Hukuk Kavramları

Hukuk
Adalet Yaygın ve geniş anlamı ile, insanların bütün haklarına saygı göstermek ve herkese hakkını verme fazileti. Adalet, bu bakımdan insan cemiyetlerinin temelidir. Ahlâk ve hukukun gelişmesinde...
EMOJİLE

Adalet
Yaygın ve geniş anlamı ile, insanların bütün haklarına saygı göstermek ve herkese hakkını verme fazileti. Adalet, bu bakımdan insan cemiyetlerinin temelidir. Ahlâk ve hukukun gelişmesinde, insanların kültürce yükselmesinde kılavuzluk etmiş en yüksek prensiplerden biridir.

Anayasa
Bir memleketin devlet çatısını kuran yasama, yürütme ve yargı erklerinin (teşri, icra, kaza kuvvetlerinin) nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların kamu haklarını bildiren ana kanun. Eskiden “Kanunu Esasi” denilen Anayasa Teşkilâtı Esasiye Kanunu adı ile de anılır.

Celpname
Kaza organları (sorgu hâkimliği, bütün mahkemeler) huzuruna çağırmak için gönderilen ve kanunî örneğine uygun olarak hazırlanan davet, ihbar yada ihtar belgesi. Kendilerine celpname gönderilen davacı, dâvâlı, sanık, şahit; bilirkişi ya da ehlihibre sıfatım taşırlar.
 

Ceza
Suç işleyen kimseye, kendisini doğru yola getirmek ve başkalarına ibret olmak amacıyla, suçun derecesine göre, çektirilen her türlü acı hal. Suçu işlemiş olana karşı tatbik edilen “acı çekme hali”, cezayı, tatbik edile gelen müeyyidelerden ayıran başlıca özelliktir. Bu bakımdan, suçu önlemek için başvurulan çeşitli polis tedbirleri ve bir suçtan doğacak maddî zararları kapatmak için tatbik edilen para cezalarını, “ceza” dan ayırmak gerektir. Bu çeşit emniyet tedbirlerinde, geleceğin göz önünde tutulmasına karşılık cezada, geçmiş göz önünde tutulur. Bu bakımdan, bir kimsenin suç işlemesi ve bu suçundan dolayı sorumlu olması, kanunlarla tarif edilmiş ve kayıtlara bağlanmıştır.

Cezalar, ya cismanî ya da hürriyeti bağlayıcı olmak üzere iki şekilde olur. Cismanî cezalardan bugün yürürlükte kalan tek ceza “ölüm cezası” dır. Ölüm cezasında, hükümlünün hayatına asılmak (ya da giyotin, kurşuna dizilmek, gaz odasında boğulmak, elektrik sandalyesine oturmak) suretiyle son verilir.

Hürriyet bağlayıcı cezalarda ağır ve hafif hapis şeklinde uygulanır.

Dava
Hukuk kaidelerinin tatbiki ya da bir hakkın sağlanması için, mahkemeye yapılan müracaat. Dâva hakkı, esas hakka, bir kimsenin tecavüz etmesi ya da o hakkı tanımaması ile meydana gelir. Bu tecavüzden doğrudan doğruya zarar gören kimse de, tecavüzde bulunana karşı, gerek tazminat,gerek aynen "hakkını almak, gerekse o kimse hakkında kanunî bir sorumluluk tatbik edebilmek için dâva açabilir.

Bunların dışında, savcı, suç işleyen kimseye karşı hiç bir hakkı almadığı halde, Ceza Kanunun tatbiki edilmesi, için dâva açabilmek yetkisini haizdir.

Her dâvanın iki tarafı vardır: Biri hak kaidelerine tecavüz iddiası ile kanun hükümlerinin tatbikini isteyen kişidir; buna “davacı” denir; öbürü hak kaidelerine aykırı hareket ettiği iddia edilen kişidir, buna “dâvâlı” denir.

Bir davacının, dâva açabilmesi için, “haklarından da tasarruf edebilmek” yetkisi olması gerektir. Dâva açabilen herkes, hakkını bizzat takip edebilir. Mahkemelerde bu vekillik avukatlar yolu ile olur.

Davetiye

Adlî ve idarî dâvalarda, icra hâkimliklerinde duruşmada bulunmak üzere, dâva ya da takibin taraflarını, vekil yada temsilcilerini,tanıklar, bilir kişileri davete yarayan vesika. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na göre davetiye bir tarafın isteği üzerine, öbür tarafa ya da ilgililere, mahkeme tarafından tebliğ olunur. Davetiyeler, basılı formüller halindedir ve boş olan yerleri doldurulur.

