Bin 350 KPSS şüphelisi de ByLockçu çıktı

Hukuk
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, 10 Temmuz 2010’daki KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin soruşturmasında bin 350 şüphelinin, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarının haberleştiği ByLoc...
EMOJİLE

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, 10 Temmuz 2010’daki KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin soruşturmasında bin 350 şüphelinin, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarının haberleştiği ByLock programını kullandığı belirlendi.

KPSS’de usulsüzlük iddiaları üzerine, Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman’ın başlattığı soruşturma kapsamında 4 iddianame hazırlandı ve 384 sanık hakkında dava açıldı. Davalar, FETÖ’nün darbe girişiminin ardından yeni boyut kazanmaya başladı.

Darbe girişiminin ardından gözaltına alınan bazı şüphelilerden 2010’da yapılan KPSS sorularının nasıl sızdırıldığına ilişkin itiraflar gelmesiyle 13 bin 51 şüphelinin durumu mercek altına alındı.

Yürütülen soruşturmalarda, FETÖ mensuplarının haberleşmek için kullandıkları ByLock uygulamasını, KPSS soruşturması şüphelilerinin de kullandığı ortaya çıktı.

Soruşturma kapsamında bin 350 şüphelinin, FETÖ’nün şifreli yazışma uygulaması ByLock programını kullandığı belirlendi.

Dosyada adı geçen şüpheli 488 kadının eşlerinin asker olduğu ve bunlardan 111’inin 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında tutuklandıkları da tespit edildi.

Adil Öksüz’ün bacanağı KPSS şüphelisi

Bu arada, FETÖ’nün darbe girişimine yönelik soruşturmada Akıncı Üssü’nde gözaltına alındıktan sonra salıverilen, girişimin kilit ismi firari Adil Öksüz’ün bacanağı Ökkeş Tetik’in, KPSS dosyasının şüphelileri arasında olduğu ortaya çıktı.

Darbe girişimine katılan helikopter pilotu Binbaşı Sadullah Abra’nın eşi ve kız kardeşi ile KPSS soruşturma Savcısı Erkman’ı tehdit ettiği iddiasıyla yargılanan Nuri Öztürk’ün kız kardeşinin KPSS dosyasında şüpheli oldukları öğrenildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı otele saldırı düzenleyen askerler arasında bulunan, üzerinde Erdoğan’a ve hükümete yönelik beddua çıkan Deniz Yüzbaşı Haldun Gülmez’in eşi Kübra Gülmez de 2010 soruşturmasının şüphelileri arasında yer alıyor.

İzmir’deki askeri casusluk soruşturması kapsamında, hakkında yakalama kararı çıkarılan Binbaşı Recep Zafer’in eşi Zeynep Afra Zafer de 2010 KPSS sorularının sızdırılması davasındaki şüpheliler arasında bulunuyor.

Sınav iptal edilmişti

Kamuya yerleşmek isteyen yaklaşık 800 bin adayın katıldığı 2010 KPSS’de soruların sızdırıldığı iddialarının ortaya atılması üzerine, ÖSYM Yürütme Kurulu, 17 Eylül 2010’da toplanarak, ‘Eğitim Bilimleri’ testinin iptaline karar vermişti.

‘Eğitim Bilimleri’ testinin yanı sıra sınavın ‘Genel Yetenek ve Genel Kültür’ bölümündeki soru ve cevapların da iptali istemiyle açılan davada, 19 Temmuz 2016’da 2010 KPSS’nin ‘Genel Yetenek ve Genel Kültür’ kısımları da oy birliğiyle iptal edilmişti.

4 dava açıldı

Soruların sızdırılmasına ilişkin, Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman’ın yürüttüğü soruşturma kapsamında, bugüne kadar 384 sanığın yargılandığı 4 dava açıldı.

