Yazarımız Cihan Demir bu hafta ESP’nin icat sürecini siz değerli on5yirmi5 okuyucuları için yazdı.
Elektronik Stabilizasyon Programı ya da bilinen kısaltlmasıyla ESP. Günümüzde üretilen milyonlarca otomobilde standart halde bulunuyor. Emniyet kemeri, yan aynalar, direksiyon gibi otomobilin olmazsa olmaz parçalarından biri.
Her şey genç Mercedes – Benz mühendisi Frank-Werner Mohn’un İsveçte kayak yaptığı sırada dengesini kaybedip ayağını kırmasıyla başlıyor. İletişimin günümüzdeki kadar gelişmediği 1989 yılında Frank-Werner Mohn saatlerce ayağı kırık halde kendisine bir yardım eli uzanmasını beklerken aslında aynı zamanda ESP sistemini icat ediyordu…
Frank-Werner Mohn ABS sisteminin çalışma prensibini iyi bilen bir mühendisti. ABS sistemini aracın tekerlerinin kilitlenmesini önleyen bir sistemdi.
Peki ya ABS sistemi arabanın kayma açısıyla beraber direksiyonun dönüş açısını hesaplayabilen bir bilgisayar ile iletişime geçebilir miydi?
Frank-Werner Mohn’un tasarladığı sistem hem aracın motor gücüne ve gaz tepkilerine direkt olarak müdahale edebilecek hem de dört tekerdeki her bir freni ayrı ayrı kullanabilecek bir sistemdi.
ABS’nin icadından sonra otomobiller için ABS üreten tek ve en büyük şirket konumunda olan Alman mühendislik şirketi Bosch’un da buna benzer bir projesi vardı ancak Bosch’un tasarladığı sistem yalnızca acil durumlarda ani fren yapıldığı zamanlarda devreye giriyordu.
Frank-Werner Mohn’un tasarladığı sistem sürekli olarak otomobilin kayma ve direksiyon açılarını kontrol edecek ve yol şartlarına göre araca müdahale edebilecekti.
Sürekli olarak otomobilin yoldaki kayma, dönüş açılarını hesaplayan bir sistem.
Günümüzde ki ESP sisteminin çalışma prensibi Frank-Werner Mohn’un sürekli çalışan ESP sistemi üzerinde geliştirildi.
Oyuncak Helikopter ile yapılan başlangıç:
Mohn, Stuttgart’ta ki ofisine döndüğünde bir grup mühendis ile birlikte çalışmaya başladılar. Üstelik üzerinde çalıştıkları ilk alet bir otomobil değil oyuncak bir helikopterdi.
Mohn ve ekibinin ilk karşılaştığı problem yanal hareketi algılayabilecek bir sensör bulmaktı.
Oyuncakçıdan alınan helikopter üzerinde denen yanal sensörü geliştirmek 2 sene sürdü.
Diğer bir sorunda sensörün çalışma hızıydı. İlk ESP sisteminde kullanılan yanal sensör bir Scud Balistik Füzesinden alındı. Mohn’un ekibinin geliştirmesi ve füzeden alınan sensörün adapte edilmesiyle ESP sistemi 1991’de ilk defa Mercedes tarafından kullanılmak üzere onay almıştı.
Bu karar Mercedes yöneticisin katıldığı tek bir test sezonundan sonra hızlıca verildi. Buzlu parkurda yapılan testte yönetici, otomobili neredeyse test pilotu kadar hızlı kullanabildi. Sistem kapatıldığında ise ilk virajı spin atmadan neredeyse dönemedi.
Mohn o anı şöyle anlatıyor:
” Sistemin virajı dönerken kaymayı önlediğini gördüklerinde, yöneticiler hemen onayladılar. O dönemde bu bir devrimdi.”
Sistem ilk defa 1995 yılında bir Mercedes S-Klasse’de kullanıldı. 1997’de Mercedes bu sistemi en pahalı modelinden en ucuz modeline tüm modellerinde kullanmaya başladı ve sistemin patentini almadan tüm üreticilerle paylaştı.
10 yıl içerisinde Alman yetkililer tek araçlı kazalarda yaşanan ölümlerde büyük bir düşüş yaşandığını farkettiler. Endüstri uzmanlarına göre ESP sayesinde kurtulan yaşamların sayısı milyonları aştı. Bu teknoloji günümüzde pek çok gelişmiş ülkede en ucuz otomobillerde bile bulunmak zorunda.
Mohn şu an ne yapıyor?
Mohn bu yıl, 35 yıllık iş hayatından emekli olacak. Son çalıştığı proje ise otonom sürüş üzerine. İronik olarak ESP sistemi icat edilmeseydi, günümüzdeki otonom sürüş sistemleri geliştirilemezdi. Her gün pek çok insanı koruyan sistemin hikayesi bu şekildeydi…