Davet eden mahkemenin adı, adresi duruşma günü ve saati, mahkemenin mühürü ve başkâtibin imzası, davetiyede bulunması gerekli özelliklerdir. Davetiyler, çoklukla posta ile gönderilir.

Disiplin
Herhangi bir toplulukta uyulması gereken kanun ve kaidelerin tümü. Disiplinle ilgili istekler kaide ve kanunlar, insan topluluklarının yaşayış şekline, bağlı bulundukları gelenek ve görenek sekilerine göre değişiklikler gösterir. Bütün bu kural ve kanunların amacı, aykırı düşmeyecek şekilde düzenlemeğe elverişli tedbîrler almak ve fertleri bunlara uymağa alıştırmaktır
 

Hapis
Hürriyet bağlayıcı ceza şekli. Ceza kanunumuza göre, suçlu olan bir kimse, mahkemenin verdiği cezaya göre, belli bir yere (cezaevine) kapatılır. Hürriyeti bağlayıcı bir ceza olan hapis ağır hapis, hapis ve hafif hapis, olmak üzere üç türlüdür. Özellikleri bakımından aynı olan bu cezalar, süreleri, yürütme rejimleri ve ait oldukları suç cinsi bakımından birbirinden farklıdır. Ağır hapis ve hapis, cürümlere mahsus cezalar, ağır hapis müebbet ya da geçici olabilir. Müebbet olma halinde, suçlu bütün ömrü boyunca cezaevinde kalır. Geçici ağır hapis süresi ise, bir yıldan 24 yıla kadar değişir. Hapis cezası ise, 7 gün ila 20 yıl arasında değişir. Hafif hapis, kabahatlere mahsus bir cezadır ve bir günden iki yıla kadar değişir.

Ağır hapis cezası, memleketimizde bu gün üç devrede uygulanmaktadır. Hükümlü, birinci devrede, cezasının 1/10 una eşit bir süre, geceli gündüzlü yalnız bir hücreye kapatılır; ancak bu süre bir aydan az, sekiz aydan çok olmaz. İkinci devrede, duruma ve suçunun özelliğine göre hükümlüler ayrı guruplar halinde bulundururlar, bu süre, geriye kalan ceza sürelerinin yarışma denktir. Üçüncü devre, geri kalan süredir. Bu devrede bulunan hükümlü iş esası üzerine kurulmuş olan cezaevlerinde çalıştırılır.

Hapis ve hafif hapis cezaları, birinci devre müstesna olmak üzere aynı ağır hapis gibi çektirilir.

Jüri
Herhangi bir işte hüküm vermek üzere toplanan kurul. Bazı ülkelerde önemli ceza dâvalarında hazır bulunan ve suçların yalnız maddî yönlerini inceleyen halk yargıçlarından meydana gelmiş heyete de “jüri” denir. Bunlar, yalnız bir dâva için mahkeme başkanı tarafından kur’a ile seçilir. Jürinin ödevi, sanığın suçlu olup olmadığına, yapılan ithamları ve savunmaları göz önünde tutarak “evet” ya da “hayır” şeklinde cevap vermekten ibarettir. Sanığın suçlu olmadığı jüri tarafından kabul edilirse, sanık derhal beraat ettirilir.

Mahkemeler
Mahkemeler, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından hazırlanmış olan kanunlara göre, millet adına, bağımsız olarak adaleti yerine getirirler.

Mahkemeler ikiye ayrılır: 1 – Hukuk Mahkemeleri, 2 – Ceza Mahkemeleri.

Hukuk Mahkemeleri: Alacak, boşanma, miras, ev boşaltma, evlat edinme gibi dâvalara bakar. Hukuk mahkemeleri şu bölümlere ayrılır: 1 – Sulh Hukuk Mahkemeleri (Bin liraya kadar alacak, nafaka, ev boşaltma dâvalarına bakar). 2 – Asliyle Hukuk Mahkemeleri (Bin liradan fazla alacak, boşanma dâvalarına bakar). 3 – Ticaret Mahkemeleri (Ticaret işlerinden çıkan dâvalara bakar). 4 – îş Mahkemeleri (İşçi ve işverenlerle ilgili dâvalara bakar). 5 – İcra Mahkemeleri (İcra takip işleri ile ilgili dâvalara bakar).

Ceza Mahkemeleri: İşlenen suçlar, bir ceza vermeyi gerektiriyorsa, bu dâvalara Ceza Mahkemeleri bakar. Ceza Mahkemeleri, şu bölümlere ayrılır: 1 – Sulh Ceza Mahkemeleri (Küçük suçlara bakar). 2 – Asliye Ceza Mahkemeleri (Sahte işlemler, hakaret gibi dâvalara bakar). 3 – Toplu Asliye Ceza Mahkemeleri: (Asliye ceza ile ağır ceza mahkemelerinin baktığı suçlar dışında kalan dâvalara bakar). 4 – Ağır Ceza Mahkemeleri (Cana, namusa, mala, devletin güvenliğine karşı suç işleyenlerin yargılandığı mahkemelerdir).

