Gerçekleşen Arap Rönesansıdır!

Olaylar
Röportaj: Arzu Erdoğral Suriye’de sular bir türlü durulmuyor. Beşar Esad yönetimi her ne kadar iktidarı bırakmaya niyetli olmasa da halk kesin bir dille onun gitmesini istiyor. Konu ile ilgili g...
EMOJİLE

Röportaj: Arzu Erdoğral

Suriye’de sular bir türlü durulmuyor. Beşar Esad yönetimi her ne kadar iktidarı bırakmaya niyetli olmasa da halk kesin bir dille onun gitmesini istiyor. Konu ile ilgili gelişmeleri konuştuğumuz Gazeteci Yazar Osman Atalay, “yaşananlar, Arapların köklerine dönüş sürecinin başlangıcıdır.” Dedi.

Diktatörlere yönelik başlayan halk isyanının ilk çıkış noktası Tunus’tu… Mısır, Libya derken Suriye’ye kadar uzanan bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

GERÇEKLEŞEN ARAP RÖNESANSIDIR

Arap dünyasında diktatörlüklerin artık sonu gelmiştir. Bu coğrafyada yeni jenerasyonun diktatörlüğe karşı verdiği muhteşem isyanlara şahit oluyoruz. Tunus, Mısır, Libya, Yemen, Bahreyn ve Suriye de zalim diktatörlerin ne duruma geldiklerini görüyoruz. Bu süreç, son 40 yılın Arap dünyasında artık dayanılmaz bir hal aldığını ve yeni bir dönemin (Arap baharının) müjdesidir. Arap gençliğinin bir uyanışı, yeniden doğuşu ve Arap Rönesans’ını gerçekleştirdiğine şahit oluyoruz. Bu aslında heyecan verici bir durum… Yasaklar baskılar işkenceler ve yolsuzluklara yeter diyen kararlı yeni bir Arap jenerasyonu ile karşı karşıyayız. Tabi ki bunun bedeli biraz ağır olacaktır, kolay değil.

ORYANTALİST KALEMLER SÜRECİ OKUYAMIYOR

1948 Arap İsrail savaşı nasıl Arapları birleştirdi ise, bu Arap isyan süreci de er ya da geç yeni bir birlikteliği beraberinde getirecek. Bununla birlikte batı daha farklı bir Arap dünyası ile karşı karşıya gelecektir. Bu süreç doğal bir süreçtir. Ama bu süreci okuyamayan bazı oryantalist kalemler yanıldıklarını anlayacaktır. Arap dünyasına oryantalist rüyalar ile bakan ve yorumlayan kafalar bu süreci yanlış değerlendirmeye devam edecektir. Yaşananlar, Arapların köklerine dönüş sürecinin başlangıcıdır.

YARALILAR KORKUDAN HASTANEYE GÖTÜRÜLEMİYOR

Bu süreçte en çok yara alan ülkelerden biride Suriye oldu. Gelen haberler ise hiç iç açıcı değil. Size ulaşan son bilgiler nedir?

Suriye de 40 yıllık baas diktatörlüğü var. Bugüne kadar halkına yaşam hakkı tanımayan özgürlükler ve adalet noktasındaki tavrı ile dünyanın en katı rejimini inatla sürdürdüğüne şahit olduk. Son gelen haberler çok kötü. Şehirlerin giriş ve çıkışları kontrol altında. Geceleri evlere giriliyor 15-70 yaş arası insanlar gözaltına alınıyor.

9 bin kişi gözaltında Bu rakam sürekli artıyor. 900 ölüm haberi geldi. 3000 kayıp var. Şehirlerin elektriği, telefon bağlantısı kesiliyor.Gıda ve ilaç  sıkıntısı var. Yaralılar korkudan hastanelere götürülemiyor, evlerde bakılıyor. Dünya Suriye de nelerin olup bittiğini öğrenemiyor. Tam bir karartma uygulanıyor.

BEŞAR ESAD BABASININ YOLUNDAN GİDİYOR

Baas rejimi, baba Esad, Hama katliamı ve oğul Esad… Yıl 2011…Tüm bu kelimelerin toplamında nasıl bir görüntü ile karşılaşıyoruz?