Savcı Erkman, sınav sorularını önceden elde ettiğine dair kuvvetli suç şüphesi oluşan, aralarında kamuya yerleştirilenlerin de bulunduğu 13 bin 51 şüphelinin listesini de Devlet Personel Başkanlığına gönderdi.

Bu kişilerin, Aile ve Sosyal Politikalar, Bilim, Sanayi ve Teknoloji, Gençlik ve Spor, Milli Eğitim, Sağlık ve Maliye Bakanlıkları ile TBMM, TRT ve MİT’in de aralarında bulunduğu kurum ve kuruluşlara yerleştirildiği tespit edildi.

Yaklaşık 800 bin kişinin girdiği sınavda, usulsüzlük yaptıkları belirlenen 13 bin 51 kişinin durumu Devlet Personel Başkanlığınca ele alınacak.

Atamaları iptal edilecek

FETÖ’nün darbe girişiminin ardından olağanüstü hal kapsamda hazırlanan ve 17 Ağustos 2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede, 2010 KPSS ile ilgili iddialara ilişkin düzenlemelere de yer verildi. Bu KHK ile 10-11 Temmuz 2010’da yapılan KPSS genel yetenek ve genel kültür test sonuçlarına göre veya bu sonuçlar esas alınarak atanan personelin atama işlemlerinin geçerliliği devam edecek ancak bu sınav sorularını veya cevaplarını hukuka aykırı şekilde sınav öncesinde veya sırasında elde ettiği tespit edilen kişilerin atamaları iptal edilecek.

Aynı sınava giren ve soruşturma sonucunda hakkıyla devlet memuriyetine girdiği tespit edilenlerin görevleri ise devam edecek.

‘Devlet için büyük tehlike’

Cumhuriyet Savcısı Erkman’ın, Aralık 2015’te açtığı davaya ilişkin iddianamede, sanıklar arasında ‘cemaat bağı’ olduğu, soruların sınavdan önce genellikle bu bağa uygun dağıtıldığına işaret edilerek, profilleri, iş yerleri, aralarındaki mali ve sosyal irtibatları incelendiğinde, sanıkların FETÖ/PDY içinde yer aldıkları kaydedildi.

Fetullah Gülen’in, örgüt mensuplarına yurt dışından medya üzerinden talimat verdiği ifade edilen iddianamede, Gülen’in, devlete sızmayı esas alan bir konuşması hatırlatılarak, ‘Gülen’in, geçmiş yıllardaki konuşma kayıtlarında, devletin yasama, yürütme ve yargı erklerinin ele geçirilmesine ilişkin talimatlar verildiği, örgütün gerçek amacına ulaşmak maksadıyla ve örgüte bağlı kadroları kamu kurumlarına yerleştirmek suretiyle devleti ele geçirmeyi hedeflediği görülmektedir.’ ifadeleri yer aldı.

‘FETÖ/PDY Örgütü’nün, ÖSYM ve kurumların yaptığı tüm sınav sorularını önceden elde ettiğine dair deliller bulunduğu, bu faaliyetlerin cumhuriyet ve topluma yönelik bir eylem olduğu’ belirtilen iddianamede, şunlar kaydedilmişti:

‘Aralarında mali-himmet, sosyal, iş yeri, HTS vesaire bağı olan, emir komuta zinciri altında çalışan örgütün kamu görevine atanmada sınav sorularını elde etmek suretiyle diğer kesimlere nazaran öncelik kazanması, kendi mensuplarını, sınav sorularını dağıtıp sınav kazandırarak devlet kurumlarına yerleştirmesi ve memur olanların da himmet adı altında örgüte finansal destek sağlaması rejim için büyük tehlike oluşturan, anayasal ilkelerimize, kamu görevine atanmada eşitlik ve liyakat ilkelerine aykırı, toplum değerlerini, barışını, huzurunu, devlete olan güveni zedeleyen, kul hakkına giren, aileleriyle, yakınlarıyla beraber milyonlarca insanı derinden üzen bir durumdur.’