Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, şu anda gelişmekte olan ülkelerin para birimleri içerisinde en istikrarlı para biriminin Türk Lirası olduğunu belirtti. Babacan, 6,5 yıl ortalama eğitim seviyesine sahip olup da kişi başı milli geliri 25 bin dolar olan ülke bulunmadığını kaydederek, "Eğitimle ilgili sorunlarımızı çözmeden 2023 hedeflerimize ulaşmamız ancak bir hayal" dedi.
Babacan, "İhracatın Yıldızları 2012-İhracatı Teşvik Ödülleri" töreninde yaptığı konuşmada, ihracat odaklı büyümenin Hükümetin öncelikli politika alanlarından biri olduğunu söyledi.
İhracatın 2002 yılında 36 milyar dolar iken geçen yıl sonu itibariyle 152 milyar doları aştığına işaret eden Babacan, ihracatın milli gelire oranla da her yıl arttığını, Avrupa Birliğine (AB) bağımlı bağımlı ihracat yapısının da değiştiğini, Orta Doğu ve Afrika ihracatının neredeyse Avrupa pazarını yakaladığını ifade etti.
Babacan, pek çok ülkeyle yaptıkları serbest ticaret anlaşmları ve vizelerin kaldırılmasıyla ilgili anlaşmalar, yeni açılan büyükelçilikler, ticaret müşavirlikleri, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ofisleri, bunlarla koordineli bir şekilde yapılan Türk Hava Yolları (THY) seferleri ve bu tablonun da Eximbank tarafından hızla artan oranlarda desteklenmesinin önemli bir kompozisyon oluşturduğunu vurguladı.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanının hem Eximbank’ın hem de THY’nin yönetim kurulu üyesi olmasının stratejik bir adım olduğunu dile getiren Babacan, Kasım 2002’de Hazineden Sorumlu Bakan olarak göreve başladıktan 3 gün sonra Yeni Delhi’deki G20 toplantısına, o dönemde Türkiye ile Hindistan arasında doğrudan uçan bir havayolu şirketi bulunmaması sebebiyle Avrupa üzerinden gitmek zorunda kaldığını anlattı.
Babacan, bugün İstanbul’dan 98 ülkeye doğrudan uçuş yapılabildiğini, dünyada hiçbir havayolu şirketinin THY kadar çok ülkeye uçmadığını aktardı.
-"Türk iş dünyası elin taşıyla elin kuşunu vuruyor"-
"Türk iş dünyası elin taşıyla elin kuşunu vuruyor" diyen Babacan, şunları kaydetti:
"Ülke olarak sermaye birikimimiz hala istediğimiz düzeylerde değil. Tasarruf oranlarımız çok düşük. Türkiye’ye dışarıdan finansman cezbederek bu ekonomik çark dönüyor. Tasarruf açığımız olduğu için başka ülkelerdeki tasarrufları Türkiye’ye cezbederek bu büyümeyi finanse edebiliyoruz. Türkiye’ye her sene en az cari açığımız kadar finansman girmesi gerekiyor ki bu büyüme, bu istihdam, bu refah sağlansın. Bu da güvenle oluyor. Bu güvenin özünde bizim insanlarımız var. Güveni oluşturun ve iyi bir insan kaynağına sahip olun, dünyanın kaynağı gelir, bundan hiç endişeniz olmasın."
Türkiye’de iş gücü piyasası ile eğitim sistemi arasında ciddi kopukluk bulunduğuna dikkati çeken Babacan, Bazı mesleklerde ciddi eleman açığı olduğunu, bazı meleklerde de gençler üniversiteden mezun olduğunda o mesleğin bugünün ekonomisinde karşılığı olmadığını gördüğünü vurguladı.
Babacan, "Ayrıca sanayi ile üniversitenin işbirliğinin de güçlendirilmesi gerekiyor. Dünyada ortalama eğitim seviyesi Türkiye’deki gibi 6,5 yıl olup da 10 bin 500 dolar kişi başı milli gelire sahip ülke yok ama 6,5 yıl eğitim seviyesine sahip olup da 25 bin dolar kişi başı milli geliri olan ülke hiç yok. Dolayısıyla eğitimle ilgili sorunlarımızı çözmeden bizim 2023 hedeflerimize ulaşmamız ancak bir hayal" ifadelerini kullandı.
-"2023 hedefimiz dahi dünyaya bakıldığında hala yeterli bir hedef değil"-
Devlet olarak ihracata özel imkanlar ve destekler sağladıklarını söyleyen Babacan, ihracatın neredeyse yüzde 20’sinin artık şöyle ya da böyle Eximbank desteğinden geçer hale geldiğini anlattı.
