Opel ‘Flextreme’i Hazırladı!..

Otomobil
Cesur, dışavurumcu ve yüksek verimli bu otomobil, gelecekte tüm pazar segmentlerinde büyük-küçük tüm modellerde uygulanacak ürün stratejisini temsil ediyor. Flextreme GT/E konsepti yeniden Opel markas...
EMOJİLE

Cesur, dışavurumcu ve yüksek verimli bu otomobil, gelecekte tüm pazar segmentlerinde büyük-küçük tüm modellerde uygulanacak ürün stratejisini temsil ediyor.

Flextreme GT/E konsepti yeniden Opel markasını karakterize eden nitelikleri gözler önüne getiriyor : Hassas Alman mühendisliğiyle tasarlanan yüksek duygusal cazibe, çevreci ve dışavurumcu tasarım.

Opel’in fosil yakıtlardan daha fazla bağımsızlık kazanma stratejisinde elektrik gücü kilit rol oynuyor. 4,7 metre uzunluğundaki Flextreme GT/E konsepti genişletilmiş menzilli elektrikli taşıt (E-REV) teknolojisinin büyük veya orta boyutlu otomobillerin yanı sıra, gelecek yıl üretimine başlanacak olan Ampera gibi kompakt otomobillerde de kullanılabileceğini gösteriyor.

Bu amaca yönelik tasarım, Flextreme GT/E’nin sadece 0,22’lik bir planlanan sürtünme katsayısına ulaşmasına olanak tanıyor ve bu da otomobilin saatte 200 km’yi aşan hızlara çıkmasına ve enerji tasarrufuyla sürüş menzilini genişletmesine yardımcı oluyor. Yere yakın ve geniş duruşu, kanat şeklindeki ön ve arka farları, kendine özgü bir burun ve radyatör ızgarası, hareketli C-sütunları ve adaleli, iyi işlenmiş gövde tasarımı ise otomobilin dikkat çekici görsel özellikleri arasında.

DIŞ TASARIM: VERİMLİLİĞİN DUYGUSAL DIŞAVURUMU

Flextreme GT/E’nin alçak, coupé benzeri oranları Opel’in yeni tasarım dilini yansıtıyor– “heykeltıraşlık sanatının Alman mühendisliğiyle buluşmasını”.

Temiz ön cephe tasarımı, kanat şeklinde karakteristik LED farlarla çevrelenen alçak, bir kaput çizgisi ve uzatılmış burun kısmına sahip. Farlar ön çamurlukların içine ve kaput çizgisi boyunca derinlemesine yerleştirilmiş. Yeni trapezoid ızgara ise ince ama atılgan. Öne çıkan kanat şeklindeki krom çubuk, aynı zamanda Flextreme GT/E’nin akü paketini şarj etmek için bir soket görevi de gören büyük bir Opel amblemi taşıyor.

Izgaranın üst kısmı motorun soğuması için gerekli olan havanın soğutma havasının içeri girmesi için kullanılırken, alt kısım ise yarı saydam bir panelle kaplı. Bundan başka hava girişinin olmaması ön alt kısmın aerodinamik açıdan daha verimli tasarlanmasına izin verirken, Flextreme GT/E’nin geleceğin yaya koruma şartlarına uymasına da olanak tanıyor.

Ortadaki kıvrımlı hatlarında Opel imzasını taşıyan sanat eseri niteliğindeki kaporta, her iki yanda da motor bölmesindeki havayı dışarı atmak için dar uzunlamasına hava kanallarına sahip. Ön çamurluklar ve tekerlek yuvaları yan kaportada geriye doğru uzanıyor.

Profilden bakıldığında Flextreme GT/E yenilikçi küt çıkıntılı C-sütunlarıyla farkını gösteriyor. Akıcı tasarım, cam tavanın arkada tavan hattının altına doğru kavisle inmesine olanak tanıyarak yan kaportanın akıcı hatlarını vurguluyor. Opel’in imzası niteliğindeki bıçak motifi, şimdi C-sütununun alt kısmından ön çamurluğun altına doğru uzanan oyuk çizgi ile otomobilin taze bir ifadesi dinamik karakterinin altını daha da kalın çiziyor.

Yeni nesil tek kabinli Meriva’larda kullanılan Opel FlexDoors konseptinden esinlenerek uyarlanan arkadan menteşeli arka kapılar kabin erişimini kolaylaştırıyor. Gövdenin sade formunu korumak için tüm kapı kolları ışık sensörleriyle değiştirildi. Bunlar üzerine sürücünün veya yolcunun eli geldiğinde kapıların açılmasını tetikliyor. Hava türbülansını azaltmak için ön kapıdaki dış dikiz aynaları yerine, A sütunlarının altına küçük kameralar yerleştirildi.

