Dr. Kemik, yazılı bir açıklama yaparak, Ramazan ayında beslenmeye ilişkin önerilerde bulundu. Ramazan ayında dini bir vecibeyi yerine getirmek için oruç tutulurken bireylerin günlük yaşantılarında önemli değişiklikler olduğuna dikkat çeken Kemik, “Ramazan ayında yapılan en önemli beslenme değişiklikleri arasında oruç tutan kişilerin günlük beslenme şekli ve öğün sayısını değiştirip üç ana öğün olan günlük beslenme düzeninin iki öğüne indirilmesi ve özellikle hamur işleri, tatlılar, kırmızı et, ekmek, pilav ve makarna tüketiminin artması yer almaktadır. Oysa oruç tutarken sağlıklı ve çeşitli besin seçenekleri ile yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanması esas olmalıdır. Ramazan ayında bireylerin yaş, cinsiyet ve fiziksel aktivitelerine göre günlük almaları gereken enerji, protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineral oranlarının değişmediği ve bu süre zarfında da sağlığın korunması açısından yeterli ve dengeli beslenmenin gerekli olduğu unutulmamalıdır” ifadelerini kullandı. “GÜNÜNÜZ VERİMSİZ GEÇER” Yeterli ve dengeli beslenmenin Ramazan ayında da sürdürülebilmesi için iftar sonrasında sahur öğününün atlanmaması gerektiğinin altını çizen Dr. Kemik, şöyle devam etti: “İftar ve sahur ana öğünlerinin yanı sıra iftardan sonra 1-1,5 saat aralıklarla ara öğünler olmalıdır. Sahurda sadece su içerek niyetlenmenin veya gece yatmadan önce yemek yemenin zararlı olduğu unutulmamalıdır. Çünkü bu beslenme tarzı yaklaşık 12 saat olan açlığı ortalama 18 saate çıkarmaktadır. Bu da açlık kan şekerinin daha erken saatlerde düşmesine ve buna bağlı olarak günün daha verimsiz geçmesine neden olmaktadır. Bu durumun aksine eğer sahur öğünü, ağır yemeklerden oluşursa gece metabolizma hızı düştüğü için yemeklerin yağa dönüşme hızı ve kilo alma riski artmaktadır. Sahurda süt, yoğurt, peynir gibi besinlerden oluşan bir kahvaltı yapılmalı ya da çorba, sebze ve zeytinyağlı yemeklerden oluşan bir öğün tercih edilmelidir.” İftar sofralarına ilişkin öneri ve uyarılarda da bulunan Kemik, Ramazan’ın yemek kültürü açısından en bilinen özelliğinin iftar sofralarındaki çeşitlilik ve bolluk olduğunu vurguladı. İftar sofrasında oruç açılır açılmaz genellikle kısa sürede çok miktarda besin tüketme isteği doğduğuna işaret eden Kemik, şunları kaydetti: “Yapılan en büyük hatalardan birisi de hızlı bir şekilde, fazla miktarda besin tüketmektir. Çok hızlı yemek yenildiğinde farkında olmadan ihtiyaçtan daha fazla miktarda yenilebilmekte ve bu durum hazımsızlık şikayetlerinin yanı sıra uzun dönemde kilo alımına da zemin hazırlamaktadır.” Dr. Kemik, şeker hastalığı, hipertansiyon, karaciğer yetmezliği gibi hastalık durumlarında veya hamilelik ve emziklilik gibi özel durumlarda oruç tutmadan önce ilgili uzman hekime danışılmasının önemli olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın Tarihi
15 Haziran 2019 Cumartesi / 11:01
Ramazan’da nasıl beslenelim?
Bilimsel Çalışmalar
Dr. Kemik, yazılı bir açıklama yaparak, Ramazan ayında beslenmeye ilişkin önerilerde bulundu. Ramazan ayında dini bir vecibeyi yerine getirmek için oruç tutulurken bireylerin günlük yaşantılarında öne...