Ortadoğu’da 30 yıl savaşları çıkabilir

Olaylar
İran tarafından desteklenen terörist grup Haşdi Şabi’nin Irak Meclisi kararıyla ordunun bir parçası olarak resmiyet kazanması, Ortadoğu’da kaosa zemin hazırlıyor. Ortadoğu’nun uzun s...
EMOJİLE

İran tarafından desteklenen terörist grup Haşdi Şabi’nin Irak Meclisi kararıyla ordunun bir parçası olarak resmiyet kazanması, Ortadoğu’da kaosa zemin hazırlıyor. Ortadoğu’nun uzun soluklu bir savaşa sürüklendiğini belirten uzmanlar, Musul’un DEAŞ’tan temizlenmesinin ardından bölgede yaşanacak değişim, resmiyet kazandırılan Haşdi Şabi’yi ve ABD’nin Ortadoğu’daki kaos yaratma çalışmaları hakkında Yeni Şafak’a açıklamalar yaptıç

MUSUL’DA ETNİK TEMİZLİK YAPILABİLİR

Yenişafak’ın haberine göre, Musul’un DEAŞ’tan temizlendiği zaman bölgede yaşanabilecek durumla ilgili açıklamalarda bulunan Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Ortadoğu Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Tomar, “Musul çok stratejik ve büyük bir şehir. Musul’a harekatın bugüne kadar gecikmiş olması da bununla alakalı. Musul ve Halep, Suriye ve Irak’taki savaşın belirleyicisi durumunda. Şayet Musul’da bir katliam olursa, bölge uzun müddet durulmaz. Ancak dengeli ve adil bir yönetim kurulursa, etnik-mezhebi temizlik yapılmazsa tüm bölge için bir ümit ışığı doğabilir. Tek temennimiz bu” dedi.

İÇİNDEN ÇIKILMAZ HALE DÖNÜŞÜYOR

Ortadoğu’da tehlike uyandırmaya başlayan Haşdi Şabi tehlikesini değerlendiren Tomar, Selefi akımların radikalleşerek El-Kaide, DEAŞ benzeri örgütlere dönüşmesi ve yaptıkları insanlık dışı hareketlerin karşısında bu sefer de Haşdi Şabi adı verilen radikal Şii milisler ortaya çıkıyor. Bölge devletlerinin desteğine büyük güçler de ilave olunca Ortadoğu içinden çıkılmaz bir hale dönüşüyor. Tel Afer ve Musul’da yapılacak etnik ve mezhebi katliamlar Ortadoğu’da ’30 Yıl Savaşlarına’ yol açabilir” diye konuştu.

MUSUL’U KİM YÖNETECEK?

“Ortadoğu için beklediğimiz korku, oluşabilecek uzun soluklu mezhep savaşları” diyen Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ufuk Ulutaş, “Mezhep çatışması Irak’ın bölünmesine yol açabilir. Bölgede çok sayıda örgüt bulunuyor. Bunlara ilave olarak dış güçlerinde baskıları arttığında ortaya çıkacak çatışma ortamında uzun soluklu savaşların meydana gelmesine yol açabilir. Bugünün önemli sorusu Musul DEAŞ’tan temizlendiğinde bölgeyi kim yönetecek. Irak ordusunun gücü yetmediği için İran destekli Haşdi Şabi’ye resmiyet kazandırdı. Yaşanan bu gelişme gölgedeki katliamları tetikleyecek” ifadelerini kullandı. DEAŞ’ın Musul’dan temizlendikten sonra bölgedeki etnik ve mezhebi fay hatlarını yeniden harekete geçireceğini kaydeden Ahi Evran Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serhat Erkmen, “Demografik yapının değişmesiyle birlikte Irak’ta parçalanmalar yaşanabilir” dedi.

SAVAŞ SUÇU İŞLİYORLAR

Dış Politika Uzmanı Can Acun “Şii milislerin kurduğu Haşdi Şabi örgütü tamamen başıboş insanlardan oluşmaktadır. Çeteler halinde ilerleyen bu örgüt şu anda merkezi Irak ordusundan çok daha güçlü bir konumda bulunuyor. Sayıları ise yaklaşık 150 bin civarındadır. Özellikle terör faaliyetleri içerisine giren ve savaş suçları işleyen yapılar olarak ortaya çıktılar. Sünnilerde intikam almaya yönelik birçok intikam gerçekleştirdiler. Buradaki en önemli ayrıntı merkezi Irak ordusu güçlendirilmesi gerekirken burada çete yapılanması olan Haşdi Şabi güçlendirildi” dedi.

