Topraklarından sürülen Filistinlilerin anıldığı ‘nakba’nın yıldönümünde binlerce Arap’ın İsrail sınırlarına dayanması Arap Baharı’nın İsrail’e de ulaştığı yorumlarına yol açtı. 13 kişinin öldüğü olayların ardından Tel Aviv, askeri gücüne rağmen sınırlarına yüklenecek yüz binlerce sivile nasıl karşı koyacağı sorusuna cevap arıyor.
Ortadoğu’da gösteriler ve ayaklanmalarla kendini gösteren Arap Baharı önceki gün ilk kez ciddi bir şekilde İsrail’in kapısını da çaldı. Suriye ve Lübnan’dan İsrail’e girmeye çalışan binlerce sivilin üzerine atış açılması sonucu 13 kişi hayatını kaybederken yüzlerce kişi de yaralandı. Fakat son olay Arap Okyanusu’nun ortasında küçük bir ada olan İsrail’in ‘askeri ve istihbari caydırıcı gücüne rağmen’ sınırlarına yüklenecek yüzbinlerce sivile nasıl karşı koyacağı konusunda da ciddi soru işaretleri meydana getirdi. Aluf Benn imzasıyla dün İsrail’in Haaretz gazetesinde yayımlanan analizde önceki gün Suriye ve Lübnan’da ‘nakba-felaket günü’ dolayısıyla yapılan gösteriler sırasında Filistinlilerin İsrail sınırından içeri girmesiyle ‘İsrail ormanın ortasında bir villada konforlu bir şekilde yaşayabilir.’ hayalini de paramparça ettiğini belirtiyor. Özellikle Suriye’deki isyanların İsrail’e yayılma ihtimalinin ortaya çıktığını belirten Benn, Suriye lideri Beşar Esed’in devrilmesinin İsrail için daha tehlikeli sonuçlar doğuracağını ifade ediyor. Benn’e göre İsrail halen Esed’in ayaklanmaları bastıracağını umut ediyor.
Uzmanlar her ne kadar açıkça dile getirilmese de İsrail için en kötü senaryonun toprakları dışında yaşamaya mahkum edilen milyonlarca Filistinlinin, diğer Arap halklarının da desteğiyle sınırı geçerek topraklarını zorla geri almaya çalışma ihtimalini gösteriyor. Bunu ilk kez önceki gün deneyen mültecilerin daha sonraki süreçte daha da büyük kalabalıklar halinde bunu tekrarlamak isteyebileceğinin de altı çiziliyor.
Bu tehlikeye işaret eden İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, bundan sonraki süreçte sadece sınırın dibinde değil, başka yerlerde de bu tür büyük gösteriler düzenleneceği uyarısında bulunuyor.Bazı İsrailli akademisyenler, polisin bu tür olaylara karşı eğitilmesini önerirken, bazıları ise sınır boyunca mayın döşenmesini tavsiye ediyor. Barak’ın yardımcılarından Amos Gilad ise İsrail’e bu ve benzeri olaylara karşı tavrını daha da sertleştirmesini önerirken, geçmişte karşı konulması imkansız pek çok olayı bastırdıklarını öne sürüyor.
Halen toprakları dışında başta Ürdün, Lübnan, Suriye ve Körfez ülkelerinde olmak üzere 7 milyondan fazla Filistinlinin yaşadığı tahmin ediliyor. 1,5 milyonluk Gazze nüfusunun da çok büyük bir kısmı mültecilerden oluşuyor. İsrail sınırları (1967 sınırları) içinde yaşayan yaklaşık 1,5 milyonluk Filistinlinin yanı sıra Batı Şeria ve Gazze’deki 4 milyon kişi de İsrail’in uyguladığı farklı baskı ve ırkçı politikalarla karşı karşıya bulunuyor. Kendisini Ortadoğu’nun tek demokratik ülkesi olarak ilan eden İsrail’in, son yıllarda yürürlüğe koymaya başladığı ırkçı kanunlar, demokratik kuralların sadece Yahudiler için geçerli olduğu şeklinde yorumlanıyor. Mısır’dan sonra Suriye’nin demokratik bir yapıya kavuşması durumunda İsrail’in mutlu günlerinin artık geride kalacağını belirten Arap akademisyenler, İsrail’in askeri gücünün Arapların sivil eylemlerine karşı koyamayacağını ifade ediyor.
İhsanoğlu: İsrail’in yeni bir savaş çıkarmasını önleyin
İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, İsrail’in kuruluşunun yıldönümünde gerçekleştirilen gösterilerde İsrail’in yaptığı saldırıları kınadı. İhsanoğlu gösterilerin barışçıl amaçlı olduğunu belirtirken, olayların kontrolden çıkmasının sorumluluğunun tamamı ile İsrail’in olduğunu söyledi.
Masum ve sivil insanlara yapılan bu saldırılar ile uluslararası hukukun ihlal edildiğini kaydeden İhsanoğlu, ayrıca uluslararası topluma, bölgenin İsrail tarafından yeni bir savaşa sürüklenmesinin önünün alınması çağrısını yaptı. İhsanoğlu, bununla birlikte İsrail’in bu saldırılarının durdurulması ve uluslararası hukukun uygulanabilmesi için İsrail’e baskı yapılması gerektiğini de dile getirdi. Filistinlilerin, Nakba (Felaket) günü olarak andığı İsrail’in 1948’deki kuruluş yıldönümünde, Suriye, Lübnan ve Gazze’den sınırı geçmeye çalışan Filistinli protestoculara ateş açılması sonucu 13 kişi ölmüş, yüzlerce mülteci yaralanmıştı.
Gazze’ye yardım götüren Malezya gemisine ateş açıldı
İsrail ablukası altındaki Gazze’ye yardım götüren bir Malezya gemisine ateş açıldığı bildirildi. Pardana Küresel Barış Vakfı’ndan yapılan açıklamada, İsrail donanmasının, gemiyi kuşatarak ateş açtığı ifade edildi. Geçen yıl Mavi Marmara gemisine yapılan baskının yıldönümü olan 31 Mayıs’ta bölgeye yeni filo gönderme hazırlıklarının devam ettiği bir dönemde yaşanan olayda ölen ya da yaralanan olmadı. İsrail basını, Mısır tarafından gelen ve Gazze kıyılarına yaklaşan Moldova bayraklı gemiye uyarı ateşi açıldığını doğrularken geminin daha sonra geldiği yöne doğru gittiği belirtildi. Yardım gemisinde 7 Malezyalı, iki İrlandalı ve 2 Hintli barış gönüllüsünün bulunduğu belirtildi. Gemi, Gazze’nin tahrip olan kanalizasyon sisteminin yenilenebilmesi için plastik atıksu borusu taşıyordu.
Bu arada dört yıldır süren husumete son vererek birlik hükümeti kurma konusunda 4 Mayıs’ta tarihi bir anlaşmaya imza atan Filistinli gruplar El Fetih ve Hamas dün Mısır’ın başkenti Kahire’de detayların ele alınacağı görüşme maratonunu başlattı. Varılan mutabakata göre öncelikli olarak oluşturulması öngörülen geçici hükümetin üyeleri belirlenecek. Ancak hükümetin başına kimin getirileceği, bakanların kimlerden oluşacağı büyük bir soru işareti oluşturuyor.
Tımeturk