İsrail’in işgal altındaki Batı Şeria’da yer alan bazı bölgeleri “ilhak” planının, Filistin-İsrail sorununda gün geçtikçe azalan iki devletli çözüm olasılığını ortadan kaldıracağı belirtiliyor.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 1 Temmuz’dan itibaren “ilhak” planını uygulamayı isterken, koalisyon ortağı ve Savunma Bakanı Benny Gantz ile plana ilişkin bazı görüş ayrılıkları yaşadığı dile getiriliyor.
Tel Aviv yönetimi, uluslararası tepkilere rağmen “ilhak” planını uygulamakta kararlı gözükürken, Washington’un planın uygulanması takvimine ilişkin Tel Aviv ile ters düştüğü ileri sürülüyor.
AA muhabiri, 5 soruda İsrail’in “ilhak” planını ve olası sonuçlarını derledi.
İsrail’in “ilhak” planında neler yer alıyor?
İsrail yönetimi, işgal altındaki Batı Şeria’da yer alan Filistin toprakları üzerindeki yasa dışı Yahudi yerleşim birimleri ve Ürdün Vadisi’ni “ilhak” etmeyi planlıyor.
Söz konusu plana göre, “ilhak” edilecek bölgeler, Batı Şeria’nın yaklaşık yüzde 30’unu oluşturuyor.
“İlhak” edilecek bölgelerde yaşayan Filistinlilere İsrail vatandaşlığı mı verileceği yoksa işgal altındaki Doğu Kudüs’te olduğu gibi sadece oturum izni mi tahsis edileceği konusunda farklı görüşler dile getiriliyor.
İsrail, Ürdün Vadisi’nin “kendi güvenliği için önemli olduğu” iddiasıyla “ilhak” etmeyi istediğini öne sürüyor. Yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerinin ise boşaltılmayacağını ve bu yerlerin “İsrail’e bağlanması gerektiğini” savunuyor.
Batı Şeria’da 250’den fazla yasa dışı Yahudi yerleşim birimi bulunuyor ve buralarda 400 binden fazla Yahudi yerleşimci ikamet ediyor.
Filistin toprakları üzerine kurulan bu yerleşim birimleri, Filistin kentlerini, beldelerini, köylerini birbirinden ayırıyor.
Buralarda ikamet eden Yahudi yerleşimciler, toprakları zorla ellerinden alınan Filistinlilere ait beldelere, köylere ırkçı saldırılar düzenliyor.
Saldırılarda, araçları yakan, evlerin duvarlarına ırkçı sloganlar yazan Yahudi yerleşimciler, sık sık Filistinli çiftçilerin en önemli geçim kaynağı olan zeytin ağaçlarını kesiyor.
“İlhak” planı neden gündemde?
ABD Başkanı Donald Trump’ın, İsrail Başbakanı Netanyahu ile 28 Ocak’ta Beyaz Saray’da düzenlediği basın toplantısında açıkladığı sözde Orta Doğu barış planında, Batı Şeria’daki yasa dışı Yahudi yerleşim yerlerinin “İsrail’in toprağı” olarak kabul edilmesi ve Tel Aviv yönetiminin Filistin’e ait Ürdün Vadisi üzerindeki hakimiyetini sürdürmesi maddeleri yer alıyor.
ABD ve İsrailli yetkililerden oluşan ortak komisyon, sözde barış planının ardından söz konusu bölgelerin “ilhakı” için Batı Şeria’da haritalandırma sürecine başlamıştı.
Netanyahu ile Savunma Bakanı Gantz’ın imzaladığı koalisyon anlaşmasına göre, İsrail Başbakanı 1 Temmuz’dan itibaren Batı Şeria’daki yasa dışı Yahudi yerleşim birimleri ve Ürdün Vadisi’nin “ilhakını” kabine veya meclisin onayına sunabilecek.
Netanyahu ile Gantz arasında ne tür fikir ayrılıkları var?
İsrail’de Kasım 2018’de başlayan ve uzun süre devam eden koalisyon krizi Netanyahu ile Gantz’ın “sürpriz” şekilde koalisyon hükümeti konusunda anlaşması üzerine geçen ay çözülmüştü.
Netanyahu ile Gantz, “ilhak” planı konusunda görüş ayrıklıklarına sahip.
Netanyahu, Batı Şeria’nın yaklaşık yüzde 30’nu oluşturan bölgelerin tamamının “ilhak” edilmesini isterken, Gantz, Filistinlilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerin “ilhak” edilmesine karşı çıkıyor.
İki lider arasında “ilhak” edilecek bölgelerde yaşayan Filistinlilerin durumuna ilişkin de görüş ayrıkları mevcut.
