Bölgenin en büyük rakip iki ülkesi Suudi Arabistan ve İran bu kez Yemen’de karşı karşıya geldi. İran son aylarda başkent Sana başta olmak üzere ülkenin birçok yerini ele geçiren Şii Husiler’i destekliyor.
Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri ise, Husilerin ilerleyişi sonrası güneydeki Aden kentine kaçan Devlet Başkanı Abdur Rabbu Mansur Hadi’ye destek veriyor.
İran’ın Suriye ve Irak’ın ardından da Yemen’deki varlığını da güçlendirmesine izin vermeyeceğini açıklayan Suudi Arabistan, bölgedeki müttefikleriyle Yemen’deki Husi mevzilerine yönelik bir askeri operasyon başlattı.
Bu operasyon, Suriye’de Esed’i destekleyen, Irak’ta da IŞİD’e karşı mücadele gerekçesiyle sahadaki etkisini artıran İran’dan rahatsız olan Riyad’ın Tahran’a karşı attığı en net adım oldu.
Suriye ve Irak’ta henüz İran’a karşı somut bir adım atamayan Suudi Arabistan, Yemen operasyonuyla Ortadoğu’daki İran varlığına daha fazla tahammül etmeyeceğinin en ciddi işaretini verdi.Aljazeera’nin haberi…
Husiler kimdir?
Yemen ile Suudi Arabistan sınırında bulunan Sada kent merkezinde yaşayan Husiler önceleri, Hz. Muhammed’in torunları olan ilk 5 İmam’ı (Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, İmam Zeynelabidin ve İmam Zeyd) meşru İslami önder kabul eden ancak Sünni Müslümanlar ile teorik ve pratik alanda çatışmayan Zeydi mezhebine mensup.
Sana Üniversitesi Eğitim ve Felsefe Bölümü üyesi Prof. Dr. Ahmed Muhammed Dağşi, Zeydi Mezhebi’nin genel görüşleri arasında yer almayan “Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman’ı Hz. Ali’den önce halife oldukları için suçlu ya da kafir görmek” gibi aykırı görüşlere sahip olan Carudiye ekolüne mensup olan Husi lideri Bedreddin Husi’nin İran’ın Kum kentinde ve Lübnan’da gördüğü ilahiyat eğitimi sonucu 12 İmam Şii mezhebini kabul ettiğine dikkati çekiyor. Dağşi, Husi hareketinin, ideolojik açıdan Yemen’deki Sünni ve Zeydi hareketlerden bağımsızlaşarak İran yönetimiyle paralel bir siyasal oluşuma dönüştüğü değerlendirmesinde bulunuyor.
Yemen’in en büyük Zeydi otoritesi şeklinde anılan İmam Kadı Muhammed İsmail Amrani’nin yanısıra İmam Maciduddin Mueydi, Muhammed el-Mansur, ve Dr. Murtaza Mahatvari, Muhammed Abdulazim el-Husi gibi Zeydi otoritelerin “gayrimeşru” ilan ettiği Husi Ensarullah hareketi Yemen Alimler Birliği tarafından da “fitne çıkarmak” ile itham edilmişti.
Yemen’de kriz nasıl başladı?
Yemen’de Ali Abdullah Salih rejiminin devrilmesinin ardından, Sünni Cumhurbaşkanı Hadi yönetimindeki hükümet iş başına geldi. İlerleyen süreçte hükümet güçleri ile Şii Husiler arasında çatışmalar ve gerilim patlak verdi.
21 Eylül 2014’te taraflar arasında “Barış ve Ulusal Ortaklık Anlaşması” imzalanmıştı.
Ancak daha sonra Yemen ordusu ile Husiler arasındaki çatışmalar ülkede karışıklık çıkarırken, diyalog görüşmelerinin kilit ismi Cumhurbaşkanı Hadi’nin özel kalem müdürü Ahmed Avad Bin Mübarek’in 17 Ocak’ta Husiler tarafından kaçırılmasıyla gerilim iyice tırmandı.
Cumhurbaşkanı Abdrabbu Mansur Hadi ve Başbakan Halit Bahhah’ın hükümeti, Husilerin ülkeyi silah baskısıyla otorite altında tutmasını protesto ederek eş zamanlı istifa ettiğini açıklamıştı. Ancak parlamento toplanamadığı için istifalar hiçbir zaman resmileşmedi.
Husiler, geçtiğimiz ay parlamentoyu feshedip yerine 551 üyeden oluşan, ülkeyi yönetecek Geçici Ulusal Konsey’i kurduğunu ilan etmişti.
Başkent Sana’dam kontrolü sağlayan Husiler daha sonra ülkenin güney kesimine doğru ilerledi. Devlet Başkanı Hadi de güneydeki Aden kentine geçerek yönetimi buradan üstleneceğini ilan etti.
Suudi Arabistan, İran ve ABD’nin Yemen’deki pozisyonu ne?
İran Şii Husilerin en büyük destekçisi. Geçmişte Yemen hükümeti, isyancılara İran tarafından gönderilen silahlara el koyduğunu açıklamıştı.
Son olarak İran’ın yoğun desteğini alan Husiler, Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile Hadi’nin Sittin Caddesi’ndeki konutuna saldırdı.
İran yönetimi Suriye, Irak ve Yemen’de kendisine yakın silahlı birliklerin olduğunu inkâr etmiyor.
İran’ın Yemen’deki etkisinden de bahseden İran Devrim Muhafızları Komutanı General Hüseyin Selami, Husi Ensarullah hareketinin, İslam Devrimi’nin temel prensipleriyle hareket ettiğini ifade etmişti.
Cumhurbaşkanı Hadi’yi güçlü biçimde destekleyen Suudiler Husilerin etkisinin artmasına net biçimde karşılar. 2009 yılında petrol zengini Suudi devleti Saada vilayetindeki Şii isyancılara karşı hava harekâtı düzenledi. Geçen sene de Husileri ‘terör örgütü’ ilan etti.
Riyad’lı yetkililer Husileri İran’ın bölgedeki temsilcisi olmakla suçluyor. Aşırı derecede varlıklı ve politik etkiye sahip olan Suudilerin Yemen’de kilit rol oynamayı sürdürmesi bekleniyor. Riyad daha önce İran’ı, ‘Yemen’den işgalci güçlerini çekmesi’ konusunda uyarmıştı.
Bölgenin güçlü Sünni devleti Suudi Arabistan ve güçlü Şii devleti İran arasında gergin olan ilişkiler, Yemen’in yıkıcı bir mezhep çatışmasına sürükleneceği kaygısına neden oluyor.
ABD yönetimi, Suudi Arabistan öncülüğünde başlayan hava operasyonlarına lojistik ve istihbarat desteği veriyor.
Washington’un en büyük kaygısı, ülkedeki güçlü unsurlardan biri olan Arap Yarımadası El Kaide’sinin (AQAP) etkisini daha da artırması.
Son durum Yemen halkı için ne anlama geliyor?
Yemen’in yarısı yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Halk yıllarca savaşlara ve istikrarsızlığa göğüs germek zorunda kaldı. Ekonomi zayıflıyor ve gelecek belirsizliğini koruyor. Arap Yarımadası’nda faaliyet gösteren El Kaide güçleri Husi karşıtlığının yükselişte olduğu Sünni bölgelerinde yayılmak için bu durumu kullanabilir.