15 Ocakta Mısır’ın ev sahipliğinde Güney Kıbrıs, Yunanistan, İsrail, İtalya ve Ürdün ‘Doğu Akdeniz Doğal Gaz Forumu’ kapsamında Kahire’de bir araya geldiler.
Türkiye, Suriye ve Lübnan’ın temsil edilmediği toplantı, Doğu Akdeniz enerji kaynaklarını Avrupa’ya taşımak amacıyla denizin altında boru hattı döşenmesi için görüşüldüğü söyleniyor.
ABD ve İngiltere’nin özel çıkarlarına hizmet eden İsrail ve Yunanistan’ın bu toplantıya Mısır ve Ürdün’ü dâhil etmeleri iki nedene dayandığını düşünüyorum.
Birincisi, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de gaz aramasından duydukları rahatsızlığa karşı, Mısır ve Ürdün’ü dâhil etme görüntüsü verip, bölgede sömürgecilere karşı oluşacak tepkilerin dozunu düşürmek istiyorlar. Amaçlarına ulaştıklarında ise, bu iki ülkeye de hiçbir şey vermeyecekler.
İkincisi, toplantı yerinin Kahire seçilmesi, darbeden sonra soğuyan Türk-Mısır ilişkilerini daha da kötüleştirmek amacını taşıyorlar.
Sorunu kısaca ortaya koyduktan sonra, muhtemelen zihinlerde oluşacak soru ‘’bu şartlar altında Türkiye ne yapabilir?’’
Her şeyden önce Türkiye’nin birden çok siyasi seçeneklerinin olduğunu belirtmek isterim. Örneğin Türkiye, Libya ile yaptığı anlaşmanın bir benzerini Lübnan’la da yapabilir. Bu önerimizi daha önce ‘’Umran kültür ve düşünce’’ dergisindeki bir yazımızda ve Milat’a ki 29.01. 2020 tarihli yazımızın sonunda yapmıştık. Özellikle Türk Dış İlişkilerinin mutfağında çalışanlara bu önerimizi tekrar ediyoruz. Türkiye bu konuda hızlı davranmalıdır zira Güney Kıbrıs’ın da böyle bir niyetinin olduğunu hatırlatmak isterim.
Denilebilir ki, Lübnan iç savaş dönemindeki gibi ağır ekonomik zorluklarla mücadele ediyor. Ayrıca İran ile Suudi Arabistan’ın yaşadığı gerginliğin Lübnan’ın kırılgan siyasi yapısına yansıyarak daha da istikrarsızlaştırıyor. Peki, böyle bir tabloda ‘’Türkiye’nin Lübnan’la bir anlaşma yapması mümkün mü?’’ Bu haklı bir soru olmakla birlikte, siyaset zorlukları başarabilmek için yapıldığını hatırlatmak isterim. İsrail Lübnan’ın deniz sınırları içinde keşfedilen zengin petrol kaynaklarını gasp etmek için, Lübnan’ın yaşadığı ekonomik ve siyasi istikrarsızlığından istifade etmek istiyor.
Dolaysıyla Türkiye ile Lübnan arasında bir anlaşma yapılırsa, hem Lübnan’ın haklarının korumasına hem de Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de geniş bir etki alanına sahip olmasına neden olacaktır.
Gerekirse, Türkiye bu konuyu İsrail’in dışındaki bölge ülkeleriyle de görüşerek Lübnan’la böyle bir adım atabilir. Stratejik düşünce bölge ülkelerin farklı çıkar ilişkileri arasında müşterek faydaları bulmayı kolaylaştırır.
Son yıllarda Doğu Akdeniz’de bulunan enerji kaynaklarını elde etmek için denge arayışları hızlanmıştır. Türk dış politikasını oluşturanlar, mevcut uluslararası durumu doğru değerlendirip Lübnan’la bir anlaşma yapabilirse, denge arayışlarının ağırlık merkezini Türkiye’nin oluşturacağını düşünüyorum.