Arkada güçlü bir omuz hattı Flextreme GT/E’nin geniş, yere adeta sarılan duruşunu daha da vurgulayan hoş tasarımlı tekerlek yuvalarını kucaklıyor. Coupé görünüm yere doğru dik bir kavisle uzanan ve ön farların tasarımında olduğu gibi kanat şeklindeki LED ünitelerini taşıyan bagaj kapağıyla tamamlanıyor. Insignia Sports Tourer’da olduğu gibi, bagaj kapağı daha iyi bir bagaj erişimi için dışbükey bir tasarıma sahip. Üzerindeki derin cam da hava akışını iyileştirmek için hafif dışa bombeli.

Tavanın ortasındaki sabit cam panelin yarı saydamlığı, soğuk havalarda güneş ışığının içeriyi ısıtmasına, yazın ise serin tutmak için koyulaşmasına olanak tanıyarak uyarlanabiliyor. Tavanın arka kenarındaki bir hava kanalı ise akünün ve elektronik bileşenlerin daha iyi soğutulmasına yardımcı oluyor.

HAVA AKIŞI YÖNETİMİ VE AĞIRLIKTAN TASARRUF

Tasarım uygulamasının verimliliği, Flextreme GT/E’nin dışavurumcu tasarımının bölünmez bir parçası. Kısa burun yapısı, alçak tavan yüksekliği (1308 mm) ve çepeçevre kapalı alt kaporta, otomobilin havayı minimum dirençle yarmasına olanak tanıyor.

Bir dizi önlem, hava akış yönetimini optimum düzeye çıkarıyor. İnce tasarlanan 21-inçlik alaşım jantlar düşük yuvarlanma dirençine sahip lastiklerle kullanılarak sürtünme direnci minimuma indirildi. Net, gömme tasarım ekleri de hava türbülansını azaltıyor.

Minimalist ön hava girişleri aracın burnu çevresindeki hava akışını iyileştirirken, gövde altı da arkaya doğru venturi gibi uzanarak sürtünmeyi daha da düşürüyor.

Flextreme GT/E aynı zamanda aktif şekil değişimi potansiyelinin de kapılarını açıyor. Saatte 50 km’yi aşan hızlarda, arka tekerlek yuvalarının her birinin arkasındaki havalandırma yuvalarından dikey bir panel kaportadan dışarı doğru uzanıyor. Bu 350 mm-uzunluğundaki yan spoylerler yüksek hızlı hava akışını arka kenarlar çevresine doğru yönelterek türbülans miktarını daha da düşürüyor.

Gövde sürtünmesini azaltmaya yönelik alınan toplu önlemler arasında hafif, karbon kompozit dış paneller, polikarbonat cam cilası ve alüminyum alaşımlı yapısal bileşenler de yer alıyor. Geleneksel malzemelere oranla ağırlıkta yüzde 40 tasarruf sağlayan bu materyaller enerji tüketimini daha da azaltıyor ve sürüş menzilini genişletiyor.

YENİLİKÇİ İTİŞ GÜCÜ

Verimli konsept aynı zamanda GM’in Opel Ampera için geliştirdiği çığır açan E-REV çekiş sistemini de içeriyor. Flextreme GT/E bu teknolojinin çok yönlülüğünü kendini daha büyük, orta boy bir taşıt olarak göstererek sergiliyor.

Daha büyük boyutuna ve saatte 200 km’yi aşan azami hızına rağmen, Flextreme GT/E’nin Ampera’nınkine benzer bir performans sunması planlanıyor: Sadece akü ile 60 km’ye kadar bir menzil – sıfır CO2 egzoz emisyonu ile – ve toplamda 500 km’den fazla bir sürüş menzili. Ortalama yakıt tüketiminin ise 1.6 l/100 km olması bekleniyor ki bu durumda CO2 emisyon hacmi 40 g/km olacak.

Hibrid taşıtların aksine, Flextreme GT/E’in tekerlekleri gücünü her an elektrikten alıyor. 60 (Altmış) km’ye kadar olan tipik yolculuklar için enerji, tabanın ve arka koltuğun altına yerleştirilen T-şeklindeki lityum-iyon akü paketinden geliyor.

Ancak sadece aküyle çalışan elektrikli taşıtların aksine Flextreme GT/E yolun ortasında elektriksiz kalmanıza yol açabilecek her türlü menzil endişesini ortadan kaldırıyor. Akü gücünün tükenmeye başladığı anda küçük benzinli motor/jeneratör kesintisiz devreye girerek elektrik enerjisi sağlıyor. Bu moda, takılıp çıkarılabilen akü paketi yeniden şarj edilene veya yakıt deposu doldurulana kadar sürüş menzili 500 km’den daha fazla olabiliyor.

Elektrikli sürüş ünitesindeki motor 370 Nm’lik güçlü bir anlık tork sağlayarak planlanan 0-100 (sıfır – 100 km) hızlanma (hızlanış) süresini 9 (dokuz) saniyenin altına çekiyor.

Flextreme GT/E konsepti, Opel’in akü kullanan genişletilmiş menzilli hibrid ve yakıt hücreli teknolojilerini içeren ‘elektrik gücünü otomobile taşıma’ stratejisinin bir sonraki adımını oluşturuyor.