‘İstanbul’un Yüzleri’ dizisi kapsamında yayımlanan İstanbul’un ‘100 Grafik Tasarımcısı ve İllüstratörü’ adını taşıyan kitapla ilgili Yurdaer Altıntaş, Bülent Erkmen, Haluk Tuncay, Mehmet Ali Türkmen, Serdar Benli, Esen Karol, Yeşim Demir, Emre Senan, Uğurcan Ataoğlu ve Mehmet Ulusel imzalı bir bildiri yayımlandı.
"Her zaman böyle olmaz ama bu kez tüm çabalara ve uyarılara karşın oldu. Çünkü bu kitabın adı tüm yapılış biçimini belirliyordu: “İstanbul’un 100 Grafik Tasarımcısı ve İllüstratörü*”
Kitap “İstanbul’un Yüzleri” dizisinden yayınlandı, tahmin edilebileceği gibi zaten çok yoksul olan tasarım kitaplığımızda referans kaynak olarak yer almaya aday oldu. Sorun da tam burada başlıyor. Bu kitapta yer almaları için kendilerine çağrı yapılan bir grup tasarımcı bu kitapta yer almak istemedi. Söz konusu tasarımcılar kitabın editörü ile gerek yazarak gerek konuşarak ilişki içinde oldular, görüşlerini, itirazlarını ve önerilerini defalarca dile getirdiler. Kitapta yer almamalarının gerekçesine kitabın önsözünde yer verileceği vaadini son bir iyimserlikle kabul ettiller.
Bu yazı kitap yayınlandıktan sonra yayınlamasına karşın doğrudan sonuç ürünü eleştirmek amacıyla yazılmadı. İtirazları kitabın önsözünde açıklansaydı muhtemelen yazılmazdı da. Ancak kaynak kitap olma iddiasında olan bir yayında yer almama kararının gerekçelerini de kayda geçirmek şart.
En önemli itiraz elbette kitabın adına ve dayattığı kavrama…
“İstanbul’un 100 ……” diye başlandığınızda bu bir dizi kitap için ilginç gelebilir, belki bu yolla İstanbul’un 100 caddesini, 100 sokağını, köprüsünü v.b. kitaplaştırabilirsiniz, hafif ve ilginç bir dizi olabilir. Başlığın yarattığı sıkıntıyı da gizleyebilirsiniz. Ama bu “kişilerle” ilgili olduğu zaman ya 100 kişiyi bulmakta ya da 100 kişiye indirmekte zorlanırsınız. Hangi editör veya danışma kurulu belirleyecek bu isimleri? 101. isim hangi kriterle liste dışı kalacak? Bunun sonucunda güvenilir bir kaynak kitap ortaya çıkabilir mi?
İstanbul’un 100 Grafik Tasarımcısı arasına girebilmek için ne yapmış olmak gerek? İstanbul’da doğmuş olmak mı? İstanbul’a ilişkin iş üretmiş olmak mı? Yoksa İstanbul’da oturup iş üretmiş olmak mı? İzmir’de oturup İstanbul’a dair iş üretmiş olmak kitaba girme nedeni olabilir mi? Yoksa verimi ne olursa olsun belli bir yaşta mı olmak gerekli? Peki bu 100 kişi arasına girmek için niteliksel bir özellik gerekiyor mu?
Benzeri sorular farklı tasarımcılar tarafından dile getirildiğinde verilen yanıt mealen şöyle oluyordu: Bu kitap bir fırsattır, Grafik Tasarım tarihimize dair hiç yayınımız yok, bu fırsatı değerlendirelim, olabildiği kadar bir kitap yapalım, bu fırsatı kaçırmayalım. Doğrusu bazı fırsatları bilerek kaçırmak gerekir. En azından yanlış bir iş yapmamış olursunuz.
Bir konuya açıklık getirmekte yarar var, elbette bir editör gerekçesini, kriterlerini açıklamak koşuluyla kendi subjektif seçkisini yapabilir ve bunu yayınlayabilir. Ancak katılmaya çağırdığı tasarımcıların önemli bir bölümünden güçlü bir itiraz gelmişse bu itirazı dikkate almalıdır. Hele hele söz vermişse, bu itiraza kendi giriş yazısında yer vermelidir. Bu bütün tartışmaları (eleştirileri değil) ortadan kaldıracak bir tutum olurdu.
Adlarının bu kitaba girmemesi için ısrarcı olan tasarımcılar Türkiye Grafik Tasarım tarihinin bir parçası olmadıkları için böyle davranmamışlar tersine yanlış yazılmış bir tarihin içinde yer almamaya özen göstermişlerdir.
Bu kısa yazı; kitabın yapım sürecine yöneltilen bir eleştiriyi sunmak için kitabın giriş yazısı okunduktan sonra kaleme alındı, yayınlanmış kitabın eleştirisi ise başka yazıların konusu."