Prof. Dr. Ümit Meriç bir sosyolog; ancak bir süredir dünyadaki benzerleriyle yarışacak bir “İstanbul Medeniyetleri Kent Müzesi” hayaliyle yaşıyor ve bu büyük projesini her platformda, her vesileyle anlatıyor. Yıldız Sarayı içindeki Şehir Müzesi’nin yetersiz olduğunu, bu müzenin ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı diğer müzelerin depolarının başka hiçbir şehre nasip olmayacak bir zenginlikte hazinelerle dolu olduğunu, bunların büyük, müze denilmeye lâyık bir mekânda modern müzecilik anlayışıyla sergilenerek İstanbullulara nasıl bir şehirde yaşadıklarını sürekli hatırlatmak gerektiğini söylüyor.
Türk Edebiyatı dergisinin Temmuz sayısına projesini anlatan Meriç, İstanbul’un bir derya, İstanbul’da yaşayanlarınsa bu deryanın farkında olmayan mahilere benzediğini düşünüyor ve ekliyor; ‘2023 Türkiye vizyonuna mutlaka bir ‘İstanbul Medeniyetleri Kent Müzesi’nin dahil edilmesi gerektiğine inanıyorum. Yıkılan duvarı artık Hızır Aleyhisselam’ın düzeltmesine gerek yok. O duvarı yıkıp onun altındaki ecdadımızdan bize intikal etmiş olan hazineleri çıkarmanın zamanı geldi. Bu zenginlikleri daha fazla karanlıklarda bekletmek hakkına sahip değiliz.’ Marmaray dolayısı ile yapılan kazılarda çıkan bulgulara göre İstanbul’un gerçek yaşının 8 bin 500 yıl oluğunun tespit edildiğini hatırlatan Meriç. ‘Bu binlerce yıllık tarihi sorumluluk bizim omuzlarımızdadır’ diyor. Meriç’e göre müze fikrinin evvela Başbakanlık, sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı, sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri tarafından benimsenerek, 10 yıllık bir plan çerçevesinde ciddiyetle ve adım adım ilerlemesi lazım. ‘Bu, devletin sahip çıkması gereken bir dev proje olmalıdır.’
Osmanlı çınarının filizleri
Uluslararası platformlarda Türkiye’nin prestijinin yükseldiğini hatırlatan Meriç’e göre, bu iktisadi ve siyasi kanatlanmanın kültür ve sanatla taçlandırılması lazım. Meriç ‘Kültürel şahdamarımızla olan irtibatımızı kopardık sanıyoruz, ama bir bakıyoruz yepyeni bir sahada Nuri Bilge Ceylan Cannes Film Festivali’nde ödül alıyor ya da Burhan Doğançay’ın tablosu New York müzelerinde sergileniyor.’ diyor ve bu durumu çarpıcı bir dille şöyle açıklıyor ‘Kocaman bir çınardı Osmanlı, gövdesinden kesiliverdi. Ama kökü sağlam olduğu için, kesik gövdenin yanında hızla büyüyen filiz baş gösterdi. Aynı kökün üzerinden taze ve güçlü bir fidan yükseliyor. Kökümüze ne kadar ihtimam gösterirsek yeni büyüyen gövdemiz o kadar güçlü olacaktır. Köklerimiz hakkında şuurlanmamızı sağlayacak böyle bir müzeye de onun için çok, hem de çok önem veriyorum.
Prof. Dr. Ümit Meriç: Uluslararası platformlarda Türkiye’nin prestiji yükseliyor. Ancak bu iktisadi ve siyasi kanatlanmanın kültür ve sanatla taçlandırılması lazım.
Star Gazetesi