Polis kapınızı çalarsa ne yapacaksınız ?

Hukuk
Ülke gündeminin ‘davalarla’ meşgul olduğu dönemde ihtiyaç haline gelen bir el kitabı var artık: Olağan Şüpheliler. Çağdaş Hukukçular Derneği’nin hazırladığı rehber, bir gün kolluk ku...
EMOJİLE

Ülke gündeminin ‘davalarla’ meşgul olduğu dönemde ihtiyaç haline gelen bir el kitabı var artık: Olağan Şüpheliler. Çağdaş Hukukçular Derneği’nin hazırladığı rehber, bir gün kolluk kuvvetleriyle karşı karşıya kalırsanız size ‘haklarınızı okuyup yol göstermeyi’ amaçlıyor

Radikal gazetesinden Burak Kuru’nun haberine göre Devlet çok güçlüdür. Ağır mekanizmalara ve büyük paraya sahip bir teşekküldür. Her yerdedir. Her andadır. Her şeydedir. Daima karşınızdadır.” Alıntıyı ben tamamlayayım: Ve bir gün karşınıza çıkıp sizin suçlu olduğunuzu söyleyebilir.

Gerçekten suçluysanız görevini yapıyordur, peki ya suçunuz yoksa? Bu kadar güçlü bir mekanizmaya karşı ne yapacağınızı biliyor musunuz? Hakkınızı nasıl arayacağınızı, size yöneltilen suçlamalar yahut verilen talimatlara nasıl karşılık vereceğinizi? Bu konuya eğilen Çağdaş Hukukçular Derneği üyeleri, bir süre önce başlattığı ve ‘yakalama ile gözaltı’ durumunda neler yapılır konusunu içeren ‘Olağan Şüpheliler’ eğitimlerini daha geniş kitleye yaymaya karar verdi. Bu fikirden yola çıkan derneğin Ankara Barosu’nun bünyesindeki avukatları aynı isimli bir rehber kitap hazırladı. Ağırlıklı olarak ceza davalarıyla ilgilenen hukukçuların kendi müvekkilleri üzerinden giderek ortaya çıkardığı kitapta, suçlu olun veya olmayın, ülkenin kolluk kuvvetleri ve mahkemeleriyle baş başa kaldığınızda neler yapabileceğiniz anlatılıyor.

Kitabı okurken aslında bir yurttaş olarak kolluk kuvvetleriyle karşı karşıya gelince sandığınızdan çok daha fazla hakkınız olduğunu görüyorsunuz. Suç işlemişseniz bile suçunuz ispat edilene kadar kişisel hak ve özgürlüklerinizin kısıtlanamayacağını öğreniyorsunuz. Ama tabii ‘özel yetkili mahkeme’ kavramı bunu bazı durumlarda taca çıkarsa da yine de ‘devletin’ şefkatine ihtiyacınız olduğu aklınızın bir köşesinde öylece duruyor. Ve kafanıza takılan soru “Bu kadar davada yargılanan ve suçsuz olduklarını söyleyen insanlar bunları bilmiyorlar mıydı?” oluyor. Tabii bilmemelerine imkân olmadığına kanaat getirip sistemdeki çıkmazların varlığından ötürü endişeye kapılıyorsunuz. Öyle ki bir bakışın bile yeri gelince ‘gözaltı’ sebebi olabileceği günlerde olduğumuzu yaşanan davalardan görmek mümkün.

‘Sunuş’tan alıntı yapayım: “Üniformalı, sivil, cüppeli yüzlerce uzman, araçlar, binalar sanki hep bizi bekler gibi bir anda karşımıza dikilir. Rızamız olmadan evimize, işyerimize girildiğini, özel yaşamımızın incelendiğini, bir şeyler yapmaya veya yapmamaya zorlandığımızı fark ederiz. İtirazlarımız hep aynı sözle karşılanır: ‘Hukuk böyle emrediyor!’ Peki, hukuk bizi suçlayanlara da sınırlar koymamış mıdır? Evimize girenlere, telefonlarımızı dinleyenlere, üstümüzü arayanlara, bilgisayarımızı kopyalayanlara sınırlar koyulmamış mıdır?”

İşte bu endişenin ardından kitap içinizi bir nebze rahatlatacak tavsiyelerde bulunuyor, “Korkmayın çaresi var” diyor. Bunu da zaman zaman eğlenceli bir dille yapıyor. Misal, oldu da gözaltına alındınız ve yardım istemeniz gerekti. Aramanız gereken kişi bakın nasıl betimlenmiş: “Evde oturan yaşlı babaanneniz yerine, etkili ve yetkili mali müşavir dayınıza haber verirseniz, muhtemel yol-yordam bilir hali nedeniyle zaman geçirmeden sizin yerinize itiraz edebilir. Babaanne üzülür muhakkak ama ‘Vah vah’ deyip televizyondaki diziye de dönüp beklemeye devam edebilir.”

Bir örnek daha vereyim. Malum son dönemdeki davalarda gözaltına alınan kişilerin evleri çokça devlet görevlisi tarafından aranıyor ve bulunanlar mahkemede aleyhine delil olarak kullanılıyor.
Rehber kitap eviniz aranırken ve adeta talan edilirken izlemeniz gereken yolu anlatıyor: “Arama yapan kişiler, kontrol edemeyeceğiniz kadar çok sayıda ise gözle izleme alanınızın dışına çıkarak odalara dağılmışlarsa, durma çalışma açıları nedeniyle ne yaptıklarını göremiyorsanız, arama alanı içerisinde bir yerde hareketsiz kalmaya zorlanıyorsanız, tutanağı imzalamayın! Veya bu hususların tutanağa geçirilmesini sağlayın.”

Balyoz, Ergenekon , KCK ve Oda TV davasının ardından toplumun bir kısmı hukukla ilgilenir olurken, şike soruşturması nedeniyle olayın futbol ve taraftarına dokunması sonucu ise toplumda bu konudaki ‘farkındalık’ önemli bir seviyeye ulaştı. Hukuk terminolojisi konusunda ‘muasır medeniyetler seviyesi’ne ulaşan toplum olarak bir gün iğne bize batarsa ne yapacağımıza da hâkim olmak için bu kitaba başvurmak şart.

Çünkü Amerikan filmlerindeki “Konuşmama hakkına sahipsin. Konuştuğun her şey mahkemede aleyhine delil olarak kullanılabilir. Avukat tutmaya gücün yoksa mahkeme sana bir avukat sağlayacaktır” öğüdü onların adalet mekanizmasında karşılık görse de ‘Cennet vatan’da bizim ihtiyacımız daha fazlası.

Radikal