11 Eylül nasıl planlandı?

Olaylar
Metin Rahmani’nin haberi Sivil ölümleri nedeniyle 11 Eylül saldırılarına karşı çıkan ve El Kaide’den ayrılan örgütün lider kadrosunun üçüncü ismi Mahfuz Veled el Valid (Ebu Hafs el Moritan...
EMOJİLE

Metin Rahmani’nin haberi

Sivil ölümleri nedeniyle 11 Eylül saldırılarına karşı çıkan ve El Kaide’den ayrılan örgütün lider kadrosunun üçüncü ismi Mahfuz Veled el Valid (Ebu Hafs el Moritani) 11 Eylül saldırılarının nasıl kararlaştırıldığını anlattı.

El Cezire’de yayınlanan “Günün Röportajı” programına konuk olan Mahfuz Veled el Valid, El Kaide örgütünün 3 önemli dönem yaşadığını belirterek bu dönemleri şöyle sıraladı.

Birinci dönem 80’lerin sonu 90’ların başı. Yani El Kaide’nin Afganistan’da kuruluşudur. Bu dönemde El Kaide daha çok Afganistan’da cihad gruplarını askeri olarak, Afgan halkını da maddi, manevi, kültürel ve dini açıdan destekliyordu.
Afganistan’da komünist rejim yıkıldıktan ve başkent Kabil’in mücahitlerin eline geçmesinin ardından, Afganistan’dan çıkma kararı aldık çünkü mücahit gruplar arasındaki çatışmaların fitne olduğunu düşünüyorduk. Buradan Sudan’a geçtik ki bu El Kaide tarihi açısından ikinci dönemi temsil ediyor.

Bu dönem El Kaide açısından yatırım, hayır çalışmaları ve sınırlı imkanlarla İslam’a davet faaliyetleri dönemiydi. Aynı dönem örgütün, İslami çalışmalar yapan diğer örgütlerle tanışma ve Bin ladin’in öncülüğünde siyasi faaliyetler dönemiydi. O dönem Suudi Arabistan hükümetine muhalefet eden reform ve nasihat cemiyetini kurmuştu. Bu cemiyetin çalışmaları, Sudan hükümetinin üzerine bu dönemde Suudi yönetiminin baskısını getirdi. Suudiler El Kaide’nin Sudan’dan çıkarılması yönünde baskı yaptı ve El kaide buradan da çıkarak yeniden Afganistan’a döndü. Bu da örgüt açısından üçüncü dönem olarak kabul edilir.

Bu dönem işte ABD yönetimiyle çatışma dönemi olmuştur. Ben bu dönemde Sudan’dan çıkmadım. O dönem örgütün içinde Şer-i heyetin başkanıydım.

El Kaide Sudan’dan çıkarılıp Afganistan’a gittiğinde üçüncü dönem başlamıştı. Afganistan’da güçlü olmayan bir devlet vardı. Kendisine zarar veremezdi, başkalarına tehdit oluşturucak yapılar için en uygun ortam vardı. İşte bu dönemde El Kaide ABD’ye karşı malum cihad ilanını yaptı. Ben bu dönemde yoktum, çünkü El Kaide Sudan’dan çıkarıldığında ben çıkmamıştım, yüksek eğitimimi sürdürüyordum, kanuni olarak hpiç bir engelim yoktu. . Bu dönemde Kaide Nairobi, Darus selam ve Yemen’deki US Cole gemisine saldırıları planladı. Ve yanı zamanda 11 Eylül olaylarını planladı. İlk olaylarda ben orada yoktum, Sudan’daydım. Ancak 11 Eylül saldırılarının planlandığı toplantıya katıldım.

11 EYLÜL SALDIRISI NASIL TARTIŞILDI?
Aslında 11 Eylül olayları bütün ayrıntılarıyla tartışılmadı. Mesela kaçırılması gereken uçaklar, ya da vurulacak olan kuleler şeklinde gündeme gelmedi. Mesela Pentagon hedef alınacak ve kaçırılan uçakla bombalanacak şeklinde planlar konuşulmadı. Ancak şu konuşuldu, ABD’ye karşı büyük bir operasyon yapılacak ve binlerce kurban olacak. Katılanların tamamı ABD’nin bu saldırıya karşı misillemesinin Nairobi ve Darusselam’da olduğu gibi bir füze saldırısı olmayacağını tahmin ediyordu. Bunun doğal sonucu Afganistan’ın işgali ve İslam emirliğinin devrilmesi olacaktı.

Ben bu plana karşı çıkanların başındaydım ve İslami esaslara dayanarak karşı çıkışımın nedenini ortaya koydum. Benimle birlikte karşı çıkan diğer kardeşlerim de oldu. Onların bazısı şu an hayatta bazıları ise şehid oldu. Bugün hayatta olanlardan Mısırlı Ebu Hayr, Ebu Muhammed ve o dönem El Kaide’nin ikinci adam olan Ebu Hafs bu fikre karşı çıkanlar arasındaydı. Cihad sadece bir şeyi yakıp yıkmak değildir.

İTİRAZLARA RAĞMEN 11 EYLÜL PLANI NEDEN KABUL EDİLDİ
Neden karşı çıktığımızı anlatmak istiyorum. Karşı çıkmamızın nedeni İslami çıkış noktasıydı. Cihad İslam’ın zirvesidir, en faziletli amellerdendir. Ancak cihad sınırlamaları görmezden gelip öldürmek ve yıkmak da değildir. İslam ibadetin şekline bakar. Ama aynı zamanda amaçlara ve bu amaçların götürdüğü sonuçlara da bakar. 11 Eylül’e baktığımızda götürdükleri getirdiklerinden fazlaydı.

