Türkiye Diyanet Vakfı’nın organize ettiği ve İBB Kültür A.Ş.’nin katkılarıyla düzenlenen 33. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı’nın sonuna gelindi. 23 Temmuz Çarşamba Kadir Gecesi’nde bitecek olan fuarda son saatler yaşanıyor. Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde yapılan ve Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği’nin (ESKADER) katkılarıyla organize edilen Beyazıt Ramazan Sohbetleri ise yirmi dördüncü gününde Beyazıt Devlet Kütüphanesi kürsüsünde araştırmacı yazar Ümit Şimşek’i ağırladı. İnsanın kâinatta olup biteni takip etmesiyle Allah’ın varlığına birçok delil bulabileceğini vurgulayan Ümit Şimşek, konuşmasında gezmenin Kur’an’ın tavsiyelerinden biri olduğuna ve Kur’ân’ı anlamak için tabiatla daha içli dışlı olunabilecek yerlere gidilmesi gerektiğine işaret etti. Takdimini 33. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı Basın Danışmanı ve ESKADER Genel Sekreteri Elif Sönmezışık’ın gerçekleştirdiği sohbette Şimşek, Gazze’de yaşanan acıları da unutmayarak işgal güçlerini maddi olarak destekleyen hiçbir ürünün satın alınmaması ve boykot edilmesi gerektiği mesajını verdi.
İKİ KİTAP DA BİRBİRİNE LAZIM
Kitap, okuma ve tefekkür üzerine konuşan Ümit Şimşek, dünyada okunacak iki kitaptan Kur’an’ı Kerim’in, ikinci kitap kâinat ile birlikte okunması gerektiğini belirterek “Okumaktan daha zevkli bir iş düşünemiyorum. Mutlu olmak ya da kendinizi geliştirmek isteseniz de kitap okumak en kârlı iştir. Kitap okumak insanın en güzel faaliyeti olarak düşünülebilir.” ifadelerini kullandı. Kitaplar arasında önümüzde devamlı açık ve sürekli okunacak olanın kâinat kitabı olduğunu anlatan Şimşek, bütün mahlûklarıyla sayısız yönden okunacak ve insanı heyecandan heyecana sürükleyecek bu kitabı okumak için Kur’ân-ı Kerim’in rehberliğine ihtiyaç duyduğumuza işaret etti. “Kur’an olmadan kâinat anlaşılamaz. Bilmediğimiz bir lisanın okunuşu gibi anlamsız kalır. Kur’an kâinatı açıkladığı gibi kâinat da Kur’ân’ı açıklayan bir kitaptır. Birine arkamızı dönerek diğeriyle meşgul olmamız bizi bir yere taşımaz.” diyen Ümit Şimşek, Kur’ân’ın aslen dünyadaki vazifelerimizi ve kulluk yapmamız gereken Allah’ı anlatan bir kitap olduğu vurgusunu yaparak sözlerini şöyle sürdürdü:
HER VARLIK BİR ESER
“Kur’ân Allah’ı tarif ederken zatı ile değil eserleriyle (kâinat) ile anlatır. 700-800 kadar ayetinde dikkatimizi kâinata çevirir. Bunlar etrafımızda her zaman gördüğümüz varlıklardır. Güneş, ay, denizler, yağmurlar, bitkiler, hayvanlar, gece ve gündüzün değişmesi, yaz ve kış, çeşitli tabiat hadiseleri Kur’ân’ın sık sık ele aldığı konulardır. Yer ve göklerin Rabb’ini bize eser ve fiilleriyle tanıtır. Bütün olan bitene eser olarak bakmayı öğretir. Bütün bu varlıkları teknik ve sayısal verileriyle değil eser yönleriyle anlatır. Daima bir varlığın kim tarafından niçin yaratıldığı vurgusu vardır. Kâinatın kusursuzluğu tekrar tekrar vurgulanır. Kur’an-ı Kerim sık sık bir ayetinin bile insan eliyle yazılamayacağına dair meydan okumalar içerdiği gibi, kâinat kitabı da aynı meydan okumayı içermektedir. Bir arının benzerini getiremeyecek olmamız bu meydan okumanın ta kendisidir. Her iki kitap da benzeri getirilemeyen, yolumuzu gösteren kitaplardır. Her şeyden önce kâinatı bir kitap olarak görmek ve okumaya niyetlenmek önemlidir.”
KALP CİLALANMALI
Kur’an da kâinatın ayetlerinden bahsetmekte olduğunu söyleyen ve bu ayetlerden örnekler veren Ümit Şimşek, kâinatın fail ve hikmet açısından gözden geçirilmesi gerektiğini, böyle bakıldığında kâinatın sırlarını önümüze açacağını, her bir varlığa eser olarak bakıldığında hakikatinin görülebileceğini ifade etti. Her bir varlığın yaratılmasının kendisinden sonra gelecek olana sebep teşkil ettiğini anlatan Şimşek, “Biz okumaya başlarken Batı öğretisinin tesiriyle kâinattaki olayları kendiliğinden ve tesadüfi olarak yorumluyoruz. Halbuki bizim ve hayatın ortaya çıkması için gerekli şartlar bu şekilde düzenlenmiştir düşüncesini taşımamız ve bu fikre alışmamız gerekiyor.” dedi. Günümüzde Müslüman kişinin imanını tehlikeye atan çok tehlikeli şartlar bulunduğuna dikkat çeken Ümit Şimşek, kalbi kötülüklerin ve günahların oluşturduğu çiziklerden arındırmak için cilalamak gerektiğini, masumane görünse dahi Alla’a ortak koşan yani şirk kokusu taşıyan her şeyden uzak durmaya özen gösterilmesinin önemine değindi. Kâinat doğru okunduğunda tehlikeli mesajların da azalacağını, doğru mesajların da netleşeceğini kaydeden Şimşek, Kur’ân’ın gösterdiği yerden dünyaya bakmanın çözüm olacağını söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
BEYAN, SIRLI BİR MÜKÂFAT
“Allah insana kâinat ve Kur’an’ı okumak için ne gerekiyorsa bahşetmiştir. İnsan yerde ve gökte tecelli eden esma-i ilahiyi okumak için programlanmıştır. Bütün güzelliklerin kaynağı olan bu isimlerin başkalıklarını ayırt edebilmek yeteneği insanda mevcuttur. Bizim görebilmemiz ve algılayabilmemiz için esmalar bizim görebileceğimiz şekilde hafifletilmiş ve perdelenmiştir. Hayal gücü insana hakikatin göremediği kısmının aydınlatılabilmesi için verilmiştir. Anlamak ve anlatmak özelliği de insana bahşedilen özel bir yetenektir. Bütün kâinattaki bütün mahlûkattan dargâh-ı ilahiye giden ne kadar dualar, tespihler, zikirler varsa bunların hepsinin Allah’a ait olduğunu kâinatın şahitliği ile birlikte Allah’a takdim etmektir. Beyan özelliğimiz boş laf için değil, bunun içindir. Evrimciler bunun sırrını çözememiştir. İnsanın bütün bunları anlamlandırmak için kâinatı okuyabilmesi gerekiyor. Özellikle memleketimiz, kâinatı Kur’ân izinde keşfetmek ve Allah’ın eserlerini görmek için bin bir türlü güzelliklerle doludur. Ancak farkedemiyoruz. Oturduğumuz yerden dünyayı görmeyeceğimizi bilelim ve televizyonu kapatalım. Baharları kaçırmayalım.”