Yücelciler Teşkilatını Hazırlayan Sebepler: Balkan Savaşları’ndan Sonra Makedonya’nın Durumu

Dış politika
Daha önceden “Yücelciler” adı altında bu konu hakkında haber yaptım. Ancak konunun ehemmiyeti oldukça hassa olduğundan daha çok üzerinde durmak istedim. Okumuş olduğum bilgiler neticesinde Sırp ve Mak...
EMOJİLE

Daha önceden Yücelciler adı altında bu konu hakkında haber yaptım. Ancak konunun ehemmiyeti oldukça hassa olduğundan daha çok üzerinde durmak istedim. Okumuş olduğum bilgiler neticesinde Sırp ve Makedon arşivlerinde bu konu hakkında araştırma yapılması pek hoş karşılanmıyor. Hatta bilgiler verilmeyerek araştırmaya kapatılıyor. Ancak Balkan topraklarını Türk kimliği ile yeşertmek isteyen, sessizlerin sesi olan, haksızlıklara karşı gelen bu teşkilatı hiçbirimiz bilmiyoruz. Elime geçen kaynaklar neticesinde yazılan kitaplarda da bu konu da sıkıntı çeken araştırmacılar, yeterli bilgiye ulaşamıyor. Bizler bu durumun üzerine düşersek yarının araştırmalarının öncülleri olabiliriz.

Makedonya,  1371 yılından 1912 yılına kadar Osmanlı egemenliğinde bulunmaktaydı. Bu bölgede, dil, din, ırk olarak başka kültüre sahip insanlar bir arada yaşadılar. Bölgede en derin izleri Türkler bırakmıştır. Sebebi ise  Hun göçlerinin bu bölgeye etkili olduğu ve diğer Avrupa topraklarına nazaran bu toprakların verimli olması Türklerin ilk olarak burayı tercih etmelerinin nedeni olmuştur. Daha sonra Peçenekler, Bulgarlar, Kumanlar ve Oğuzlar bu bölgeye gelerek Türkleşmesinde etkili rol oynamışlardır. Adı geçen bu topraklarda yaklaşık 1600 yıllık bir Türk geçmişi bulunmaktadır.

1918 yılından sonra kurulan Sırp-Hırvat- Sloven Krallığı , tarih sahnesinde yerini aldı. Ancak bu krallık içerisinde bulunan azınlık durumdaki toplumlar olan Arnavutlar,Boşnaklar, Makedonlar ve Türkler bu krallıkta hak ettikleri değeri ve hakları göremediler. Ana unsurları bu üç ırk olan krallıkta diğerlerinin hakları pek önem teşkil etmiyordu. Özellikle Türkler bölgede istenmiyor, iş yerleri kundaklanıyor, evlerine saldırılar düzenleniyor ve en aşağı tabaka işlerde çalıştırılıyorlar. Bu propagandanın sonucunda imkanı olanlar Ana Karaya (Türkiye Cumhuriyeti) göç ediyor, imkanı olmayanlar bu rejime boyun eğiyordu.

29 Kasım 1945’te Yosip Broz Tito önderliğinde Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti Kuruldu. Bu Cumhuriyet, Komünizm, Panslavizm ve Ortadoksluğu temel almıştı. Özellikle SSCB yanlılığı ile gündeme gelen Tito, her seferinde maddi manevi desteklerini açıkça belirtmişti. O dönemde yapılan nüfus sayımlarında Makedonya bölgesinde yoğun bir Türk nüfusunun gözlenmişti. Ancak bu nüfusun daha çok olması lazım gelirken, 1941 yılında İtalyanlar ve Bulgarlar Makedonya’yı işgal etmişlerdi. Makedonya’nın doğu tarafını Bulgarlar, doğu tarafını ise İtalyanlar ele geçirmişti. Bölge içerisinde bir asimilasyon politikası izlenilmişti. Bulgarlar Türklerin soyadlarını –ov kelimesini getiriyor, İtalyanlar ise Arnavut olarak nitelendirerek –i ekini getiriyorlardı. Bu asimilasyon sadece bununla sınırlı kalmadı. Türk okulları kapatılarak sadece Arnavutça eğitim verilmesi şartı konuldu. Böylece Türk olan çocuklar mecburen Arnavutça öğrenmek zorunda kaldı.

Günümüzde ise bu durum biraz değişmiştir.

Sosyal alanda yapılan anayasada her azınlığın kendi kaderini tayin etme hakkı verilse de bu durum kendi ırklarından başka kimseyi kapsamıyordu. Özellikle Yugoslavya anayasasında bahsedilenle uygulanan aynı değildi. Müslümanlık üzerine gidilerek, kadınların tesettürüne karışmışlardır. Daha sonradan ise bu kılık kıyafet düzenlemesi kanun neticesine geçmiş, Müslüman kadınlar belirli bir müddet dışarı çıkmamışlardır. 26-27 Kasım 1942 tarihli Yugoslav Anti-Faşist Halk Kuruluş Konseyi neticesinde etnik kökenler bölünmüştü. Bu dönemden itibaren Türkler diğer ırklar gibi Müslüman kategorisine alınmıştı.