Karşı çıkmamızdaki sebeplerden bir diğeri de mahsurlu taraflarıydı. Örneğin siviller öldürülecekti ki bizim dinimiz sivilleri öldürmemizi yasaklıyor. İslam’da sivil kavramı savaşla ilgisi olmayan kişiler için kullanılır. Bunun içine kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve savaşla ilgisi olmayan her insan girer. Dinimiz onların öldürülmesini bize yasaklıyor.

Başka bir sebep, bu tür operasyonlar verilen garantileri ihmaldir. Çünkü bu saldırıları gerçekleştirmek için ABD topraklarına vize alarak girenler, Bizim fıkhi bakış açımıza göre bu vizeler güvenliği garanti ediyor. İslam fıkhında da bilindiği gibi düşman sizin can güvenliğinizi teminat altına alırsa siz de onun can güvenliğini teminat altın alırsınız.

Bir başka sebep de şuydu. Biz o dönemlerde Taliban’ın misafirleriydik. Ve bizi çok defalar uyarıp bu türden bir eylem yapmamamız konusunda uyarıyor ve durumumuz bu türden bir saldırıyı karşılamaya uygun değil diyorlardı. Ve maalesef El Kaide bütün bunları dikkate almadı ve saldırıyı gerçekleştirdi.

NASIL ANLAŞILDI
Aslında üzerinde anlaşma sağlanmadı. Şeyh Usame’nin çok güzel özellikleri vardı. İyi ahlakı, hoşgörüsü, tevazusu… Ancak başka bir özelliği de bir konuda ikna olmuşsa bütün baskılara rağmen ondan geri adım atmazdı. O operasyonun yapılması yönünde karar verdi. Çok defalar oturup uzun süreli konuşmalarımıza rağmen kararında ısrar etmesi nedeniyle kendisiyle yollarımız ayrıldı. 11 Eylül saldırılarından bir kaç hafta önce ilk olarak örgütteki görevimden ayrıldığımı söyledim. Bana bunu son kararın olarak görmüyorum dedi. Ben ise bunun son kararım olduğunu söyledim. Ancak o dönemlerde cemaatte zayıflık yaratmaması için bu kararımı açıklamayacağımı belirttim. Sonra Afganistan’dan çıkış sürecimiz başladı. Taliban çete savaşçılığına geçtiğinde bizi savunamayacakları için ülkeden çıkmamızı istedi.

OBAMA: MÜSLÜMANLAR BİZDEN NEDEN NEFRET EDİYOR
Yeni ABD yönetimi isimleri düzeltti ve ilgisi olmayan kişileri listeden çıkardı. Bugün Moritanya’da bulunmamın sebebi de bu listeden çıkarılmamdır.
ABD’lilerle görüştüm onların sordukları soruların başında Müslümanlar neden Amerika’dan nefret ediyorlar sorusu geldi. Cevabım şöyle oldu. “Müslümanların sizden nefret etmesinin nedeni Bush’un söylediği gibi, demokrasinizden, yaşam tarzınızdan, kadın-erkek eşitliğinizden, alkol tüketim özgürlüğünüzden dolayı değildir. Bunu size söyleyenler yalan söylüyor.
Müslümanlardan sizinle savaşanlar siz kafir olduğunuz için sizinle savaşmıyor. Bize sizden daha yakın Çinliler var mesela, coğrafi olarak sizden daha yakın, inanç olarak sizden daha uzaktalar. Müslümanlar size duydukları düşmanlığı onlara duymuyorlar mesela. O zaman bize niye düşmanlar diye sordular. Dedim ki düşmanlar çünkü siz onlara düşmanlık yapıyorsunuz. En büyük ve en eski sorun Filistin sorunu. Peki çıkış ne diye sordular. Obama da bu sorunun yanıtını bekliyor. Biz bundan çıkmak istiyoruz. Dedim ki çıkış kolay. Ne öneriyorsunuz bize dediler, dedim ki Müslüman olmanızı öneririm. Ama Müslüman olmasanız bile hiç bir Müslüman size zorla Müslüman olmayı dayatamaz. Bu sorundan çıkışınız eski siyasetinizdir. Değiştirin. Müslümanların işgal ettiğiniz topraklarından çıkın, Müslümanların zenginliklerinden ellerinizi çekin, Bölgede desteklediğiniz yolsuz rejimlerden desteğinizi çekin, İsrail’i desteklemekten vazgeçin, Biz sizden İsrail işgaline karşı direnişimizde destek beklemiyoruz, ancak sizin artık topraklarımızı gasbeden bu ülkeyi desteğiniz yetmedi mi. Kendi inandığınız uluslararası kararlara bağlı kalın. Dediler ki son bir soru sormak istiyoruz. Afganistan’dan bizim için artık tehdit oluşturmayacak şekilde nasıl çıkacağız. Bunun iç tek çıkış noktası çıkmadan önce Taliban ile anlaşın. Eğer böyle yaparsanız hem Taliban hem de eğer Afganistan’da kaldıysa El kaide kurallara uyacaktır.

Bugün inandığım fikirler geçmişte de inandığım fikirlerdir. Örneğin ben 20 yıl önce de İslami uyanış hareketleri içinde tekfirciliğe en şiddetli şekilde karşı çıkanlardan biriydim. Aynı zamanda dış güçlerle beraber olup kendi halkına baskı uygulayan rejimlere de karşıyım.

Timetürk