Kopenhag Üniversitesi’nde öğrenci olan Alisiv Ceran yaptığı bir tren yolculuğu sırasında başka bir yolcu tarafından terörist sanılarak polise ihbar edildi. Antonio Faiola ve Suat Mekhener’in Washington Post’ta yayınlanan haberine göre, Müslüman liderlerin ayrımcılık ve saldırganlıktan şikâyet ettiği Avrupa’da, terörist olmayan Alisiv Ceran terörist muamelesi gördü.
21 yaşındaki Kopenhag Üniversitesi öğrencisi Ceran, kısa bir zaman önce çantasında bilgisayar yazıcısıyla trene bindi. Sabahki sınavın stresiyle, trende giderken “11 Eylül Saldırıları Sonrası Amerika” adlı yazıyı okumaya başladı. Ancak trendeki bir yolcu, sadece sırt çantası taşıyan sakallı bir Müslüman’ın terör saldırılarıyla ilgili bir kitap okuduğunu görünce kaygılandı. İhbarı alan kent yetkilileri bütün kentte insan avı başlattı. Ceran’ın yüzü internette ve ulusal televizyon kanallarında yayınlandı. Arkadaşları Ceran’ın tutuklanmasından veya sokakta vurularak öldürülmesinden korktuklarını söyledi.
Babasının kendisi için ilk kez bu kadar endişe duyup ağladığını gördüğünü söyleyen Ceran, haberleri gördükten sonra polisi aradı ve polisler gelinceye kadar üniversitedeki bir tuvalette saklandı. Ceran ayrıca, durumu gördükten sonra İslamafobya’ın Kopenhag’da ne denli büyüdüğünü anladığını, çünkü herkesin Müslümanları terörist olarak gördüğünü söyledi.
Ceran’ın yaşadıklarını duyan bazı öndegelen dinadamları Amerika’daki Müslümanlar’ın 11 Eylül saldırıları sonrasında çektiklerinin aynısını Avrupa’daki Müslümanlar’ın bugünlerde yaşadığını söylüyor.
O zamanlar daha çok El Kaide korkusu yaşanırken, şimdi herkesi IŞİD ve IŞİD saflarında savaşmak için Avrupa’dan Suriye ve Irak’a giden binlerce cihatçının korkusu sarmış durumda. Merkezi New Yor’taki istihbarat firması Soufan Grubu, içlerinde birçok Amerikalı’nın da bulunduğu IŞİD’e destek için Avrupa’dan en az 3 bin kişinin gittiğini savunuyor.
IŞİD’e Fransa’dan katılan bir militan, Belçika’da geçen yıl bir intihar saldırısı düzenlemişti. Avrupa’da yetişen ve IŞİD’e katılan gençlerin doğdukları veya büyüdükleri ülkelere geri dönmeleri halinde yaşanabilecek tehlike politikacılar, medya ve halk arasında büyük tedirginlik yaratıyor.
Danimarka’nın üçüncü büyük partisi olan Halk Partisi’nden Marie Krarup, bunun bir medeniyetler çatışması olduğunu söyledi. Danimarkalı milletvekili, asıl kabahatin Müslümanlar’a eşlerini dövme ve müslüman olmayanların öldürülmesi izni veren İslam dininde olduğunu savundu.
Müslüman liderler, bu tür yaklaşımlar ve sünnet gibi İslami uygulamaları kısıtlayan yasaların çıkması için verilen çabaların Müslümanlar’a olan saygıyı azalttığına ve halkı höşgörüden uzaklaştırdığına dikkat çekiyor.
Almanya’nın Köln kentinde geçtiğimiz günlerde binlerce gösterici “köktenciliğe son – yabancılar dışarı” sloganlarıyla gösteri yaptı, gösterilerde olay çıktı. Müslüman liderler de Almanya’da Ağustos ayında camiye atılan bir molotof kokteyliyle sokaklardaki peçeli kadınlara yapılan sataşmaları yaşanan zorluklara örnek gösterdi.
İngiltere’de Belediye Başkanı Boris Johnson, binlerce Londralı’nın terör zanlısı olarak izlendiğini açıkladı. Geçenlerde Paris’te Opera Bastille’deki La Traviata oyununu izlemek isteyen bir kadın çarşaflı olduğu için salondan çıkarıldı. Fransa 2010 yılında peçe yasağını yürürlüğe koymuş olsa da, yasanın özel bir şirket tarafından polis çağırmadan uygulanması sık görülmeyen bir olay.
Ilımlı Müslümanlar da giderek Avrupa’da yaşamanın zorluklarından şikâyet ediyor. Almanya’nın Bild gazetesi, Müslüman kökenli gençlerin daha fazla suça yatkın olduğunu, ayrıca kadınlara ve eşcinsellere çok öfke gösterdiklerini savundu.
Almanya İslam Konseyi Başkanı Ali Kızılkaya, İslam karşıtlarının İslam dinini kötü göstermeye çalıştığını söyledi. Müslüman liderler şu anki durumu yavaş yavaş kötüye giden bir havadan ziyade birden değişen bir iklime benzetiyorlar.
İslam dünyası uzun zamandır Müslüman göçmenlerin Avrupa toplumuna entegre olmamasını eleştiriyordu. Son yıllarda, Fransa ve Belçika peçe yasağını onaylarken, İsviçre de yeni minare yapımına yasak getirmişti.
Amerika’nın sesinin haberine göre Kafa kesmeler, çarmıha germeler ve toplu katliamlarla ün yapan IŞİD Avrupa’daki ortamı iyice germiş bulunuyor. Kapalı bir kadın insanların kendisine “yarasa kadın” ve “cihatçı” dediklerini ve kendisine “eşarbının altında ne var” diye sorduklarını söyledi.
Danimarka’da bir Türk göçmen ailenin oğlu ve İngilizce ile Mandarin okuyup danışman olarak çalışan Ceran ve bazı genç Müslümanlar, Danimarka’da kalmanın ne kadar akıllıca olduğunu sorgulamaya başladıklarını söylüyorlar.
Ceran, Danimarka’da Müslümanlar’a bakışın giderek kötüleştiğini ve sınırı geçip İsveç’e taşınmayı düşündüğünü anlattı. Ceran, Danimarkalılar’ın entegrasyonu dini ve kültürel değerleri unutmak olarak algıladığını ve kendisinin bu görüşe katılmadığını söyledi.