Engin Dinç’in Haberi
Hrant Dink davasında Savcı Hikmet Usta, Mahkeme Başkanı Rüstem Eryılmaz’ın basına yansıyan ‘örgüt var, delil yok’ açıklamasına karşı, "Örgüt de var, delil de var. Hem de fazlasıyla var olduğunu belirtmek istiyoruz." ifadesini kullandı. Duruşma savcısı ve hakimin kamuoyu karşısında verilen kararı tartışmaları Türkiye’de ilk defa rastlanan bir durum. Bu durumu Eski Savcı Sacit Kayasu ve Eski Başsavcı Reşat Petek’e sorduk.
HAKİM VE SAVCI KAMUOYUNDA NEZDİNDE KÜÇÜK DÜŞER
Hrant Dink davasında verilen kararı savcı ve hakimin kamuoyunda karşılıklı açıklamalarla tartışmalarını nasıl değerlendirdiğini sorduğumuz Eski Savcı Sacit Kayasu, “Savcıyla mahkemenin görüş farklılığı yani bu her davada her zaman olabilecek bir şey. Fakat hakim ve savcının konuşması da ilk defa olan bir şey. Bence üzerinde durulması ve yadırganması gereken şey bu. Yani şimdiye kadar hiçbir hakim ve savcı bir dava hakkında görüş bildirmezler. İlk defa olan şey bu.” diye konuştu.
Bu durumun verilen kararın kamuoyunda çokça tartışılmasından kaynaklandığını belirten Sacit Kayasu, “Hakim ve savcı sözleriyle değil kararlarıyla konuşmalılar. Yani bu hakimi de savcıyı da kamuoyu nezdinde küçük düşürür. Çünkü ikisinin de yanlış kararları olabilir. Söylenen sözler yanlış anlaşılabilir. Fakat yanlış bir karar, Yargıtay’dan da döner. Hakimin ben şöyle demesini beklerdim. Biz kendimiz dosya kapsamına göre uygun kararı verdik, gerisi Yargıtay’ın takdiridir deseydi bence çok daha iyiydi.” dedi.
Davada verilen karardan kamuoyunun tatmin olmadığını belirten Sacit Kayasu, “Kamuoyu özellikle bu örgüt bağlantısının yokluğu konusunda tatmin olmadı. Çünkü bütün kamuoyu bu işin en azından Ergenekon bağlantılı olduğunu düşünüyordu. Bütün işaretler de onu gösteriyordu. Ama dosyadaki delil durumunu bilmediğimiz için konuşmamız doğru değil, hem de devam eden bir yargılama var. Adil yargılamayı etkilemek bizim açımızdan büyük bir suç. O bakımdan bitmeden bir dava hakkında bu konuda bir karara varmak ve bir beyanda bulunmak çok zor, yanlış. Ama dava bittikten sonra şahsi kanaatimizi ayrıca söyleriz.” ifadelerini kullandı.
YARGIDA REFORMA İHTİYAÇ VAR
Davanın Yargıtay’a gittikten sonra eğer karar bozulursa sil baştan yeniden görülüp görülmeyeceğini sorduğumuz Sacit Kayasu; “Sil baştan görülmez, yeniden görülür. Karar yok sayılır. Yoksa yeni baştan bir yargılama yapılmaz. Yargıtay’ın işaret ettiği noktalar ne ise şunlar, şunlar eksiktir, tamamlansın dediği şeyler varsa onlar tamamlanır. İşte örgüt bağlantısı varsa, o yönde ceza verilmesi gerekir derse mahkeme o yönde bir karar verir. Eğer mahkeme isterse yeni baştan şahit dinler, yeni baştan delil toplar. Fakat ne yapılması gerektiğine Yargıtay’ın kararı yol gösterecek” diye konuştu.
Türkiye’de yargının verdiği kararlarla son dönemlerde sıkça tartışılmasını nasıl değerlendirdiğini sorduğumuz Sacit Kayasu; “Bu eleştirilere katılıyorum. Yargı eskiden beri çok yanlış kararlar veriyordu. Bu tür kamuoyunun yakından bildiği davaların bu şekilde kamuoyuna yansıması bence yargıdaki reform ihtiyacının, yargıdaki aksaklıkların giderilmesi için çok büyük bir fırsat. Bunu çok iyi değerlendirmek lazım. Dünyanın her yerinde yargıda mutlaka aksaklıklar vardır ama bizdeki diz boyu. Bunu en aza indirmek lazım. O bakımdan bence çok faydalı.” diyerek sözlerini noktaladı.
DAVA DANIŞTAY DAVASINA BENZİYOR
Görüşlerine başvurduğumuz Reşat Petek ise davanın hakim ve savcısının kamuoyu önünde kararı tartışmalarını şu şekilde değerlendirdi:
“Bu bizim yargı teşkilatının teamülünde yok. Doğru da değil. Bir hakim kararını verdikten sonra kamuoyuna çıkıp da; “vicdanım rahat değil” demesini doğru bulmadığımı ifade ediyorum. Elbette hakime göre iddia makamı olan savcı, iddialarını daha rahat söyler. Çünkü o taraftır. Savcı taraftır. İddianamenin mütealasında tekrar etmesinde sakıca yoktur. Hakimin bu konuda kamuoyu ile bir şey paylaşması doğru değil. Halbuki kanuna ve vicdanına göre karar vermesi lazım.
Kamuoyuna yansıyan örgüt konusunda delil ve bağlantı ortaya çıktı ki, bundan sonra gerekçeli kararında neden beraat verdiği konusunu çok iyi açıklamazsa çok başka yorumlar yapılmasına neden olacak. Kamuoyu vicdanı tatmin olmadığı gibi, derin devlet bağlantılı davalarda “acaba ne oluyor” dedirtecek bir hareket. Elbette nihai karar değil. Yargıtay incelemesinden sonra, ben bu kararın Danıştay saldırısında Alparslan Aslan’ın önce kişisel suç işlemiş gibi gösterilip daha sonra örgüt bağlantısı nedeniyle Ergenekon terör örgütü ilişkisi nedeniyle birleştirildiği gibi, bu davanın da Yargıtay’dan dönme ihtimali büyük olarak görüyorum. Bekleyip göreceğiz.”
On5yirmi5.com