İnsanların yaklaşık yüzde 45’i ara sıra horlar, yüzde 25 kadarında ise horlama her gece olmaktadır. Bu kişilerde eğer gündüz uykululuk hali de varsa uyku apnesi denilen hastalığın bulunma ihtimali çok yüksektir. Ancak bazı hastalarda kesin olarak ispat edilmiş uyku apnesi hastalığı olduğu halde gündüz uykululuk hali görülmeyebilir. Bu kişiler büyük tehlike altındadır; çünkü uyku apnesine bağlı bütün sağlık problemleri, başta kalp ve damar hastalıkları olmak üzere, bu kişileri tehdit etmekte, ancak gündüz uykululuk hali olmadığı için doktora gitme ihtiyacı duymamaktadırlar.
Bu nedenle horlayan bir kişide gündüz aşırı uykululuk hali olmasa bile yüksek tansiyon, sabahları dinlenmemiş kalkmak, gece sık sık uyanmak, dikkat dağınıklığı gibi belirtilerin bazıları bulunsa bile uyku apnesinden şüphelenilmelidir. Yapılan araştırmalarda insanların yüzde 1-5 kadarında uyku apnesi olabileceği fakat kadınların yüzde 93’ünün, erkeklerinse yüzde 82’sinin hastalıklarının farkında olmadıkları anlaşılmıştır.
NABIZDA DÜZENSİZLİK OLUR
Uyku apnesi, horlama sırasında solunumun 10 saniyeden uzun süre tam olarak durması veya hafifleyerek yetersiz hale gelmesi sonucunda kandaki oksijen oranının önemli şekilde azalmasına neden olur. Bu kişilerde gece boyunca dokulara yetersiz oksijen gitmesi sonucunda kalp atışlarında düzensizlik ve yüksek tansiyon gelişmekte bu anormallikler önceleri sadece gece gelişip gündüz normale dönmekte ama zamanla kalıcı hale gelerek kalp yetmezliğine neden olabilmektedir. Diğer taraftan hangi nedenle olursa olsun kalp yetmezliği geliştiğinde, daha önce hiçbir belirti olmasa bile uyku apnesi ortaya çıkabilmektedir. Bu durumda altta yatan uyku apnesi hastalığı tedavi edilmediği takdirde kalp doktorları tarafından verilen ilaç tedavileri yeterli olmamaktadır.
Uyku apnesi tedavi edildiğinde kalp ve damar sistemi üzerindeki olumsuz etkiler bazı hastalarda kısmen bazılarında tamamen normale dönebilmektedir. Önemli olan kalıcı hastalıklar ortaya çıkmadan uyku apnesini tedavi etmektir.
Akşam