Netanyahu, “ilhak” edilecek bölgelerde yaşayan Filistinlilere İsrail vatandaşlığı verilemeyeceğini dile getirse de Gantz, geçen hafta yaptığı açıklamada, söz konusu bölgelerdeki Filistinlilerin “eşit haklara” sahip olacağını ileri sürdü.
İki lider “ilhak” planına ilişkin fikir ayrıklarını gidermek için bu ay iki kez bir araya geldi.
Trump’ın sözde barış planının mimarlarından olan ABD’nin İsrail Büyükelçisi David Friedman da bu görüşmelere katıldı.
İsrail basını Netanyahu’nun Gantz’dan “ilhak” planına destek vermesini istediği aksi halde koalisyon hükümetini lağvederek yeniden erken seçime gitmeyi önerdiğini yazdı.
ABD’nin tutumu neden önemli?
Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Birliği’nin yanı sıra birçok ülke İsrail’in “ilhak” planına karşı olduğunu açıkladı.
İsrail’in planına Washington yönetiminin dışında destek veren neredeyse başka bir ülke yok.
İsrail, uluslararası tepkilere rağmen ABD’nin desteğini arkasına alarak söz konusu planı uygulamakta kararlı gözüküyor.
Washington’un onayı olmadan Netanyahu’nun tek taraflı “ilhak” planını hayata geçirmesinin zor olduğu ifade ediliyor.
ABD yönetimi ile İsrail’in planın hayata geçirilme takvimine ilişkin görüş ayrılıklarına sahip olduğu dile getiriliyor.
Netanyahu, 1 Temmuz’dan itibaren “ilhak” planını uygulamayı hedeflerken, ABD yönetiminin İsrail’den “aceleci davranılmamasını” istediği aktarılıyor.
Trump yönetiminin önemli isimleri, geçen hafta 1 Temmuz’dan itibaren İsrail’in “ilhak” planını uygulamaya başlamasına destek verilip verilmeyeceğini görüşmek üzere toplandı.
Görüşmeden “nihai karar” çıkmazken, Trump’ın asistanı ve Uluslararası Müzakereler Özel Temsilcisi Avi Berkowitz, Netanyahu ve Gantz ile “ilhak” planını görüşmek üzere 26 Haziran’da İsrail’e geldi.
Trump yönetiminin “ilhakın” 1 Temmuz’dan itibaren uygulanmasına destek vermek için Netanyahu ve Gantz’dan plana ilişkin görüş ayrılıklarını sonlandırmalarını şart koştuğu ileri sürülüyor.
Öte yandan bazı uzmanlar, yeni tip koronavirüs ve siyahi George Floyd’un polis şiddeti sonucu hayatını kaybetmesinin ardından başlayan protestolar nedeniyle zor günler geçiren Trump’ın “ilhak” planını Kasım 2020’de yapılacak başkanlık seçim kampanyasında kullanacağı yorumunu yapıyor.
Trump’ın böylece seçimde Yahudi lobilerin yanı sıra ABD’deki Hristiyanların en tutucu kesimini temsil eden Evanjeliklerin desteğini almayı hedeflediği dile getiriliyor.
Netanyahu yönetiminin ise Trump’ın başbakanlık seçimini kaybetmesi halinde Washington’un “ilhaka” destek vermesinin zor olduğuna inandığı, bu nedenle “bir an önce” planı uygulamak istediği kaydediliyor.
Zira Trump’ın rakibi Demokrat Parti adayı Joe Biden, İsrail’in “ilhak” planına karşı olduğunu açıklamıştı.
“İlhak” planı uygulanırsa ne olur?
Filistin yönetimi, Filistin-İsrail sorunun çözümünün 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin Devleti’nin kurulmasından geçtiğini belirtiyor.
Netanyahu hükümeti, “ilhak” planını uygular ve ABD yönetimi de buna destek verirse, İsrail’in kurulduğu 1948’den bu yana devam eden Filistin-İsrail sorununda günden güne azalan iki devletli çözüm olasılığının ortadan kalkacağı dile getiriliyor.
Öte yandan planın Filistin yönetiminin geleceğini de tehdit ettiği ifade ediliyor.
Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Konseyi Genel Sekreteri Saib Ureykat, AA muhabirlerine yaptığı açıklamada, “ilhak” planının uygulanması halinde Filistin yönetiminin yıkılacağını söylemişti.
Ayrıca, Batı Şeria’daki işgali pekiştirmeyi amaçlayan “ilhak” planının, bölgedeki tansiyonun yeniden yükselmesine neden olacağı kaydediliyor.
Planın uygulanması halinde, Batı Şeria’daki mevcut yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerinin genişlemesinin ve yeni Yahudi yerleşim birimlerinin inşasının önü açılacak.
Bu da Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimci sayısının artması ve bölgenin demografik yapısının bozulması anlamına geliyor.