Bugün insanlığın gelmiş olduğu nokta dünya coğrafyasında artık tek bir bütün oluşturmaktadır. Bu bütün içerisinde pek çok beşeri aktör yer almakta, çeşitli işlevler üstlenmekte, değişik yollarla birbirleriyle etkileşim halinde bulunmaktadır.
Ancak bu etkileşimin sonucunda toplumu oluşturan bireyler arasında çekişmeler, çatışmalar, ittifaklar, müzakereler ortaya çıkmaktadır. Sürekli bir mücadelenin içinde olmak beşeri hayatın bir gerçeğidir.
Uluslararası alan da beşeri hayatın bir parçasıdır ve her devlet ait olduğu toplumun bir uzantısıdır. Toplumların huzur ve güvenini kolaylaştıran ise, insanın muhtaç ve çıkarına düşkün olma duygusudur.
Çok basit bir örnek vermek gerekirse mahallenin bakkalı, müşteriye, müşteri de bakkalın sattığı ürünlere muhtaçtır. Her iki tarafın muhtaçlık ilişkisi karşılıklı iyi ilişkileri zorunlu kılmaktadır. Ülkelerin de dış politikaları coğrafi şartlar ve karşılıklı çıkarlar dikkate alındığında istikrar sağlanır.
Türkiye’nin coğrafi konumu, Türk dış politikasına oldukça belirleyici bir özellik verir. Buna bir de tarihsel ve kültürel bağların pekiştirici rolü eklenince, Türk dış politikasının jeopolitik etkisi daha da artar.
Elbette günümüzde salt jeopolitik yaklaşımlarla ülkelerin dış politikaları açıklanamaz ama jeopolitik faktörler dikkate alınmadan da dış politika belirlenemez. Bu anlamda Türkiye’yi Balkanlara ve Batı Avrupa’ya bağlayan Bulgaristan Türkiye’nin çok önemli jeopolitik bir komşudur.
Bu nedenle Türkiye, ekonomi başta olmak üzere Bulgaristan’la çok yönlü ilişkilerini geliştirmelidir. Karşılıklı faydaya dayalı münasebetler güçlenirse iki ülke ilişkilerini manipüle etmek isteyen başka devletlerin sinsi planları zayıflayacaktır.
Türkiye, gerek bölgesinde gerekse dünyada barışı savunan bir ülke olarak komşusu Bulgaristan’la iyi komşuluk ilişkilerine sahiptir. Ancak son yıllarda İsrail’in Bulgaristan’a yönelik adımları dikkatle takip edilmelidir.
İsrail, Türkiye’nin bölgede artan etkinliğine karşı sinsice çalışmaktadır. Körfez ülkelerini Türkiye’ye karşı manipüle eden İsrail’dir. İsrail Türk-Arap çatışmasını çıkartmak amacıyla körfez ülkeleriyle bir dizi görüşmeler yaptıktan sonra ilişkilerin bozulduğunu asla unutmamak lazım.
İsrail benzer senaryoyu Bulgaristan da mı ortaya koyma istiyor?
İsrail’in Bulgaristan’a yönelik yürüttüğü politikaları takip etmeme ilk neden olan 18 Aralık 2017’de New York’ta bulunan Yunan asılı Amerikalıların kurduğu vakfın sitesindeki şu haberdi: ‘’ ‘’Bulgaristan ile ilişkileri geliştirmek için Musevi toplumuyla görüş alışverişinde bulunduk’’ (Greek America Foundation)
Doğu Akdeniz’de İsrail ile Yunanistan’ın ortak hareket etmesi bu görüşmenin Türkiye’ye karşı olduğunu göstermektedir.
Aradan yaklaşık üç ay geçtikten sonra İsrail 22 Mart 2018’de Bulgaristan ile siber güvenlik anlaşması yaptı. İsraillilerin son yıllarda Bulgaristan’ın Karadeniz tatil beldesi Burgaz’da artan yatırımları bazı Bulgarların da şikâyetine neden olmuştu. Keza 24 Eylül 2018’de Sofya’da iki Yahudi Okulu açıldı.
İsrail’in yayın kuruluşu The Time of İsrael sitesinde Netanyahu’nun şu açıklamasına bakın: ‘’Bulgaristan Kudüs’te fahri konsolosluk açacak. Bulgaristan Başbakanı ile çok amaçlı işbirliği geliştirmek için görüştük’’
Burada kast edilen ‘’çok amaçlı işbirliği’’ ifadesi dikkat çekicidir. İsrail, Arapları manipüle etmek için körfez ülkeleriyle görüşmeler yapmıştı. Şimdi de Bulgaristan’ı manipüle etmek için benzer görüşmeler yapmaktadır.
Belirsizlikleri azaltmak, ileride ortaya çıkabilecek gelişmeleri, sorunları tahmin ederek çeşitli olasılıklara göre çözüm üretmek için İsrail’in Bulgaristan adımları dikkatle takip edilmelidir.