Rûdaw haber bültenine konuk olan Selahaddin Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Rıdwan Badini, “Kızıl Kürdistan 1923’te Lenin döneminde, resmi olarak 4 reyondan oluşan bir bölge olarak kuruldu. Sosyalist Sovyetler Birliği sınırları içinde Azerbaycan Cumhuriyeti’ne bağlı otonom bir bölge olarak yer alıyordu” ifadelerini kullandı.
Badini, “Arşiv belgelerine göre, Karabağ’da 1923’te Kürtlerin oranı yüzde 72’ydi. Yüzde 28’i de Azeri ve Ermenilerden oluşuyordu. Bu konuyla ilgili belgelere isteyen herkes ulaşabiliyor” diye konuştu.
Lenin ve Staline baskı yapıldığını belirten Dr. Badini, “1923’ten 1929’a kadar ayakta kalan Kızıl Kürdistan’ın yönetimi tamamen Kürtlerden oluşuyordu. 1929’da iktidara gelen Stalin tarafından bu yönetime son verildi. Azeri ve Ermeniler arasındaki milliyetçi kesimler Kürtlerin buradan sürülmesi için Lenin ve Stalin’e baskı yapmış, etkilemeye çalışmıştı” şeklinde konuştu.
Başkürdistsanlı profesörün anlatımları
“Stalin’in 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkilerini bozmamak ve daha iyi ilişkiler geliştirmek için Kızıl Kürdistan’ı dağıttığı söyleniyor, bu ne kadar doğru?” şeklindeki soruya Dr. Badini şöyle cevap verdi:
“O zamana ait çok fazla rivayet ve gerçek saklandı, gözardı edildi. Örneğin Başkürdistan var. Bir gün Başkürdistanlı bir profesör ile görüştüm. ‘Babamın masasında sürekli Kürtçe-Rusça sözlük görüyordum’ dedi. Ona, ‘Kürtçe’den ne anlıyorsun, bizim Kürtlerle ne bağımız var?’ diye sordum. Nasıl olur da Kürtçeyi iyi biliyorsun? dedi. Profesörün kendisi Başkürdistan üzerine kalın bir tarih kitabı yazdı. Demek istediğim sadece Kızıl Kürdistan’da değil diğer bölgelerdeki Kürtleri de asimile etmek istediler.
1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti, Sovyetler Birliği’ne bağlı çok sayıda Türki cumhuriyeti kendi bağlamaya çalıştı. Onları Türkofon yapmak istediler, Persefon değil. (Türkofon: Resmi dil olmasına gerek olmadan, Türk olsun ya da olmasın, Türkçeyi konuşan, ve Türk kültürüne ilgi duyan, kültürü tanıyan insanlara verilen genel isim)”
Vekil Mustafayev’in girişimleri
Foto: Wekil Mustafayev
“Daha sonra Kızıl Kürdistan Kürtleri haklarını elde edebilmek için hiçbir girişimde bulundu mu?” şeklindeki soruyu cevaplayan Dr. Badini şöyle dedi:
“Çok ilginçtir rahmetli Wekil Mustafayev, 1938’de doğdu yani Kızıl Kürdistan’ın dağılmasından 9 yıl sonra Özbekistan sahralarında doğdu. 1980’lerde ise bir aktivist olarak Kızıl Kürdistan için girişimlerde bulundu. Kendisi hukuk okumuş ve Rusya ordusunda görev akmıştı. Daha sonra Kırgızistan Cumhuriyet Gençlik Komisyonu Başkanı oldu. Ancak her zaman Kürt bir şahsiyet olarak tanındı. 1985’te ‘Kürtlük konusunda ileri gittiği’ gerekçesiyle yakalandı.
Daha sonra açıkça, belgelerle, ispatlarla Kürdistan davasını yürütmeye başladı. Sovyetler Birliği’nden Kızıl Kürdistan’ın tekrar kurulmasını talep edebilmek için Kürt bir kitleyi çevresinde toplamaya çalıştı. Yekbun isimli bir dernek kurdu. Bu dernekte Sovyetler’deki tüm ülkelerden Kürt aydınlar çevresinde toplandı. Moskova’da çok büyük konferans düzenledi, taleplerini kamuoyuna açıkladı. O zaman çok iyi bir destek aldı.
Maalesef o zaman Kürdistan Bölgesi ve diğer parçaların da durumu kötü olduğu için verilen sözler tutulmadı ve sonuçsuz kaldı.”
“1 milyon 500 bin Kürt var”
Dr. Badini, “O dönem Sovyetler Birliği Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı’nı savunuyordu. Neden diğer milletler devletlerini kurarken sadece Kürtler kuramadı?” sorusuna ise şöyle cevap verdi:
“O zaman Kürtler 6-7 ülkeye dağıtılmış, birlikten yoksun ve zayıftılar. Mesela Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan gibi ülkelerde dağınık yaşıyorlardı. Şimdi bu bölgedeki Kürtlerin toplam nüfusu 1 milyon 500 bin kişiyi buluyor. Kürtler ülkelere dağıtılmıştı. Özellikle Ermenistan ile Azerbaycan’ın Kürtlere karşı sistematik, özel bir programları vardı. Çünkü iki ülke Kürdistan coğrafyasının yarısında hak iddia ediyor. Bu çelişkilerden dolayı Kürtlere karşı duruyorlarda, etkin rol oynamasını istemiyorlardı. Bu yüzden Kürtlerin Kendi Kaderini Tayin Hakkına hep karşı çıktılar.
“Bu konuda yüzlerce kitap var”
Dr. Rıdwan Badini, “O döneme ait çok kaynak var. Bir çok aydın ve yazarın evinde o dönemden kalan kitaplar gördüm. Öğretmen ve uzmanlar tarafından hazırlanmış Kürtçe kitaplardı. Mesela o dönemin en ünlü olanı Heciye Cindi Okulu’ydu. Celile Celil ile Ordixane Celil’in babası Casime Celil hükümetin desteğiyle büyük bir kütüphane kurmuştu. Bu konuda yüzlerce kitap var” dedi.
“Kürtler ilk kez Kızıl Kürdistan’da bir otonomi sahibi, hak sahibi oldu. Sadece 6 yıl ayakta dursa da tarihi olarak çok değerlidir” diyen Dr. Badini, “Kürdistan Bölgesi’nin bu mirası sahiplenmesi lazım. Buralar Kürtlerin ata toprağıdır, Kürt burayı tekrar alabilir. Çünkü meşru olmayan bir şekilde Kürtlerde aldılar” ifadesini kullandı.
Dr. Badini, “Vekil Mustafayev’in cenazesi Kürdistan Bölgesi’nde defnediliyor. Öyle umuyorum ki onun Kürdistan’a gömülen bedeni, Sovyetler Birliği Kürtleri’nin özgürlük ve kurtuluş tohumu olacaktır” diye konuştu.