Bu isimler arasında yer alan Yaşar Kemal, Erich Maria Remarque’ın Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok kitabını seçti. Bu roman, Naziler tarafından meydanlarda yakılan kitapların başında geliyordu.
Fransa’nın dünyaca ünlü yayınevi Editions Gallimard, kuruluşunun 100. yılı dolayısıyla bir anket düzenleyerek, aralarında Türkiye’nin evrensel yazarı Yaşar Kemal’in de bulunduğu 31 romancıya kendileri için 20. yüzyılı temsil eden romanı seçmelerini istedi. NRF’in (La Nouvelle Revue Française) 596. sayısında yer alan ve Jean Rouaud’nun düzenlediği ankette Yaşar Kemal’in yanısıra Martin Amis, Philippe Djian, Carlos Fuentes, Javier Marias, Amos Oz, Mario Vargas Llosa, Antonio Tabucchi, Pierre Assouline, Tahar Ben Jelloun, Stéphane Audeguy, Annie Lebrun gibi isimler yer aldı.
Bugünlerde yazılmış gibi
Büyük usta yazar Yaşar Kemal’in seçimi, Erich Maria Remarque’ın 1929 yılında yayımlanan Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok adlı romanı oldu. Yaşar Kemal, La Nouvelle Revue Française için kaleme aldığı yazıda Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok’u niçin seçtiğini şu sözlerle anlattı: “Benim için 20. yüzyılı en iyi anlatan roman hangisidir derken üç eser arasında gittim geldim, Heller’in Catch 22, Şolohov’un Ve Durgun Akardı Don ve Remarque’ın Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok.
Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok, bu kitabı gençliğimde okumuştum. Bu kitap 20. yüzyıl dünyasının el kitabı sayılabilir. Böylesi kitaplar büyük ustalıkla yazılır, dahası can pahasına yazılır. Hatırlayalım, bu kitabı Hitler meydanda yaktırmıştı. Yazarı da ortadan kaldırmak için aramışlar, kaçmayı başaran Remarque’ı bulamamışlar, buna karşın geride kalan kız kardeşini öldürmüşlerdi. Bu kitabı bir daha okudum. Yıllar önce okuduğum bu kitap daha bugünlerde yazılmış gibi. Böylesi kitapları insanoğlu sonuna kadar götürecektir.”
Ankette yer alan diğer romanlar arasında Louis-Ferdinand Céline’nin Gecenin Sonuna Yolculuk’u, Juan Rulfo’nun Pedro Paramo’su, James Joyce’un Ulysses’i, William Faulkner’ın Abşalom, Abşalom ve The Mansion’ı, J. M. Coetzee’nin Barbarları Beklerken’i, George Orwell’ın 1984’ü, Nabokov’un The Gift’i, Malaparte’nin Kaputt’u öne çıkıyor. Ankette birden fazla yapıtlarıyla yer alan yazarlar ise Claude Simon, Blaise Cendrars, Malaparte ve Faulkner oldu.
Çağımızda romancının başı beladadır
Roman, sözlü sanatın en önemli koludur, çünkü her okuyucu bir romanı okurken okuduğu romanı başından sonuna kadar yeniden yaratır. Romanların gücü bu yaratmaya bağlıdır. Bizim çağımızda romancıların başları beladadır, çünkü insanları en çok yalana, zulme, bütün kötülüklere karşı roman uyarır, çünkü roman insanlara insan olduklarını söyler. Onca acıyı, zulmü, savaşı, doğa kırımını romanda yeniden yaratarak yaşayan insan, insan gibi yaşamayı özler, değerlerine sahip çıkar. Savaşlar insanların ölüm fermanıdır, savaşlar üstünde yaşadığımız toprakların, doğamızın ölüm fermanıdır.
Sanat, gerçek sanat savaşın, zulmün, şiddetin, tüketici oburluğunun, insanca olmayan her davranışın karşısındadır… Çünkü ne olursa olsun, her biçim sanatın birinci işi başkaldırıdır. Sanat insanları yalana, zulme, bitip tükenmeyen anlamsız savaşlara, bütün kötülüklere karşı uyarır. 20. yüzyılda roman bu uyarıcılığı dirençle sürdürdü. Erich Maria Remarque’ın 1929’da yazdığı Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok bugün de taptaze, bugün de her okuyucusu tarafından yeniden yaratılarak uyarıyor, direnme gücü veriyor. (Yaşar Kemal’in La Nouvelle Revue Française’deki yazısından alıntı.)