Tolstoy’un, Çehov’un özellikle de oyun yazarlığını küçümsemesi, Çehov’un anılarını inceleyen yeni bir kitap sayesinde bir kez daha gözler önüne serildi. Editör Peter Sekirin, Çehov’un ailesine, meslektaşlarına ve arkadaşlarına ait daha önce çevrilmemiş mektup, günlük ve makalelere dayanarak Memoirs of Chekhov/ Çehov Anıları adlı kitabı yazdı. McFarland & Company tarafından yayımlanan kitap, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Ivan Bunin ile birlikte Peter Gnedich, Ivan Belousov gibi dönemin tanınmış yazarlarının anılarını içeriyor. Kitabın ilgi çekici yanlarından biri ise, Tolstoy ile Çehov arasındaki dostluğa ilişkin anekdotlara yer vermesi.
Anton Çehov ile Lev Nikolayeviç Tolstoy, 1885 yılındaki ilk karşılaşmalarından Çehov’un 1904 yılındaki ölümüne kadar süren yakın bir dostluk kurdular. Farklı sınıflara mensup yazarlar arasındaki etkileşimde, Çehov’un Tolstoy’un fikirlerinden epey etkilendiği bilinmekte. Çehov, 1860 yılında doğduğunda soylu Tolstoy Kırım Savaşı’nda savaşmış ve yazar olarak nam salmaya başlamıştı bile. Çehov 1880’lerde ilk öykülerini yayımlamaya başladığında, Tolstoy Savaş ve Barış ile Anna Karenina eserlerini yazmış bulunuyordu.
Kitapta roman ve oyun yazarı Peter Gnedich, Çehov’un Tolstoy’u Gaspra’da ziyaret ettiği dönemlere ilişkin anılarını aktarıyor. Çehov, Gnedich’e ziyareti hakkında şunları söylüyor: “Hastalık yüzünden elden ayaktan kesilmiş durumdaydı. Yazılarım hakkında konuştuk. Nihayetinde veda etmek üzereyken, beni öpmek istedi. Ona doğru eğilirken, kulağıma fısıldadı: ‘Oyunlarını hiç beğenmiyorum. Shakespeare kötü bir yazardı, ama sen ondan da kötüsün.”
Senin karakterlerin nereye gidiyor Çehov
Gnedich’e göre, Tolstoy Çehov’u derin bir alaka ile sevmesine karşın oyunlarından hazzetmezdi. Bir keresinde Çehov’a “Oyun yazarı, tiyatro seyircisinin elinden tutup, onu istediği yöne doğru götürmelidir. Senin karakterlerini takip etsem nereye varırım? Ancak oturma odasındaki koltuğa gidip geri dönerim. Çünkü karakterlerinin başka gidecek yeri yok.” Bu yorumlar üzerine Tolstoy ve Çehov gülmeye başladılar. Çehov sonraları, Gnedich’e “Yeni bir oyun yazmaya başladığımda, bir karakteri sahneden çıkarırken aklıma Tolstoy’un sözleri geliyor. ‘Karakterim nereye gidecek?’ diye düşünmeye başlıyorum. Bir yandan komik geliyor bu durum, bir yandan da sinirleniyorum.”
Hepimizin yerine edebiyatı onurlandırıyor
Ivan Bunin, Çehov’un Tolstoy’a ilişkin sözlerini aktarıyor: “Ona muazzam derecede hayranım. En çok hayran olduğum nokta da bizi, bütün yazarları hakîr görmesi. Bütün yazarlara koca bir boşlukmuş gibi davranıyor demek daha doğru olabilir. Evet, zaman zaman Maupassant’ı, Kuprin’i, Semenov’u ve beni övgülü sözlerle anıyor. Ama bunu neden yapıyor sizce? Cevap çok basit: çünkü bize çocuk muamelesi yapıyor. Bizim öykülerimiz, romanlarımız onun eserlerine kıyasla çocuk oyuncağı gibiler. Öte yandan, Shakespeare… O ayrı bir vaka. Shakespeare, Tolstoy’un canını sıkıyor, çünkü o yetişkin bir yazar konumunda ve buna rağmen Tolstoy gibi yazmıyor.”
Öte yandan Çehov, mektuplarında Tolstoy’dan büyük bir hayranlık ile bahsediyor. 28 0cak 1900 tarihli bir mektubunda, Çehov şöyle diyor: “Hastalığı gitgide kötüleşiyor. Tolstoy’un ölmesinden korkuyorum. Şayet ölecek olursa, hayatımda büyük bir boşluk oluşacak. Çünkü kimseyi onu sevdiğim gibi sevmedim. Ayrıca, Tolstoy’un edebiyatçı olduğu bir dünyada edebiyat ile uğraşmak hem mutluluk verici hem de kolay. Bir edebiyatçı olarak kayda değer hiçbir şey üretmemiş olmanız dahi çok üzücü bir şey olmaz, zira Tolstoy hepimizin yerine edebiyatı onurlandırıyor. O sağ olduğu müddetçe, her türlü edebi zevksizlik gölgede kalmaya mahkûmdur.”
Çehov’un Martı adlı oyunu ilk sahnelendiğinde ağır eleştirilere maruz kalmış olmasına karşın, Vanya Dayı, Vişne Bahçesi, Üç Kız kardeş gibi oyunlarla günümüzde en önemli oyun yazarlarından biri olarak kabul edilmektedir. GUARDIAN/NYT