmıştır” diye konuştu.
Duruşma, sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam ediyor. /AA