Sermaye ve teknoloji yoğun ihraç mallarının 2002 yılındaki toplam 36 milyar dolarlık ihracatın yüzde 46’sını oluştururken geçen yıl toplam 152 milyar dolarlık ihracat içinde yüzde 63’lük paya sahip olduğu bilgisini veren Babacan, "17 milyon nüfuslu Hollanda’nın geçen yılki ihracatı 650 milyar dolar. 11 milyon nüfuslu Belçika’nın geçen seneki ihracatı 450 milyar dolar. 8 milyon nüfuslu İsviçre’nin geçen seneki ihracatı 226 milyar dolar. 5 milyon nüfuslu Singapur’un geçen yılki ihracatı 408 milyar dolar. 30 milyon nüfuslu Malezya’nın geçen yılki ihracatı 227 milyar dolar. Dolayısıyla bizim 2023 hedefimiz dahi dünyaya bakıldığında hala yeterli bir hedef değil. Dönüp dolaşıp katma değer noktasına geliyoruz" değerlendirmesini yaptı.
-"Avrupa Birliği’nde işler hiç iç açıcı değil"-
Babacan, Türkiye’nin temel ihracat pazarı olan Avrupa Birliğinde işlerin hiç iç açıcı olmadığını, bu tablonun da kısa bir süre içinde değişeceğinin öngörülmediğini belirtti.
Amerika Birleşik Devletleri’nde de son 6 ayda büyüme ile ilgili olumlu sinyaller olduğunu anımsatan babacan, ancak bunun şimdiye kadar görülmemiş miktarda karşılıksız basılan para ve şimdiye kadar görülmemiş boyutlarda oluşan bir borç stoku pahasına gerçekleştiğini dile getirdi.
Babacan, Japonya’nın da milli gelirin yüzde 230’una ulaşan bir borç stoku bulunduğunu, alınan tedbirlere rağmen bu rakamın yüzde 250’ye doğru gideceğinin öngörüldüğünü kaydetti.
Gelişmekte olan ülkelerde ise durumun farklı olduğunu, Afrika, Güney Amerika ve Doğu Asya’nın artık çok daha güçlü ve gelecek vaat eden ekonomiler olduğunu ifade eden Babacan, geçen yıl sonu itibariyle gelişmekte olan ülkelerin toplam ekonomik büyüklüğünün gelişmiş ülkelerin toplam ekonomik büyüklüğünü yakaladığını anımsattı. Babacan, 2013 sonundan itibaren artık gelişmekte olan ülkeler grubunun gelişmiş ülkelere göre daha büyük bir yurt içi hasılayı temsil edeceğini söyledi.
-"Bu yıl daha yüksek büyüme oranımız olacak"-
Kamu maliyesi konusunda çok dikkatli ve disiplinli bir çizgi izlediklerini vurgulayan Babacan, şöyle konuştu:
"Krizde pek çok ülkenin kamu borcu artarken biz son 3 yılda kamu borcumuzun milli gelire oranını yüzde 46’dan yüzde 36’ya tam 10 puan indirdik. Merkez Bankamız son derece yenilikçi ve dikkatli para politikalarıyla bir yandan enflasyonla mücadeleye devam ediyor, bir yandan finansal istikrarı sağlamak için faiz koridoru ve makro ihtiyati tedbirler uyguluyor, bir yandan da Hükümetimizin büyüme ve istihdam politikalarına destek verici bir çizgi izliyor. Şu anda gelişmekte olan ülkelerin para birimleri içerisinde en istikrarlı para birimi Türk Lirası.
Böyle bir tabloda bizim 2011’de çok yüksek büyüme oranlarımız gerçekleşti. Son 4 yılda 4,7 milyon ilave istihdam oluşturduk. Geçen seneki yüzde 2,2 büyümeye rağmen 1 milyon 88 bin istihdam sağlandı ve bunların yaklaşık yarısı kadınlardan oluşmakta. Bu yıl daha yüksek büyüme oranımız olacak. İnşallah gelecek yıl daha da yüksek büyüme oranımız olacak."
Büyümenin nereden geleceğinin de son derece önemli olduğuna dikkati çeken Babacan, "Eğer biz üreterek, yatırım yaparak, ihracat yaparak büyüyorsak hiçbir sorun yok ama bankalardan kredi çekip de tüketerek büyüyorsak işte o noktada biz ‘dur’ diyoruz. Kazanıp harcıyorsak yine sorun yok. Eğer halkımız geliriyle orantılı harcama yapıyorsa sorun yok ama kazanmadan, kredi çekerek harcıyorsak, hak etmediğimiz bir refah seviyesini yaşamaya çalışıyorsak, o noktada tedbirli olmalıyız. Allah korusun bu durum hem sosyal açıdan farklı bir tablo oluşur hem de makro ekonomik açıdan ciddi riskleri beraberinde getirebilir" uyarısında bulundu.
Babacan, bir başka bakış açılarının da "Ne kadar ihracat, o kadar iç tüketim" olduğunu kaydederek, Türkiye’nin böyle bir tabloda son derece dikkatli gitmesi, istikrar ve güven ortamını mutlaka koruması ve güçlendirmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
AA