Işık, TRT Haber’de katıldığı programda, yerli otomobil çalışmalarına ilişkin soruları yanıtladı.
Yerli otomobil için iki yolun bulunduğuna işaret eden Işık, bunlardan birinin her şeyin Türkiye tarafından yapılıp, ortaya bir prototip çıkarmak olduğunu söyledi. Böyle bir çalışmanın 3-5 yıl zaman alacağını ve 1 milyar dolarlık da maliyet gerektirdiğine dikkati çeken Işık, şunları kaydetti: “Bu, aslında Amerika’yı yeniden keşfetmek anlamına da gelir. İkinci yol nedir? Bu noktada çalışmış, bilinen, kendini ispat etmiş bazı firmalarla işbirliği yapmak ama her şeyden önce fikri mülkiyet hakları sizde olan bir platforma sahip olmak. Biz bu iki alternatif arasında karar vermek durumundaydık ve dedik ki, ‘5 yıllık zamanı ve 1 milyar doları boşa harcamayalım ve zaten varolan bir platformun fikri mülkiyet haklarını satın alarak, bunun üzerinden teknolojiyi geliştirmeye devam edersek, en az 3 yıl ve 1 milyar dolarlık avantajla başlamış oluruz ve o 1 milyar dolarla projeyi bitirebiliriz.’ Bu noktada ciddi bir araştırma yaptık ve Saab 9-3’ün platformunun bizim açımızdan çok uygun olduğunu tespit ettik.
“Saab 9-3’ün fikri mülkiyet haklarını satın aldık”
Bunun üzerine yoğun bir çalışma yapıldığını ve Saab 9-3’ün isim hakkını değil, fikri mülkiyet haklarını satın aldıklarını belirten Işık, bu satın alma sürecinin dahi 6 ay sürdüğünü bildirdi.
Bakan Fikri Işık, bunun sonucunda Türkiye’nin elinde artık geliştirmeye hazır bir araç bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Bu, Türkiye’ye en az 3 ila 5 yıl arasında zaman kazandırdı ve şu anda ticari bir şey olduğu için rakam veremiyorum ama bunu çok çok uygun bir maliyetle Türkiye’ye kazandırmış olduk ama şu an işin ‘A’ noktasındayız. Türkiye’nin asıl ilerlemek istediği alan menzili uzatılmış elektrikli araç. Bunun için bu bir platform olacak ve bu platformu biz geliştirmeye başladık. TÜBİTAK burada önemli bir liderlik üstlenecek ama bunu satın aldığımız Saab 9-3’ü geliştiren Nevs firmasıyla bu alanda işbirliğimizi sürdüreceğiz.”
Kuru milliyetçilikle hareket etmediklerini vurgulayan Işık, “Burada çalışan herkes Türk olacak, her şeyi biz geliştireceğiz” gibi bir arzularının olmadığını, zaten dünyada da artık böyle bir şeyin olmadığını ifade etti.
Konuyla ilgili Türkiye’nin tüm birikimini kullanacaklarını ve dünyanın en iyileriyle çalışacaklarını vurgulayan Işık, 2020 yılında herkesin gurur duyacağı bir otomobili yollara çıkaracaklarını söyledi.
Neden Saab tercih edildi?
Saab’ı neden tercih ettiklerini de açıklayan Işık, “Saab’ın gerçekten iyi bir teknolojisi var. Çok kaliteli, konforlu ve sağlam araçlarıyla tanınıyor. Dolayısıyla böyle bir araçla başlangıç yapmanın, Türkiye’nin menfaatine olduğunu düşündük” dedi.
Şu anda alınan platformun tüm fikri mülkiyet haklarının Türkiye’de olduğunu dile getiren Işık, şu değerlendirmelerde bulundu: “Burada yarın, ‘şurası benimdi, burasını yapamazsınız’ gibi bir tartışmaya düşmek istemedik ve net bir çalışma ortaya koyduk. Ayrıca, marka Türk markası olacak, Saab olmayacak. İspatlamak durumunda kalacağımız bir süreç olmayacak. Saab’ın birikimini ve güvenini arkamıza alacağız ama markamız Türk markası olacak ve teknolojiyi kesinlikle Türkiye’de geliştireceğiz. Aracın dizaynından tasarımına, diğer tüm unsurlarına kadar merkez Türkiye olacak. Şu anda kendi geliştirdiğimiz batarya teknolojisi var, elektrikli tahrik sistemleri var, TÜBİTAK’ın ve özel sektörün yaptığı çalışmalar var. Bu birikimden faydalanmayı arzu ediyoruz ve önemli nokta da şu , bu araç inşallah seri üretime geçtiğinde hedefimiz minimum yüzde 85 parçasının Türkiye’de üretilmesi.”
Son günlerdeki yerli otomobil tartışmalarından memnun olduğunu dile getiren Işık, “Beni üzen sadece şu, 1961’deki gibi kategorik karşıtlar. Yani ‘Türk aklı otomobil yapamaz’, niye yapamasın? Yeter ki siyasi irade olsun ve toplum da bu iradenin arkasında dursun.” ifadelerini kullandı. Işık, toplumda buna büyük bir arzu olduğunu sözlerine ekledi.