En Sağlıklı Fastfood: Simit

Doğal Yaşam
Galatasaray Üniversitesi yüksek lisans öğrencisi Asude Şengül, tez konusunu araştırırken dev fast food markalarına kafa tutan simidi çalışmaya karar vermiş. Simidin hızla çoğalan fast food markaları k...
EMOJİLE

Galatasaray Üniversitesi yüksek lisans öğrencisi Asude Şengül, tez konusunu araştırırken dev fast food markalarına kafa tutan simidi çalışmaya karar vermiş. Simidin hızla çoğalan fast food markaları karşısında asil bir duruşu olduğunu görünce "İşte tez konumu buldum." demiş. Yoğun geçen bir yıllık araştırma döneminden sonra İstanbul İl Kültür Müdürü Ahmet Emre Bilgili ile yolları kesişince simit belgeselinin Türkiye tanıtımlarında kullanılmasında karar kılmışlar. Kısa bir süre önce gerçekleştirilen Sultanahmet Simit Festivali’nden sonra Saçıl Susam Saçıl belgeseli de göreve hazır.

Asude Şengül, en çok kaynak araştırmaları sırasında zorlanmış. Tarihi simit fırınlarına giderek belgeselde yer alacak simitçileri belirlemiş. "Simidi yapanların da, satanların da ayrı bir öyküsü var. Belgeseli insan hikâyesi üzerine kurmaya çalıştık. Tabii kültürel bir değer olduğu için belgeselde bu yönüyle ele aldık." diyen Şengül, simidin herkesi ortak paydada birleştirdiğini ve zengin fakir fark etmeden tüm sofralara girdiğini ifade ediyor.

40 dakikalık ‘Saçıl Susam Saçıl’ belgeselinde simit ile hayat bulan beş insan öyküsünden yola çıkılarak bu lezzetli yiyeceğin tarihçesi, bugünkü şekline nasıl geldiği ve İstanbul simidinin özellikleri anlatılıyor. Kadıköy’de görme özürlü bir simitçinin Süreyya Sineması’nın karşısındaki tezgâhında çalışarak evini geçindirmesi de, Kabataş’taki 48 yıllık simitçi Kazım ustanın yaz kış demeden ekmek parası için simit satması da var belgeselde…

Neredeyse bir simit tarihçisi olan Asude Şengül, sabah kahvaltılarının, beş çaylarının, vazgeçilmezi simidin bir Türk markası olarak hala daha tescillenmemesine bir anlam veremiyor. Ne gramajı belli, ne de kullanılan unun, susamın bir standardı var. Tüm dünyada simide benzer yiyeceklerin olduğunu belirten Şengül, "Bizim simidimiz de farklı. Ankara simidi farklı, İzmir simidi farklı, Laz simidi farklı ama en makbul olanı İstanbul pişen. Türkiye’ye gelen yabancılar birbirlerine ‘Simit yedin mi?’ diye soruyorlar. Yurtdışına gidenler de simidi özlüyor. Özellikle Kabataş’taki Tarihi Çıtır Simit Fırını’nın yabancı müşterileri yurtdışından siparişler veriyorlar." diyor. Şengül, Türkiye’nin kültürel bir değeri haline gelen simidin yurtiçinde ve dışında hak ettiği özeni görememesinden yakınıyor. Bu sebeple belgeselin, simidi tüm dünyaya tanıtmak konusunda faydalı olacağına inanıyor.

Simit ilk kez Kanuni Sultan Süleyman devrinde yapıldı

Kaynağı bilinmeyen bir öyküye göre Kanuni Sultan Süleyman devrinde, sarayın mutfaklarında pişen yemekleri ve tatlıları denetleyen Şemsi Paşa, bir gün çalışan hanımlardan birinin torbasında bir şey görür ve ne olduğunu sorduğunda, susam cevabını alır. Paşa, saray tabiplerinden susamın fayda ve zararlarını araştırmalarını ister. Yararını öğrendiğinde, mutfakta yoğrulan hamurun bir kısmıyla bugünkü simidi pişirtir ve yedi gün boyunca kendisi yiyerek, bu yeni gıdanın lezzetini ve yararını test eder. Ardından padişahın huzuruna çıkarak farklı bir yiyecek icat ettiğini söyler. O zamanlarda yanında çay içilmese de Kanuni Sultan Süleyman, kendisine sıcak sıcak sunulan simidin tadından pek hoşlanır.

Zaman