Dün baba Hafız Esad, Hama şehrinde 30 bin Müslüman’ı katletti, 20 bin insanın hala mezarları belli değil, bunlar kayıp. 1974 ve 1982 yılında ise Lübnan da Filistinli 26 bin Müslüman’ı katletti. Arap halklarını, Nusayri Arap milliyetçiliği adı altında Filistin davasına sahip çıktığı yalanı ile kandırdı. Bugün ise oğul Esad, babasının yolundan gidiyor. Yıl 2011 Mart ayı itibarı ile yüzlerce ölü, binlerce yaralı ve binlerce gözaltılar ile babasının yolundan gidiyor. Aile diktatörlüğü devam ediyor. Görüntü, İslam dünyasının uyanması ve gerçeği görmesi açısından çok vahim… Filistin davası ve İsrail düşmanlığı ile ayakta kalmaya çalıştılar. Yalanlar ve Filistin maskesi ile de iktidarlarını uzun yıllar sürdürdüler. Ama buraya kadar… Artık Arap İslam dünyası Suriye’nin yalanlarına inanmayacak kadar güçlü bir duruma geldi çok şükür.

SONUNA KADAR SAVAŞ VAR REFORM YOK

Suriye halkı Esad’ın gitmesini istiyor. AB’in uyguladığı ambargo sizce ne kadar etkili olacak?
AB, üst düzey 13 Suriyeli isme ambargo uyguladı. Fakat Suriye’de insanlar gece evlerinden alınıyor, işkence ediliyor, öldürülüyor. Açlık ve ambargo ile yıldırılmaya çalışılıyor. Beşar’ın kuzeni Rahmi Mahluf ise sonuna kadar savaşacağız ülkeyi terk etmeyeceğiz diyor. Yani sonuna kadar reform yok savaş var mesajı karşısında ab ses çıkarmıyor. Bosna ve Gazze’de yapılan katliam ile Suriye de yapılan arasında hiçbir fark yok. AB’nin katliamlara karşı yaptırımı epey zaman alır. Onlar Suriye de Esad’ın gitmesinin kesin olarak belirmesini bekliyorlar.

Suriye bölgesinde önemli bir konuma sahip… Bu önem aslında dengeleri esas aldığımızda tüm dünyayı ilgilendiriyor. Sizce gelişmelerin yankıları nerelerden duyulacak?

ARAP HALKLARI KÖKLERİNE DÖNÜYOR

İran, Hizbullah, Lübnan, Türkiye, Suud, Ürdün ve Irak, Suriye’deki gelişmelerden olumsuz etkilenecektir algısı çok konuşuluyor. Fakat değişim Suriye de başlamadı ve Suriye’ye özgü değil. Arap dünyasında başlayan bu değişim Suriye’yi etkiledi. Suriye’de gerçekleşen aslında Arap Rönesans’ının bir parçasıdır. Batı ve Türkiye de bunu kabul etmek zorunda. Sancılar ve kırılmalar olacak bundan kaçış yok. Arap isyanı bir müddet sonra dünyanın çok farklı bölgelerinde harekete geçecektir. Bu değişim doğal ve engellenmesi mümkün olmayan bir “Arap halklarının köklerine dönüş hareketidir.” Beklemek ve görmek gerekiyor. Sabırla yaklaşmak lazım…

Türkiye’ye yönelik acil yardım çağrıları var. Şu an itibarı ile bu çağrılara ne kadar kulak verebildik? Öte yandan hazırda bekleyen bir batı da var… Kanın durması için yapılması gereken nedir?

BEŞER AİLESİ İLE HALK ARASINA KAN DAVASI GİRMİŞTİR

Acil yardım çağrıları var. Gıda ve ilaç, özellikle de kanın durması için BM Kızılhaç’ın ülkeye girişine izin verilmedi. kanın durması için yapılması gereken ülkede siyasi yasakların sona ermesi ve en kısa zamanda demokratik seçimlerin tarihinin açıklanmasıdır. Bu saatten sonra halk artık reform demiyor bırak git diyor.. Beşar ailesi ile Suriye  halkı arasına kan davası girmiştir.

on5yirmi5.com