DEAŞ’TAN FARKI YOK

Haşdi Şabi’nin ülke genelinde kontrol sağlamaya başladığını kaydeden Acun, ” Musul ve Telafer’de yapılan operasyonlarda da bu örgütün daha fazla etkili olduğunu görmek mümkün. Bu nedenle Irak Meclisi Haşdi Şabileri meşru Irak ordusunun bir parçası olarak tanımladı. Bundan sonra örgütün yapılanmasının gittikçe artacağını gözlemlemekteyiz. İran’ında Irak üzerindeki kontrolü artmış olacaktır. Haşdi Şabi’nin DEAŞ’tan farkı yok. Musul ve Telafer’e Haşdi Şabi çeteleri girerse katliam endişesi içerisindeyiz” diye konuştu.

49 bin Sünni’nin hayatı tehlikede

Musul’un en büyük sorununun, DEAŞ sonrası düzenin nasıl olacağına ilişkin ciddi bir çatışma riski olduğunu kaydeden Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Ortadoğu Uzmanı Oytun Orhan, “Şu an Musul’un kontrolü için çok faklı aktörler bulunuyor. Bu faktörler arasında PKK, yezidi milis güçleri, Haşdi Şabi, Irak ordusu yer alıyor. Tabi birde bunlara dış güçleri eklemek gerekiyor. Yaşanılan bu gelişmeler Musul’da federal bölgelerin kurulmasına yol açabilir” diye konuştu. Haşdi Şabi’nin radikal ve kontrol dışı bir yapılanma olduğunu kaydeden Orhun, “Irak merkezi belirli kanunlar çıkarıp bu örgütü kontrol altına almaya çalışsa da tamamen kontrol dışında kalıyor. Haşdi Şabi bir çatı yapılanmadır. Bu yapı içerisinde son derece radikal unsurlar yer alıyor. Örgüt mezhepçi duygularla hareket ediyor. Özellikle Musul’da Haşdi Şabi’nin katliam yapma arzusu bulunuyor. DEAŞ, Telafer’i ele geçirdiğinde oradaki Şiilere yönelik bir katliam yapmıştı. Şuanda da Haşdi Şabi’de intikam arayışı içerinde. Telafer’e girerse 40 bin civarında Sünni nüfusun hayatı tehlikeye girer. Yaşanılan gelişmeler Ortadoğu’yu mezhep savaşlarına sürükleyebilir” dedi.AN’IN ETKİSİ ARTAR

İRAN’IN ETKİSİ ARTAR

Musul’u kim DEAŞ’tan kurtarırsa yönetime de onun geçmek isteyeceğini kaydeden Kadir Has Üniversitesinde Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Kasım Han ise, “Bölgeye Haşdi Şabi girerse İran’ın etkisi artacaktır. Artık Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile Irak Merkezi Yönetimi arasında bugüne kadar dondurucuda bekletilen ve Kürdistan Yönetiminin arzusu olduğunu bildiğimiz bağımsızlık da dahil olmak üzere yeni ve bölgede dengeleri değiştirici bir takım pazarlıkların başlamasının da kapısı açılmış olacak” şeklinde konuştu.Musul’u kim DEAŞ’tan kurtarırsa yönetime de onun geçmek isteyeceğini kaydeden Kadir Has Üniversitesinde Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Kasım Han ise, “Bölgeye Haşdi Şabi girerse İran’ın etkisi artacaktır. Artık Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile Irak Merkezi Yönetimi arasında bugüne kadar dondurucuda bekletilen ve Kürdistan Yönetiminin arzusu olduğunu bildiğimiz bağımsızlık da dahil olmak üzere yeni ve bölgede dengeleri değiştirici bir takım pazarlıkların başlamasının da kapısı açılmış olacak” şeklinde konuştu