Askerî Mahkemeler: Subay, asker ya da askerlikle ilgili kimseler tarafından işlenen askerlik suçlarına bakar.

Asliye ceza Mahkemelerinde, Toplu Asliye Ceza Mahkemelerinde, Ağır Ceza Mahkemelerinde, yargıçlardan başka. Cumhuriyet Savcısı da bulunur. Cumhuriyet Savcısı, suç işleyenleri, Türk milleti adına davacı olarak takip eder.

Bu mahkemelerde, kendisine bir suçu îşlediği söylenen kimse sanık adını alır. Suçu, mahkeme kararı ile kesinleşirse, suçlu adını alır.

Yargıçlar, verdikleri hükümlerde,kanunlara göre hareket ederler ve hiçbir etki altında kalmazlar. Kararlarında serbesttirler.

Her dâvâlı, her davacı, her sanık, istediği zaman, mahkemelerde dâvasını daha iyi takip edebilmek için avukat tutabilir. Avukatlar, Hukuk Fakültelerini bitiren ve mahkemelerde başkalarının haklarım savunabilme yetkisini almış olan kimselerdir. Yüksek mahkemeler:

Bu mahkemelerden başka, Yüksek Mahkemeler de vardır. Yüksek Mahkemeler şunlardır: Yargıtay, Askeri Yargıtay, Anayasa Mahkemesi.

Yargıtay: Bütün mahkemelerin üstünde olan yüksek bir mahkemedir. En tecrübeli yargıçlardan meydana gelmiştir, Ankara’dadır. Yukarda görülen mahkemelerin herhangi birinde dâvası görülmüş olan her vatandaş, yargıç tarafından verilen hükmü, kendine göre, kanunlara uygun görmez ve beğenmezse, bu hükmün bir daha incelenebilmesi için Yargıtaya başvurur, yargıtayda bu hüküm incelenir. Yargıcın verdiği karar doğru bulunursa, onaylanır, böylece hüküm yerine getirilir. Yargıcın verdiği karar, Yargıtayca uygun görülmezse, “bozulur” ve dâvaya yeniden bakılır. Mahkeme, dâvaya, bu bozulma kararını göz önünde tutarak, yeniden bakar. Ya yeni bir hüküm verir ya da ilk verdiği kararda ısrar eder. O zaman, dâva yeniden Yargıtay’a gider ve orada, Yargıtaydaki bütün yargıçların katılması ile incelenir. Bunların vereceği karar, artık kesin olur.

Ağır Ceza Mahkemeleri tarafından verilmiş olan ölüm cezaları, Yargıtayda da onaylandıktan sonra, ölüm cezasının yerine getirilmesi için, Büyük Millet Meclisinden karar alınır. Ölüm cezası. Meclis tarafından onaylanırsa, suçlu, asılmak suretiyle cezalandırılmış olur.

Askerî Yargıtay: Askerî mahkemelerin vermiş olduğu kararların. Yargıtay gibi, incelenmesinin ve onaylanmasının yapıldığı yüksek bir mahkemedir.

Anayasa Mahkemesi: Yeni Anayasamıza göre kurulmuş yüksek bir yargı organıdır. Anayasa Mahkemesi, Bakanların işledikleri suçlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından çıkarılan kanunların Anayasaya aykırı olup olmadığına bakar.

Uyuşmazlık Mahkemesi: Adliye, idare mahkemeleri ve askerî mahkemeler arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmekle görevli bir mahkemedir.

Moratoryum
Buhranlı devirlerde bir ülke ya da bölgede bütün borçların ya da bir kısım borçların ödenme mecburiyetinin kanunla bir süre geri bırakılması. Kanunu koyanların gördükleri lüzuma göre, şekli ve şartları türlü türlü olabilir.

Moratoryumun süresi, ne gibi borçlar için uygulanacağı, başkaca şartları, özel kanunla düzenlenir. Moratoryum, aylıklara, işçi ücretlerine, geçimle ilgili yiyecekler için uygulanmaz.Birinci Dünya Savaşı’nda, Osmanlı İmparatorluğu’nda, bölgesel bir moratoryum ilân edilmişti.

Yargıç
Kanunların hükümlerini yerine getirmek üzere dâvalara bakan, davacıları ve dâvâlıları, tanıkları dinleyen, çeşitli delilleri inceleyerek hüküm veren ve bu hükmü verme yetkisine sahip olan memur.