Berlin Duvarı’nın yıkılışının üzerinden 26 yıl geçti. Çin Seddi’nin yapımının üzerinden ise binlerce sene… Uzmanlar ‘globalleşmeden’, ‘sınırların kalktığı’ndan bahsededursun hala sayısız ülke sınırlarını duvarlarla kapatmaya devam ediyor. Son günlerde bu ülkelere Macaristan ve Bulgaristan’da eklendi. Malum, Avrupa son birkaç aydan bu yana belki de tarihinin en büyük mülteci akını yaşıyor. Suriye’deki iç savaştan kaçan binlerce insan, Avrupa kapılarına dayanmış durumda. Bu mültecilerin çoğunluğu aynı şeyi istiyor, iyi bir gelecek. Ancak Avrupa ülkeleri pek de misafirperver değil. Savaştan, ölümden kaçan insanları, güvenli topraklarına almamak için ellerinden geleni yapıyor. Bu, bir duvarla dünyayı ikiye bölmek olsa da!
SAVAŞTAN KAÇARKEN DUVARA ÇARPMAK
Yeni Şafak’tan Merve Akbaş’ın haberine göre, Suriye’deki savaştan kaçan mültecilerin yaklaşık 2 milyonu Türkiye’de yaşıyor. Ancak Türkiye’yi ve çevresindeki Akdeniz ülkelerini transit alan olarak kullanmak isteyenler de var. Daha iyi bir gelecek, daha iyi iş olanakları, daha güzel eğitim seçenekleri için Avrupa ülkelerine geçiş yapmak çoğu mültecinin hayali. Ancak iltica başvurusunda bulunmak o kadar kolay değil. Çünkü önlerinde polislerden, tellerden, betonlardan oluşan koca duvarlar var. Hele ki yolunuz Macaristan’dan geçiyorsa.
ÇİN SEDDİ YENİDEN ÖRÜLÜYOR
Son zamanlardaki mülteci akınından aşırı derecede rahatsız olan Macar Hükümeti, bir süre önce sınırlarına tel bir duvar örme kararı aldı. Tel duvarın, özellikle komşu ülkelere geçmek isteyen mültecileri durduracağı sanılıyor. Macaristan’ın bu kararını benzer gerekçelerle Bulgaristan izledi. Şimdi Macar yetkililer sınırlarınıa tel, Bulgar yetkililer ise beton harçları göndermekle meşgul.
Çoğunluğunu Suriye ve Afganistan’lıların oluşturduğu mülteciler, Bulgaristan ve Yunan Adaları üzerinden Macaristan’a varmaya çalışıyor. Bunun en temel nedeni Macaristan’nın mültecilerin gitmek istediği Avrupa ülkelerine komşu olması. Aşırı sağın yükselişte olduğu ülke bu durumun önüne geçmek için sınırına 175 km’lik tel duvar örüyor. Amaç net. Geçtiğimiz hafta içinde de basında geniş yer tutan mülteci akınlarına karşı koyabilmek. Birçok Avrupalı politikacıdan, insan hakları savunucularından eleştiri alan Macaristan’ın savunması ise basit: “AB bizim şchengen sınırımızı korumuyor.”
DÜNYANIN UTANCI
Tarih gerçekten de tekerrürden ibaret. Çünkü bu duvarları tanımlamaya çalışırken hepimizin aklına Berlin Duvarı, Çin Seddi veya Roma’nın Gemenler’den korunmak için inşa ettiği sınırlar geliyor. Ama maalesef dünyanın gördüğü tek duvar bunlar olmadı. Meksika ile ABD, Fas ve Batı Sahra veya İsrail-Filistin arasındaki utanç duvarı farklı noktalarında sayısız insanı ikiye ayırmaya, tecrit etmeye devam ediyor. Sadece ve sadece çaresiz insanlara karşı örülen olan bu duvarların listesi uzatılabilir. Kuzey İrlanda’da mezheplere göre mahalleleri ayıran duvarlardan İspanya’daki Melilla duvarına dek değişmeyen tek şey her birinin utanç taşımaya devam ettiği.
Zorlu bir umut yolculuğu
“Bu duvar Avrupa’nın ve daha genel anlamda insaoğlunun fiyaskosunun bir sembolü”. Bu sözler İspanyol sanatçı Lorenzo Silva’ya ait. Silva’nın bahsettiği duvar ise Fas ile İspanya arasındaki Melilla bölgesinde. İspanya’nın Kuzey Afrika’daki tek kara parçası olan Melilla, hemen her gün yüzlerce genç Afrikalılarının umut yolculuğunun geçiş noktası oluyor. Tabi duvardan geçmek mümkün olursa. Melilla duvarının Kuzey Afrika’dan tamamen ayıran bir kule gibi olduğunu söylemekte beis yok.
Mahalle bölen mezhep
İrlanda’nın Belfast bölgesinde de uzun yıllar önce inşaa edilmiş bir çok duvar var. Ülkede uzun yıllar boyunca, Protestanlar ve Katolikler arasında yaşanan iç savaş sırasında iki komşu bina arasına dahi duvar örülmüş! Bölge içindeki Protestan ve Katolik mahallelerini, sokaklarını ayıran sayısız duvar hala ayakta. Duvarların işe yarayıp yaramadığı ise meçhul ama şimdilerde bu duvarlar sokak sanatçılarının oldukça işine yarıyor!
“Alphaville” veya kara mizah bölgesi
Kuşkusuz dünyadaki duvaların hepsi aynı amaçla yapılmadı. Brezilya’nın Sao Paulo kentinde yer alan Alphaville yerleşim alandaki duvar da aslında ütopik bir romandan fırlamış gibi. 1970’lerde kentin zengin ve elit sınıf için kurulan bu bölgesinin sakinleri, bölgenin fakir insanlarıyla aynı karede görülmek istemiyordu. Suç oranlarının artmasını ve şiddeti bahane göstererek bir duvar inşa etmeye başlamış. Öyle böyle bir duvar da değil bu. Kendilerini dışardaki tüm kötülüklerden (!) koruyan bu duvar tam 3 metre yüksekliğinde 65km uzunluğunda. Unutmadan bu garip duvarı koruyan binden fazla güvenlik görevlisi de iş başında.